GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
18 Kasım 2009 Çarşamba

CHP Baykal’’ın sorunu; benim derdim, sınıfta kalan basın!

Başlığı böyle atınca her ne kadar kendimi ’“sıfırcı abla’” gibi hissetsem de’… üzüntümün/hayal kırıklıklarımın çok sahici olduğunu anlayın lütfen.’¶
Mesleğini aşkla/tutkuyla yapan birinin, bu gaflet, delalet hatta hıyaneti hiç hazmedemediği için, bazen hiç de yakışık almadığını bile bile kabalaştığını, Kadırgalı/Eşrefpaşalı/Bucalı oluverdiğini, ellerini beline dayayıverdiğini bilin. Bunu bilerek okuyun/değerlendirin.
Çünkü bugün yazacaklarım, dün Emine’’nin annesinin cenaze töreninden sonra o duygusallık/kederlilik haliyle yazdığım naiflikte olmayabilir’…
Çünkü şu an içimde hayal kırıklığının öfkeye dönüşmüş hali var.
Ve fazlasıyla kızgınım.
Uzunnn bir iç döküş olacağını da duyururum.
 
* * *
Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut’’un ölümünden sonra verilen akşam yemeğinde çekilen fotoğrafları egedesonsöz.com’’da gördükten sonra; Ümit Yaldız’’la, hiç susmayan telefonları yüzünden güç bela konuşabilmiş, telefonda ona ’“Haberi değerlendirişin muhteşem. Bu fotoğraflar yılın fotoğrafı. Seni yürekten kutluyorum genç arkadaşım’” demiştim.
 
Gerçekten de, bu meslekte çeyrek asrı çoktan devirmiş, duyargaları hep habere çevrilmiş bir gazeteci olarak söylüyorum ki, ’‘böylesi fotoğraflar’’la çok az karşılaşır insan.
Örneğin yakın tarihimizden bir örnek, Fatih Çekirge-Yılmaz Özdil yönetimindeki Star Gazetesi’’nin manşetlerinden biridir. 17 Ağustos İzmit depreminin hemen sonrasında, insanlar daha enkaz altındayken, İzmir’’de bir eğlence gecesinin manşetten verilen fotoğrafı, hala belleğimdedir. Hafızama kazınmıştır. Ve Star’’ın o gün yaptığı, tartışmasız gazeteciliktir, dört dörtlük gazetecilik refleksidir.
Egedesonsöz’’de ’“cenaze hatırası’” başlığıyla yayımlanan ve ’“fotogaleri’” bölümümüzde hala yer alan fotoğraflar da, İzmit gibi bir facianın ardından olmasa da, bir cenaze sonrasıyla hiç ama hiç bağdaşmayan nitelikte görüntülerdir.
 
* * *
Dün o yemeğin ayrıntıları bilmeden yazmıştım, bugün de ayrıntıları öğrenmiş olarak yazıyorum ki; ’‘ölüm acısıyla/kahkaha’’ hiç de birbirinden ayrışık duygu durumları değildir.
Hele ölen, ölümü 10 yıldır beklenen, defalarca ’“öldü’” haberi gelip ardından bininci kez ’“yırttığı’” duyulan, son bir haftadır da yoğun bakımda olan biriyse’…
Üstelik ölen çok renkli, ölüyü bile güldürür kişilikte komik biri olursa’…
O cenazede de, cenaze sonrasında da insanlar birbirlerine anılarını anlatıp, onu kahkahayla yad edebilirler’… Ağlamak/dövünmek/yas tutmak kadar ’‘insani’’ bir durumdur bu.
Ama’… CHP Genel Sekreteri Önder Sav’’a, genel başkan yardımcılarına sarılıp, el ele, yanak yanağa nişan/düğün pozu verir gibi, ’“bakın ben Dede’’ye, teyzeye/anneye ne kadar yakınım/bakın beni ne kadar çok seviyo’…’” görgüsüzlüğü içinde, tam da taşralı/kır kurnazı edasıyla gerdan kırmak’…
Ayıptır ayıp, çok ayıp.
O karelerde, gayr-ı şıklığa bulaşmamış olanları söylediklerimden tenzih ederek’…
Onların kim olduğunun fotoğraflarda gayet net anlaşıldığını vurgulayarak’…
Rotamı asıl konuma, yerel basına çeviriyorum.
 
* * *
Cenaze sonrası ’“nişan/düğün fotoğrafları’” diye nitelediğim ’“cenaze hatırası’”nı çekenin bir ’“GAZETECİ’” olduğunu dün öğrendiğimde, küçük dilimi yutuyordum.
İçimde hala insanlığa karşı beslediğim umutlar nedeniyle, o fotoğrafların muhtemelen bir partili tarafından çekilip, gizlice sızdırıldığını düşünmek gibi bir safdilliğin içinde olan ben; fotoğrafların bir muhabir tarafından çekildiğini, arkadaşımız Yusuf Kırbiç’’in makinesi arıza yaptığı için, o gazetecinin, ’‘meslektaş dayanışması’’ içinde Kırbiç’’e fotoğraf verdiğini’…
Ancak dün öğleden sonra gelebildiğim gazetemizde öğrendim. 
Aynı fotoğrafların Doğan Haber Ajansı’’na da ulaştığını; ama ne Milliyet Ege, ne Hürriyet Ege tarafından kullanılmadığını da tabii’…
egedesonsöz’’de internete düştükten hemen sonra, müthiş bir gazetecilik refleksiyle fotoğrafları alıp ana haber bültenine yetiştiren; hakkımızı/emeğimizi de yemeyerek ’“egedesonsöz mahreci’”yle yayımlayan Ege Tv’’ye, Ege Tv’’nin başındaki ’‘Yeni Asır okulu’’ mezunu Mehmet Karabel’’e ise kalben bravo’…
 
Sitemiz dışında fotoğrafların yayınlandığı tek gazete olan Yeni Asır’’a gelince’…
Sevgili Ergun Babahan’’ın benimle yaptığı röportajda söylediği, ’“Yeni Asır’’ın durumuna bakın, Ege’’yi/İzmir’’i görün’” tespitine katılmamak mümkün mü?
Hele o gazetenin 120 bin sattığı, milletin ’“Yeni Asır duyar da yazarsa rezil oluruz’” diye ödünün b.k’’una karıştığı, yiyeceği haltı gönül rahatlığıyla yapamayanların, bunu Yeni asır’’a borçlu(!) olduğu yılları yaşayan biri olarak; şimdi elindeki resimleri bile değerlendiremeyen ya da bilerek değerlendirmeyen bir gazetecilik anlayışına ne denir ki?
Bu gaflet ve delalet, nasıl izah edilir ki?
Gazetecilik mesleğine edilen ihanet, kalp kırmadan nasıl dile getirilir ki?
’“Asıl ayıp size’” demekten başka, elden ne gelir ki?
 
’“Yerel basın İzmir’’de niye geriledi?’” diye soranlar/soruşturanlar/üzülenler/hayıflananlar’… Neden olduğu lök gibi ortada değil mi?
Onca hesap, onca kitap’… A planı, B planı, C planı, D planı’…
Kimi iktidara göbekten bağlı, kimi CHP’’de politika yapmak için fırsat kolluyor, kimi danışmanlığını yaptığı kişileri korumak/kollamak adına haberleri/fotoğrafları görmüyor, kimi ne şiş yapsın/ne kebap, gün dolduralım tadında, kimi de’… Çok acıklı ama’… Sahiden de ’“haberden habersiz’”; bihaber! İmam misali tepede oturuyor, cemaati de gazete sayfalarını dolduruyor.
 
En çok ama en çok, sık sık yanımıza gelen, mail atan, dertlerini/sıkıntılarını paylaşmak, mesleğe bağladıkları umudu yitirmemek için bize ulaşan ’‘genç meslektaşlarım’’ için üzülüyorum.
Önlerindeki kötü örnekleri görüp, umutlarını hepten kaybetmelerinden korkuyorum.
Bu mesleğin ’‘kahrı’’ kadar ’‘keyfi’’ de olduğunu tadamamalarına kahroluyorum.
Ve bilerek/taammüden/kişisel çıkarları/hırsları uğruna; bu mesleğe, bu gençlere zarar verenlere, ’“dilerim ki, bir gün gerçekten, gerçek gazetecilere ihtiyaç duyarsınız, o noktaya gelirsiniz’” diye her gün dua ediyorum’…

İşte o fotoğraflar... tıklayınız...