GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
3 Haziran 2024 Pazartesi

Yeryüzü kaosa sürüklenirken

Bütün öncüller kaosu işaret ediyor. Dijital devrim sanki kıyamet kapılarını açtı. Kaostan düzene giden kıyamet…

Ve muktedirlerin biricik kuralı işliyor; İktidar tekliği sever.

Devletin ve paranın tekleştiği yeni dünya düzeni kurulurken, dinlerle yeryüzüne inen Tanrı, deizm ile yeniden göklere yükseliyor.

Nihayet, paranın ve mülkiyetin yeniden tanımlanacağı zamanlardayız.

Yeryüzünde yeni bir düzen kuruluyor. Sanayi ve tarım üretimi, yapay zekâ kontrolüne giriyor. Hizmet sektörü yapay zekâ kullanmaya başladı. Yapay zekanın yönettiği akıllı devlet, akıllı şehirler devreye giriyor.

Gündelik hayat, ekranların interaktivitesinde seyrediyor. Sahicilik yok oluyor.

Peki, kıyamet bunun neresinde? İnsanlığın ödeyeceği bedelde. Kurulmakta olan yeni dünya düzeninde, 8 milyar insandan kaç milyarına yer var, meçhulümüz.

Üretimde insan emeğine olan ihtiyaç git gide azalırken, çalışmanın zarureti de tartışmalı bir hal alıyor. Emeğiyle geçinen insanı yeniden tanımlamak gerekiyor. İşgücü kavramında anlam kayması var. İstihdam politikaları çöküyor.

İnsanın hayatını sürdürmek için ihtiyacı olan geliri nasıl sağlayacağı bir muammaya dönüştü. Meslekler ortadan kalkıyor. Dolayısıyla, eğitim sistemi giderek anlamsızlaşıyor. Vasatlaşma, değerler sistemini aşağılara çekiyor.

Bu gidişatın gündelik hayatta yansımaları; umutsuzluk, karamsarlık, çaresizlik, yalan, hoşgörüsüzlük, şiddet, sevgisizlik, kuralsızlık, güven yitimi…

Adeta lanetli bir çağın orta yerindeyiz. Vicdan yitimiyle sakatlanmış bu çağda, nereye gideceğini, kime güveneceğini bilemeyen insanların yalnızlaştığı, içine kapandığı koşullarda, toplumsallık, o bildiğimiz toplumsallık olmaktan çıkıyor.

Değişim ve dönüşümün yol açtığı çaresizlik ve çıkışsızlık, insanı suç işlemeye teşne hale getirdi. “İyi ki suç var!” diyen insan sayısı her gün artıyor.

Acı bilgi; Dünya ölçeğinde büyük savaşların kapısını çalan metropol ülkeler adeta yolun sonuna gelindiğini itiraf ediyor.

Haliyle, Türkiye de bu tükeniş ve çöküşün yarattığı kaostan payını alıyor. Ülkede ahlak yerle bir oldu, vasatlık ve yalan her derdin devası oldu.

Sonuç olarak, dengeden çıkan kapitalist sistemde çatallanma ve ağır bunalım, uygarlık krizinin derinleşerek yol açtığı ekolojik bozulma, yeryüzünün mevcut sistemde yönetilmesini imkânsız hale getiriyor.

Yeryüzü kaosa sürükleniyor. Sekiz milyar insanın yeryüzünde nasıl hayata tutunacağı git gide belirsizleşiyor. Ve belirsizlik, kaosu besliyor.

Acı gerçek; İnsanlık bundan önce de büyük yıkımlar, büyük felaketler yaşadı. Ancak her defasında küllerinden yeniden doğdu...

“Böyle de umut olur mu!” dememek lazım.