GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
26 Aralık 2009 Cumartesi

Bereketli sulardaki iyi insanlara’…

Gecenin içindeyiz.
Masada barbun, çipura, cibez, nane yapraklarıyla iştah kabartan salata, kalamar, ezme, beyaz peynir ve rakı var.
Denizin yanı başında kurulmuş sofrada, Sakız’’ın ışıklarına bakarak konuşuyoruz. Birbiri ardı sıra boşaldıkça kadehler, koyultuyoruz sohbeti.’¶
Rakı mı yakıyor genzimizi; Türk-Yunan halklarının kardeşliğinden sonra geçiş yaptığımız Türk-Kürt muhabbetinin acımsı tadı mı, bilmiyoruz’…
Bazen tek tek, bazen hep bir ağızdan konuşuyoruz.
Ancak susunca duyuyoruz dalgaların kıyıyı yalarken çıkardığı müzikli sesi, aramızdaki sessizliği’…
 
Celal’’in (Başlangıç) Büyükada’’dan arayıp heyecanla duyurduğu haberin peşine, aynı heyecanla düşüp Çeşme Çiflikköy’’e gelmişiz Ümit ve Fahrettin’’le birlikte.
’“Türk karasularını ihlal ettiği için ağlarına el konulan Yunanlı balıkçının ağlarını, Türk balıkçılar açık artırmada satın alıp sahibine iade etmişler. Çeşmeli balıkçının adı sanı yok, ama ismini açık artırmadan öğrenip bulabilirsen müthiş bir haber olur’” diyen Celal’’in anlattıklarını araştırıp soruştururken’…
3 gün sonra Hürriyet’’te Yorgo Kırbaki’’nin köşe yazısından öğreniyoruz ki, o balıkçı Çiflikköy’’den Şakir Akdağ. Ağlarına el konulan Sakızlı balıkçı da Kostas Karaburniotis’…
 
Sonrası çorap söküğü gibi..
Ümit’’in Çeşme Esnaf Odası Başkanı Mustafa Cenger’’e ettiği telefon, arabaya atlayıp Çiftlikköy’’e gidişimiz, Çiflik Mahallesi muhtarı Özdemir Yurttaş ile birlikte balıkçı Şakir ve arkadaşlarına ulaşmamız’…
Güneş batmadan alelacele fotoğraflarını çekip küçük balıkçı kooperatifinde çaylarımızı yudumlarken, bu güzel dostluk öyküsünün kahramanlarının ağzından öyküyü bir kez daha dinlememiz’…
Hepsi hepsi yarım saatte tamamlandı.
Sonra, bu zengin gönüllü dost insanların, deniz kıyısına kurdurdukları sofranın konuğu olduk birlikte.
 
İnsanın insana kırdırıldığı, her yandan kan/acı/düşmanlık haberlerinin aktığı, sahte/sanal dostluklarının cirit attığı insanlık ikliminde, duyunca gözlerimizi yaşartan, içimizi ’“İyilik ölmedi, iyi insanların nesli tükenmedi’” diye kabartan/ısıtan bu öykünün kahramanları, işte bu masadakiler’…
Çiftlik mahallesi muhtarı Özdemir Yurttaş, Çiflikköy’’ün balıkçıları Hakan Akoğlu, Şakir Akdağ, Ufuk Akdağ, Hakan Taşpınar, Muzaffer Taşpınar ve bize bu buluşmayı sağlayan Mustafa Cenger.
Çiflikköy’’de herkesin ’“Poyraz’” diye bilip çağırdığı, teknesinin adı da ’“Poyraz’” olan, ’“bu olayın kahramanı sensin’” cümlesine şiddetle itiraz edip ’“hayır hepimiz’” diye düzelten balıkçı Şakir Akdağ, bir dubleyi bizimle paylaşıp davetlisi olduğu başka bir dost meclisine giderken’… Az konuşup çok dinleyen kardeşi Ufuk, gece boyunca yanımızdaydı.
Ve gece boyunca, nasıl dost kalınabileceği, nasıl barış içinde yaşanabileceği, kendimiz, çocuklarımız için güvenli bir Türkiye’’nin nasıl kurulabileceği üzerine söyleştik.
Birbirimize içimize döktük.
Hepimiz ayrı şeyler söyledik ama hep aynı şeyi istedik. Barış’’ı’…
* * *
 
’‘Yaptıkları iyiliği anlatmayı ayıp saydıkları’’, soruncayüzleri kızardığı için, binbir dil dökerek fotoğraflarını çekmeye razı ettiğimiz Poyraz, Özdemir, Hakan, Ufuk, Muzaffer’’den’…
Asıl iyiliğin ’‘karşı yaka’’nın insanlarından, Sakızlı balıkçılardan geldiğini defalarca tekrarlayan,
’“Biz böyle güzel insanlar görmedik’” cümlesini durup durup söyleyen; onlardan bahsederken kardeşlerinden bahseder gibi gözleri ışıldayan Çiflikköy sakinlerinin yanından ayrılıp İzmir’’e dönerken,
Fahrettin de Ümit de ben de içtiğimiz rakılardan çok, bu güzel akşamın sarhoşuyduk.
’‘Gönülsüz gönderilenler’’in öyküsünü, Benden Selam Söyle Anadolu’’ya adlı kitabında anlatan Dido Sotiriyu’’nun dediği gibi; üçümüz de gönlümüzden geçenin ne olduğunu biliyorduk:
’“Ve kardeşi kırdıran cellatların Allah bin belasını versin’…’”
 
İyi ki varsınız iyi insanlar’… Yoksa nasıl bir yer olurdu bu yeryüzü? Nasıl çoğaltırdık umudu ve ne anlatırdık çocuklarımıza bunca kötülüğe karşı nasıl durulabileceğini?
İyi ki varsınız’…