GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
3 Aralık 2009 Perşembe

Hem taraf, hem kötü niyetli

Adını/sanını, Helin Avşar'la yaptığı malum röportajla duyuran Taraf’’ın arızalı yazarı, İzmir üzerine çemkirmeye devam ediyor yine.’¶
’“Bu konu arızalılar üzerinden konuşulmayacak kadar ciddi’” dediğim halde, niye ondan bahsediyorum? (Kadın yazarlar daha insaflı davranır diye belki) ’‘Bakın, bakın! Onlar da bana hak veriyor’’ diye ’“üç yazarı’” referans gösterdiği için.
Referanslarının yüzü suyu hürmetine’…
Ahmet Kekeç ve Neslihan Acu'nun yazılarını daha önce okuduğum için, bu ’‘seks böcüğü’’nün kendi gazetesinden, Ayhan Aktar’’ın ’‘İlginç Zamanlar’’ köşesini tıkladım.
Taraf’’taki fotoğrafında kerli ferli görüntü veren Ayhan Aktar’’ın ’“İzmir’’in Küçük Adamları’” başlıklı yazısını tüm samimiyetimle ’“bakalım, ne öğreneceğim’” ilgisiyle okumaya başlamıştım ki’… Üçüncü paragrafta, takılıp kaldım.
Şöyle diyordu Ayhan Aktar:
’“İzmir’’in siyaseten içine kapanmasının tarihi hayli eskidir. Aslında, İzmir’’de otoriter siyasi eğilimlerin rağbet görmesi 1983 seçimleri ile başladı. Darbeden sonra yapılan ilk seçimde, İzmirliler Turgut Özal’’ın ANAP’’ına değil; 12 Eylül cuntasının devamını temsil eden Em. Org. Turgut Sunalp’’ın partisine (MDP) yöneldiler.’”
 
Nasıl yani?
Bu kentte yaşayan benim.
O seçimlerde oy kullanan benim.
O seçimlerde sonuçları, o tarihte Yeni Asır muhabiri olarak sandık kurullarından alanlardan biri yine benim.
Ama böyle bir sonuç hatırlamıyorum.
Domuz gribi sersemliği mi, ne?
 
Yazıyı o satırda bıraktım, hışımla internet kütüphanesine daldım. 1983 genel, 1984 yerel seçimlerini aradım.
Sonuç şu:
Aktar’’ın ’“İzmirliler ANAP’’a değil, cuntayı temsil eden MDP’’ye yöneldiler’” dediği 1983 seçimlerinde, ’“HP oyların yüzde 37.25’’ini,  ANAP yüzde 34.51’’ini, MDP ise yüzde 27.23’’ünü’” almış. Bu oylarla, ’“HP 8, ANAP 5, MDP 3’” milletvekili çıkarmış.
16 milletvekilinden 3’’ünün alınmasından, ’“İzmir cuntacı MDP'ye yöneldi’” sonucunu ben çıkaramadım ama sayın Aktar çıkarmış.. 
’“Darbe sonrası yapılan ilk seçimlerde Darbeci Paşa’’nın ortaya attığı biri merkez sağ, biri merkez sol olmak üzere iki suni parti ve ANAP seçimlere giriyor. Darbe halkta gene ters etki yaratıyor ve ABD’’den ithal Özal seçimleri kazanıyor. İzmir'de ise birbirine yakın bir tablo oluşuyor’” deseydi sayın Aktar, doğru olmaz mıydı?
 
Yetinmedim.
Ezbere bildiğim ’‘1984 yerel seçimleri’’nin sağlamasını da yaptım.
İzmir'de ANAP adayı Burhan Özfatura’’nın ezici çoğunlukla belediye başkanlığını aldığı, MDP adayının ise ’‘madara’’ olduğu seçimlerde, ’“ANAP oyların yüzde 39.75’’ini, SODEP yüzde 29.95’’ini, DYP yüzde 9.95’’ini, HP yüzde 9.34’’ünü’” hanesine katarken; ’“MDP yüzde 8.60 oyla’”, partiler arasındaki seçim yarışını ’“sonuncu’” bitirmiş.
 
Arızalı yazarın referans gösterdiği Ayhan Aktar'ın bundan sonra verdiği rakamların, bol sıfatlı sözcüklerin benim açımdan kıymeti harbiyesi kalmadığı, her satırının sağlamasını yapamayacağım için, daha ileri gitmedim/gidemedim. Yazıyı kapattım.
 
Vicdanı kaldırmayıp Taraf’’ı kısa sürede terk eden "Vicdan yazıları"nın sahibi Oya Baydar'ı nasıl aradığımı hissederek; soğukkanlı bir analiz, sakin, yeni bir vicdanlı dil bulma umuduyla, Taraf'ın geniş yazar ailesinde dolandım bir müddet.
Bir arkadaşımın okumamı tavsiye ettiği Leyla İpekçi'nin "AKP'nin Batı sahilleriyle imtihanı" başlıklı yazısında durdum. Beğendim. Dilini, bakış açısını, rengini.
Ama Nabi Yağcı'nın "Aynı sepete konulmamalı" başlıklı yazısına "işte budur" dedim.
 
’“Faşizm’” ile ’“militarizm’” karışıklığını ortaya koyan ve yazısını şöyle bitiren Nabi Yağcı'nın makalesinin tamamını taraf.com.tr’’a girerek okumayı, herkese tavsiye ediyorum:
"Özellikle Batı’’da Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde böylesi gerilimler, bir provakasyon, daha önce Mersin ve Adana’’da gördüğümüz gibi her zaman olabilir. Ege’’de Ergenekon örgütlenmesinin çok etkili olduğu, Kürtlere yönelik düşmanca duyguların, ayrımcılığın da arttığı bir sır sayılmaz. Ama Rasim Ozan Kütahyalı’’nın İzmir’’i ’“faşizmin başkenti’” olarak nitelemesi ise doğru olmadığı gibi, yukarıda değindiğim nedenlerle bana göre vahim bir hatadır.
Türkiye kritik bir eşikten geçiyor, ama geçmiş değiliz henüz. Kutuplaşmayı arttırmayacak, soğukkanlı analizlere ve dile en çok
, şimdi ihtiyacımız var."
İnsan, önce kendi gazetesinden başlamalı okumaya, değil mi? Sahici bir okuyucu gibi ama.