GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
31 Ekim 2009 Cumartesi

İstanbul notları....

(Açılış)
Sabah 05 uyanış, 06'da yataktan sürüklenerek kalkış.
Duş, makyaj, giyiniş, kahveyi ocağa sürüp bilgisayarın tuşuna basış.’¶
Egedesonsöz'e hızlı bir göz atış, Yılmaz'ın yazısını hızla okuyuş, taşan kahveden kalanı bir yudumda, bir cigara ile içiş ve Eray'ı arayıp "nerede kaldın, uçak kalkmak üzere" diye haykırış...
 
Uçağı belediye otobüsü ile karıştıran Eray'ın, yüzümdeki paniği görüp uçak ve belediye otobüsünün farklı araçlar olduğunu sonunda anlayarak gaza basması ile karayolunda uçuş.
 
Ruhumu teslim etmek üzereyken hava limanına varış ve uçuş kartımı aldığımda 8.15 olmasına rağmen (ilahi yardımla) uçağa binmeyi başarıp 8.35'de havalanış.
 
Oya-Elio Corsini çifti ile ’“günaydın/hayrola/torun görmeye geldik/röportaj yapmaya gidiyorum’” muhabbetleri eşliğinde uçaktan iniş ve bir cigaralık kapı önü keyfinden sonra taksiye atlayıp bir plazaya varış.
 
Sahibi yurt dışında olan bir odayı sahiplenip 'necefli maşrapa' yazısını çiziktiriş, ’“salimen vardım’” telefonlarını ediş, yeni yüzler, yeni isimlerle sohbetler/baldan tatlı çekiştirmeler eşliğinde yemek yiyiş/kahve-sigara içiş ve başlangıç röportajı için İzmirli arkadaşların sağladıkları araçla ilk röportaj yeri plazaya varış.
 
Aynı kişiyle iki farklı konuda, iki ayrı röportaj yapış.
 
İzmirli arkadaş yardımıyla, İzmirli arkadaşlarla buluşacağım mekana yollanış, yolda Fikret İlkiz'i arayıp 'İstanbul'dayım, Taksim'e gel de bi tek atalım' deyiş.
 
The Marmara'nın altındaki kafede likörlü sıcak kahve yudumlayıp, gelmesi geciken arkadaşı bekleyiş, beklenen gelince İstiklal Caddesi'ne doğru yürüyüş, 29 Ekim kutlamaları için yarını beklemeyip meşalelerle/bayraklarla/pankartlarle caddeye dökülen yürüyüşçülerin kenarından kıyısından geçip Nevizade'nin önünden, günün önem ve anlamına uygun olarak seçilmiş Tarihi Cumhuriyet Meyhanesi'ne varış.
İkinci kata çıkış, pencere yanına konuşlanış.
 
Selim, Nuri, Hasan, Üzeyir, Neşet, eşi Arzu ve Arzu’’nun karnındaki, 3 ay sonra tekinsiz dünyamıza/ülkemize merhaba diyecek Zeynep Duru ile bol küfürlü, bol kahkahalı, bol bomba haberli, bol çekiştirmeli masada rakıları deviriş, çinekopları yalayıp yutuş, açık pencerelerden dumanları savuruş.
 
Tarihi Cumhuriyet Meyhanesi’’nin üçüncü katındaki müzikli bölümde çıkan tarihi kavgada, bizim oturduğumuz ikinci kata kan revan içinde düşen kadın/erkek grubundan feci şekilde paniğe/dehşete kapılarak, ’‘Mehter marşı’’yla geldiğimiz meyhaneden ’‘İzmir Marşı’’yla kaçış.
 
Neşet'in nereye park ettiğini hatırlayamadığı arabasını dört koldan arayış/buluş;
bu arada meyhaneden ağzı/burnu/gözleri dağılmış kan revan halde çıkarılıp taksiye atılan üstleri çıplak gençleri korku ile izleyiş, can havliyle bindiğimiz arabayla vınlayış.
 
Üzeyir&Yaprak'ın evinde kahve ile ayılmaya çalışıp, 5'e doğru Neşet&Arzu'nun evinde kaz tüyü yorgana sarılarak zıbarış.
 
Sabah 11'de evden çıkış, 12'de randevu yerine varış, ikinci röportajı, iki saat içinde gerçekleştiriş.
Tekrar plazaya dönüş, internetten Türkiye'ye/dünyaya hızlı bir bakış,
Kocayla/oğlanla/kızla/Fahrettin'le/Zekiye'yle/Fırat'la konuşuş.
Şuriye’’deki Ümit'i, sitenin Alexa'daki son ’“tiraj durumu’”nu soruş. Öğrenip müthiş seviniş.
 
Plazadan alınış, Büyük Çekmece Gölü karşısındaki mangal restorona gidiş, et/kırmızı şarap/müzik eşliğinde, göle düşen Mimar Sinan Köprüsü ışıklarına bakarak ’‘iyi arkadaşlara/dünyayı yaşanır kılan iyi insanlara/mesleğime/meslekdaşlarıma’’ şükrediş...
 
03'te yine kaz tüyü yorganlara sarınarak, uykuya teslim oluş. Yine deliksiz uyuyuş.
 
10'da uyanış, 11'de evden çıkış, 12'de bu kez başka bir plazada önce bir dostla kucaklaşış, sonra üçüncü röportajı gerçekleştiriş.
Yine aynı dostla bir İtalyan restoranında/bahçede/kış sobalarının altında/peluş battaniyelere sarınmış halde ’‘yollardan/yollarımızın kesiştiği insanlardan/çocuklarımızdan/eşlerimizden/işlerimizden/ayrılışlardan/
kavuşmalardan’’ konuşup hüzünlü/kahkahalı/ duruşlarla beyaz şaraplarımızı yudumlayış.
 
Tekrar yola koyuluş, Ankara uçağından inip Garaj İstanbul'a gelerek benimle buluşan bir başka İzmirli arkadaşla, bu kez ’‘kırmızı şarap/badem/puro’’ üçlemesi eşliğinde, dördüncü ve son röportajı gerçekleştiriş.
Stop düğmesine bastıktan sonra sohbeti/kırmızı şarap içmeyi sürdürüş, çok uzun süredir görüşmediğim arkadaşımın anlattıklarını, gözlerim faltaşı halde anlamaya çalışış.
 
Aynı arkadaşın arabasıyla hava limanına doğru götürülüş.
 
Önce beyaz, ardından kırmızı şarapla gevşeyen bünyeye rağmen, bir saatlik bekleyiş süresince Habertürk'ün kitap ekini satır satır okuma/not alma başarışını gösteriş.
 
Uçağa biniş, 20 dakika pist başında havalanışını bekleyiş, sonra o küçük pencereden tekinsiz şehrin/İstanbul'un ışıklarını izleyiş.
 
Saat 22. Evime dönüş.
Cemal'i, Oya'yı, Cem'i, tüy torbası kızımı/Bulut'u ’“iyi ki varsınız’” özlemiyle öpüş.
 
* * *
Üç günlük İstanbul’’a sıkıştırılan beş günlük seri röportajların özeti bu.
Acilen yayına hazırlayış ve bu sitede yayımlanış için, çok beklemeyeceksiniz.
Ve benim açımdan müthiş yorucu (bir o kadar da mutlu/keyifli) geçen özetlemeye çalıştığım bu maratona değdiğini,
Sahiden de soluk soluğa okurken göreceksiniz. (Kapanış.)