GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
27 Mayıs 2024 Pazartesi

Tüketim cehenneminde gündelik hayat

Serbest piyasanın delirmeye başladığı yetmişli yıllardan itibaren, küreselleşen dünyanın çekiciliğiyle aklı başından giden toplum… Toplum dediğim, orta sınıf ve üstü; aydınlar, yarı aydınlar, ilericiler, demokratlar, muhafazakârlar, okumuşlar, dünyadan iyi kötü haberi olanlar, harcayacak parası olanlar… Hepsi de globalizasyon dalgasının getirdikleriyle hemhal gündelik hayatı hızla benimsedi.

Alışverişin hiç olmadığı kadar tutkuya dönüştüğü o liberal dönemde, marka manyaklığıyla başlayan gösteriş, gösteri toplumunun şahlanmasına yol açtı.

İhtiyacın ihtiyaç olmaktan çıkarak tüketimin mazeretine dönüştüğü bu dönemde, tüketim yaşamın amacı oldu.

Tüketim cehennemini andıran dev marketlerde, bildiğimiz peyniri 50 şekle, zeytini 30 şekle sokan kapitalizm, her ürünü kılıktan kılığa sokarak sözüm ona bir tür zenginlik yarattı. Giysilerin markası, giysiden daha önemli oldu. Ve bunları kullanmak, tüketmek, kişiye toplumsal statü sağladı.

Araba/insan ilişkisi tam bir klinik vakaya dönüştü. Arabası, o kişinin sosyal statüsünün alametifarikası oldu. Dört tekerlekli metal yığını, hayatın anlamı oldu.

Özel okullarda çocuğunun eğitimi için her yıl milyonlar harcamak durumundaki ailelerin dramı çok şey anlatıyor, ama anlayan kim? Böyle eğitim politikası mı, olur? Parası olan iyi okullarda, parası olmayan bulduğu okulda okuyacak… Çocuklarına böyle davranabilen toplumun nasıl bir geleceği olabilir?

Ne hazindir ki tüketim tutkusuyla aklı başından giden insan, bütün bu olan bitenin büyüsüyle, asıl ihtiyacın tüketimin kendisi olduğuna inandı.

Tüketim kültürüyle sığlaşan toplum vasatlaştı. Yeni toplumun vasat insanı, “değerli” olanı geri plana iterek “önemli” olanı ön plana çıkardı. Değerlinin yerini önemli aldı. Önemli olmak ise, değersizliği gerektiriyordu.

Paranın, gösterişin, yalanın, kofluğun, karaktersizliğin, aptallığın prim yaptığıvasatlar dönemi, hayatı işgal etti.

Günümüzde, üreterek para kazanmanın yolları daraldıkça, suç işleyerek para kazanmanın yolları genişliyor. Bu gidişle, suç işlemek, geçim sorununu aşmak için yurttaşın baş vurduğu olağan çözüm yoluna dönüşecek.

Tüketim cehenneminde gündelik hayatın tükete tükene süreceğine inanan toplum nihayet gerçekle karşı karşıya; piyasa ekonomisinin üretim/tüketim süreçlerinde ortaya çıkan kriz ve iklim krizine bağlı doğal kaynakların kullanımında yaşanan sorunlar, sistemi dengeden çıkardı. Ortaya çıkan öncüller, kapitalist sistemin tarihsel sonunu işaret ediyor.

Yeryüzü, yeni bir çağa hazırlanıyor. Belli ki değişimin ağır sonuçları olacak. Bu süreçte, insanın vazgeçmeyi öğrenmesi gerekiyor.

Yüzyıla damgasını vuran bunalım ve vicdan yitimi, gündelik hayatın üstüne karabasan gibi çöktü. Endüstri çağının ruhunu yok etti. İnsanlar suskun ve içine kapalı.Yanı sıra, öfkeli ve tahammülsüz.

Tüketim cehenneminin karanlığında, büyük insanlık el yordamıyla çıkış arıyor. Gel gör ki ahlaki çöküş, çıkışsızlığı dayatıyor.