GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
1 Temmuz 2024 Pazartesi

Galiba, bu filmi seyretmiştik…

Seksen darbesini izleyen yıllarda tartışılan bir konu olarak o yıllarda kaldı. Darbeyi getiren koşulları değiştirmek siyasetçilerin elindeydi, bunu neden yapmadılar?

Cumhurbaşkanı seçimi, parlamenter sistemin dağınıklığı, geniş tabanlı hükümet ihtiyacı, siyasal uzlaşma gibi konularda atılmış olumlu bir tek adım yoktu. Darbecilere, istedikleri koşullar adeta altın tepside sunulmuştu.

Bu dönemde, Demirel ve Ecevit masaya oturup milli mutabakat hükümetini konuşabilseydi, Pentagon-NATO hattında darbecilerin işi çok zorlaşacaktı.

Ama öyle olmadı, 24 Ocak Kararları, tam da sistemin metropolünde kararlaştırıldığı gibi, askeri darbe yönetimiyle hayata aktarıldı. Ve neo liberal dönem başlatıldı. Cumhuriyet devrimini yok edecek kadrolar iş başına getirildi.

1980-2000 yılları arasında, yeni rejim için alan temizliği yapıldı. 2002’de, AKP iktidarıyla kimlik siyaseti hayat buldu. 2010 yılında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmasıyla ana muhalefet de kimlik siyasetine dahil oldu. Böylece, Sünni-Alevi-Kürt üçgeninde kimlik siyaseti sağlam bir zemine oturdu.

Ve nihayet, neo liberal dönemin son aşamasında, Cumhuriyet devriminden geriye ne kaldıysa son bir operasyonla ortadan kaldırmak için harekete geçildiğini düşündürecek bir iklim oluşturulduğuna tanık oluyoruz.

Türkiye çok gergin ve yönetilemiyor. Toplumsal alanda, kamusal yaşam normları çöktüğünden beri, keyfilik hüküm sürüyor. Sokaktaki insan, kamu otoritesinin tükendiği koşullarda, kendi kurallarıyla varlığını sürdürüyor. Çeteleşen grupların adalet dağıtması da bu keyfiliğe dahil. Yoksullaşma kısmına hiç girmiyorum.

Muhtemelen yolun sonu göründü. Ve Erdoğan bunu Özgür Özel’e anlattı. “Ya birlikte altında kalacağız ya birlikte çıkış arayacağız.” demiş olabilir... Örnek mi? 24 Ocak Kararları sonrasında kurulamayan milli mutabakat hükümeti ve seksen darbesi… Ve seksen darbesiyle gelen Anayasa…

Konuşulanlar doğruysa, bakanlık ikramlarının arkasında başka şeyler aramaya gerek yok. Beklenen olağanüstü gelişmeler karşısında, tepede bir konsensüs arayışını düşünmek lazım.

Olağandır. Türkiye’nin içine sürüklendiği kaosun sorumluları, birlikte çıkış arıyor.

Ülkenin başına gelenlerden elbet de iktidar sorumludur. Ancak, iktidarı ayakta tutan politikalarıyla, neo liberal dönemin ana muhalefeti de sorumludur.

Tam yüzyıl sonra, 1924 Anayasası ile getirilenleri yeni Anayasa ile ortadan kaldırmak isteyenler, durduk yerde zuhur etmedi.