Süreç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “AK Parti Genel Başkanı” olmasının ardından partiyi yeniden ayağa kaldırma çalışmaları kapsamında başladı.
Çünkü 15 yıllık tek başına iktidar, “zaman-para ve siyasi güç” denkleminde yorulmuştu. Yerel yönetimlerdeki gelişmeler, genel seçimlerin sonuçları, teşkilatların motivasyonu gibi nedenler “değişimi-dönüşümü” zorunlu kıldı. Erdoğan’ın “gençleştirme” hareketi olarak sunduğu değişimin ilk sinyalleri olumlu karşılanınca operasyon illere, ilçelere yöneldi. Partinin teşkilat rakamlarına göre 30’a yakın il başkanı değişti, onlarca önemli ilçe başkanlıklarında revizyona gidildi.
Tabi ki sıra yerel yönetimlere, belediye başkanlarına gelmişti. Ve kamuoyuna sebebi tam olarak açıklanmayan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan süreçte yapıldığı için “FETÖ/PDY” ilişkileri algısı içinde, önemli büyükşehirlerinde ve il belediyelerinde değişikliğe gidildi. Liderin “metal yorgunluğu” söylemi atmosferinde partinin “istifa et, bırak” önerisi karşılık buldu. Başta İstanbul olmak üzere Ankara, Bursa, Balıkesir, Düzce, Niğde gibi illerin, birçok da ilçe belediyenin başkanları görevlerini bıraktı.
AK Partili belediye başkanlarının ülke gündeminde geniş yer tuttuğu dönemde Kasım ayının başında Azerbaycan’dan dönerken uçakta soruları yanıtlayan Erdoğan, “Bazı belediyelerin sorunlu olduğuna dair birçok şey geliyor kulağımıza. O tür sorunlu belediyelerle ilgili olarak, ilgili partiler problemi kendileri çözmek isterlerse zaten gereğini yaparlar. Aksi takdirde İçişleri Bakanlığımızın Mülkiye müfettişleri devreye girmek durumunda kalabilir” demişti.
Hatırlarsanız aynı şekilde tam da o günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Bakınız, yolsuzluk yapan kim olursa olsun, kanuna aykırı davranan her kim varsa, bu belediye başkanıdır, X’dir, Y’dir, Z’dir, bizim yetkimiz dahilinde, biz gözünün yaşına bakmayız. Bu saatten sonra muhalefet belediyeleri de iktidar belediyeleri de nasıl gözünün yaşına bakmayacağımızı görecekler ama o zaman oralardan da ses çıkarmasınlar” sözleri tartışılıyordu.
Gelinen noktada bir ay sonra ilk işlem yapıldı. Ve İstanbul’un eşi milletvekili de olan CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi mülkiye müfettişlerinin raporu üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alındı.
CHP’nin “sarı öküz” hikayesinde olduğu gibi yaşananlardan ders alırcasına “vermek istemediği/sahip çıktığı” belediye başkanının dosyasında ilginç tespitler var. İçişleri Bakanlığı’nın sunum halinde kamuoyuyla paylaştığı resmi şemada birçok iddialar yer alıyor. İlgezdi ve hukukçuların “onlar zaten yargıda aklandı” dediği maddeler uzun, hikayesi ise çok eskilere dayanıyor.
Dosya, sadece İlgezdi’nin akrabaları ve yakınları üzerine kurulmuş değil. Şirketler ve belediye bünyesindeki arsaların da anlatıldığı şemada meşhur kamuoyunda tartışılan “Buz Rezidans” meselesi var. İnşaatı yapan Büyük Uzunlar Şirketi’nin İlgezdi ve meclis üyeleri bağlantısının anlatıldığı rapor doğrudan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilerliyor.
Evet yanlış duymadınız!
Raporun içeriğinde Büyük Uzunlar Şirketi’nin, Kılıçdaroğlu’nun kızı Zeynep Kılıçdaroğlu’na, Özel Kalem Müdürü Tuncay Ceylan’ın kardeşi Onur Okay Ceylan’a ve Erkan Karaaslan’a 225 bin TL bedelle daire sattığı yazılıyor.
Bu yüzden Ataşehir Belediyesi’nin durumu çok önemli ve süreci daha da tartışmalı hale getiriyor.
Son olarak; Trabzon’daki parti toplantısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP liderine yönelik, “Sen bittin Kılıçdaroğlu” dedi.
Ardından şunları söyledi:
“Daha bitmedi gözlerinden öpüyorum Kılıçdaroğlu. 'Gözlerinden öperim' demekle bırakmıyorum, daha yeni başladık yanına bir doktor al Kılıçdaroğlu. Beraber iş çevirdiğin özel kalem müdürün iyi bilir doktorların hangi rezidanslarda ve dairelerde olduğunu. Sen buradan ne demek istediğimi anlıyorsun, gözlerinden öpüyorum, Kılıçdaroğlu gözlerinden…”
Kısaca İstanbul Ataşehir ile başlayan, Kılıçdaroğlu’na uzanma hedefiyle sürdürülen operasyon devam ediyor.
Karşılıklı açıklamalarla süreç nereye gelir bilinmez ama sırada birçok belediye, başkan da yok değil
Peki; Ataşehir’de yakılan ateş Ege’ye İzmir’e CHP’nin kalesi illere sıçrar mı?
Onu da bir sonraki yazıya bırakalım…