GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
12 Aralık 2009 Cumartesi

Türkiye gündeminde DTP, İzmir’’inkinde metro, benim gündemimde hamam vardı!

DTP kapatıldı.
Türkiye ’‘barut fıçısı’’ gibi. Kederli, şaşkın, öfkeli, korku içinde.
Radyolar, televizyonlar, gazeteler ateş saçıyor.
Köşecilerin kimi dinamit fitilini yakmaya uzanmış; kimi ateşin üzerine kum atmaya, köpük sıkmaya, kum fırlatmaya çalışıyor.’¶
 
Türkiye böyle de İzmir lokum mu? Nerdeeee!
’‘Faşist İzmir’’ iftirasıyla zıvanadan çıkmış kenti, bu kez de ’“metro’” tartışmaları germiş.
Yerel gazetelerin, kentin dakikada değişen gündemine yetişmek için günde birkaç baskı yapması lazım ki; okuyucuyu ancak bilgilendirebilsin.
Neyse ki egedesonsöz.com var.
Ümit’’in/Fahrettin’’in liderliğinde, Zekiye, Fırat, Cem ve Yusuf, tozu dumana katıyorlar. Dakka başı haber/yorum/fotoğraf giriyorlar. Ümit, günde iki/üç yorum yazmaya başladı. Böyle deli bir hız; hem kentin gündemi, hem bizim gazeteninki’…
 
Bugüne kadar, ben de o hızın parçasıydım.
Hepsinin ’“ablası’” olmama,
Hepsi de neredeyse yarı yaşımda olmasına rağmen, o hız içinde, ben de hız
kesmiyordum... diyordum ki’… Taa ki, kapının önüne gelen ’‘iki hanım kişi’’ tarafından ’‘mevcutlu’’ olarak götürülünceye kadar!
 
Özetle değerli okur’…
Ulusal/yerel gündem hızla akarken, bizim ekip canını dişine takmış çalışırken; bendeniz bugünlük ’“slow-woman’” oldum. Dost zoruyla!
Doğum günümde, ’“doğduğuma pişmanım’” mealinde (bakınız Yüzleşme yazısı) yazınca, iki arkadaşım beni ’“iyi ki doğdum’” demeye yemin ettirmek üzere yemin etmiş.
Röportajlar nedeniyle -doğum günümün sabahı- İstanbul’’a gittiğim için, kendi işlerini de planlayarak cumartesiyi, yani bugünü ayarlamışlar.
Ne yapmışlar?
Alsancak’’taki Bio-Derm Hammam&Spa merkezinden üçümüz adına randevu almışlar.
Daha doğrusu ’‘hamamı&spa’’yı parasını ödeyip ’“benim için’” kapatmışlar.
 
Dostlarınızdan gelen bir hediyeyi çevirmek mümkün mü?
Değil. Ayrıca hiç ret şansım yoktu.
İki gün önce duyurdukları, dün tembih üzerine tembih yaptıkları yetmiyormuş gibi, bugün de bizim ofisin kapısına dikildiler; kollarıma girip beni 200 m. ötemizdeki Bio-Derm’’e götürdüler.
 
12’’de girdiğimiz hammam&spa’’dan, saat 15’’de çıktık.
Çok isterdim, girişteki yüzümle, çıkıştaki yüzümün fotoğraflanmasını’…
İçeri girerken, ne kadar katur kuturduysam, çıktığımda o kadar yumoş olmuştum. Pambık gibi. Kuş tüyü gibi’…
’“Doğum günü çocuğu=danası’” olduğum için, fazlasıyla torpil geçildi şahsıma; dolayısıyla günü satın alan iki arkadaşıma’…
Önce hamam, sonra sauna, sonra tekrar hamam ve kese, sonra su masajı, sonra sabun köpüğü masajı, sonra bir yandan tepeme sular fışkırırken, aromatik yağlarla masaj.
Biberiye, lavanta, çilek, susam yağı kokuları arasında, ruhumu teslim ediş’…
 
Bornozumun giydirilip tütsü kokuları/su sesleri arasında dinlenme yerindeki şezlonga nasıl götürüldüğümü, hayal meyal hatırlıyorum.
Elime tutuşturulan çayı, dökmeden nasıl içtiğimi de bilmiyorum.
 
Bikinilerimizle göbek taşına yayılmış ter atarken, bir ara dönüp kızlara dedim ki:
’“Daha bir saat bile olmadı ama ben deri değiştirdim. Kapkaraydım girdiğimde, pembecik oldum. Keşke Türkiye’’yi de şöyle bir hamama sokup ter attırmak, köpük köpük yıkamak, toksinlerinden arındırmak mümkün olsaydı. ’‘Hard Türkiye’’ yumuşasa’… Sonra oturup konuşmaya başlayabilseydik. ’‘Light Türkiye’’ olarak.’”
 
Ne yaparsak yapalım, ne kadar gevşersek/yumuşarsak yumuşayalım; bu ülke, yaşadığımız kent içimizde. Derinimizde. Kalbimizde.
Çok ama çok sevdiğim için’… Bu, benim için böyle. Ya sizin için?
* * *
 
Sevgili Fatoş Şen Soydan, sevgili Aysun Erbay.
Türkiye sizinle gurur duyuyor. Dostlarım olduğunuz için, ben de!
İyi ki doğmuşum ya’…