GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
26 Haziran 2024 Çarşamba

Varlık-Hiçlik ekseninde gerilen insan

Sonsuzlukta sonlu varlığını sorgulayan insanın metafizik alanı önce tanrılara, daha sonra da dinlere terk etmesi sonucu, ontolojik meseleler, redler ve kabuller arasında sıkışıp kaldı. Evrende bitimlilik, insanın cinnet eşiği…

Kurtuluş ve mucize, bu iki kavramın birbirine dönüşme ihtimalinde Tanrı arayışı, kıyamette zuhur eden mucizeyle dinlere bağlandı.

Bir dönem, felsefenin “materyalist-idealist” parantezine alarak tartıştığı ontolojik meseleler, sağda ve solda bir sürü mürit yaratınca olan düşüncenin yaratıcılığına oldu. Her iki cenahın da soru sormak, tartışmak yerine kuzu kuzu peşinden gittiği hükümler, postülaya dönüştü.

Sıkça karşılaşıyorum, dine karşı çıkanlar, göklerden gelen her şey yalan, demek suretiyle inanç sahiplerine ayar veriyor. Anlamıyorlar, hayata tutunmak kolay zannediyorlar. Onlar da inançlarının suistimal edildiğini çoğu kez fark ediyorlar. Ne ki sonsuzlukta sonlu varlıklarına anlam veremiyorlar. Tanrısal olana teslimiyet, sırtlarındaki yaşam yükünü hafifletiyor.

Ve insanlık nicedir biliyor ki uygarlığın getirdikleri, yeryüzünün kahir çoğunluğu için yoksulluk, sefalet, açlık… Bu saatten sonra ilerleme, gelişme, bilim kimin umurunda olabilir!.. Ama dinlerle de işlerin artık yürümediği bir vakıa.

Ölçme merakı, bilme tutkusuyla ehlileştirilen zaman ve tekliğin tahakkümü; işte, tanrı ve bilimin kaynağı… Bu ikisinin yan yana gelmesi yadırganabilir. Ancak, ontolojik açıklamalar ister tanrısal ister bilimsel olsun, her iki durumda da muktedire hizmet ediyor; Tanrı fikriyle varılmak istenen yere, yapay zekâ ile varılacak. İktidar, tekliği ve ulaşılmazlığı seviyor; yani, tanrısallığı… Ve yapay zekâ, bunu sağlayacak gibi...

Felsefeyle düşünmek, bütün bu hengamenin orta yerinde, başımıza gelmiş ve gelecekleri anlamak için belki de biricik imkân.

İnsanın varlığını anlamlandırma ihtiyacı ve arzusu, soyutlamayı öğrendikten sonra ortaya çıktı. Soyut zekâ ile başlayan bu çaba, gelişme ve ilerlemenin doğal sınırlarına dayanması sonucu, duraklama dönemine girdi. Gelişmeler gösteriyor ki soyut zekâ yerini yapay zekaya bırakacak. Varlık ile hiçlik arasında gerilen insanın yeni durumunu yapay zekanın tanrısal misyonu belirleyecek.