GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
15 Aralık 2009 Salı

Kürt sorununu, Celal Başlangıç'tan dinleyin’…

Muktedirlerin en sinir olduğu, kendi iktidarları için en tehlikeli bulduğu/gördüğü "hem nalına, hem mıhına" çakan bir kafaya sahiptir Celal Başlangıç.’¶
Zaten o yüzden Güneydoğu'dan  6. yılın sonunda "zorunlu" olarak İstanbul'a döndü,
O yüzden Cumhuriyet gazetesiyle kan uyuşmazlığı yaşayıp, sonuçta çıkışa doğru uzandı’…
O yüzden, Radikal'de yazıları/röportajları sona erdi..
Zaten hep bu yüzden, şu an hiçbir gazetede görüşlerini/düşüncelerini/araştırmalarını yazamıyor.
En tehlikeli gerçek, gerçeğin kendisi çünkü!
 
Celal Başlangıç, çok iyi yetişmiş, tam da Türkiye'nin ihtiyacı olduğu gibi, araştırmacı gazeteci.
Didikleyen, sorgulayan, kayıtsız kalmayan, gerçeğin peşinde cesurca koşan, nerede karanlık varsa, o dehlizlere giren bir haberci/yazar o.
Bana Güneydoğu gerçeğini bu kadar çıplak/yalın/abartısız, her cephesiyle anlatan çıkmamıştı şimdiye dek. Bıktırıcı derecede soran biri olmama rağmen üstelik.
Ancak, bu meraklı halim, bu röportajda pek de ortaya çıkamadı.
Karşıma, her soruma verecek cevabı olan Güneydoğu gerçeğinin canlı tanıklarından biri çıktı ama bu kez de ben soru soramadım.
Yani o bildik "neden/niye/niçin/nasıl" halim gitti, yerine sürekli "nasıl yani" bakışıyla susmuş oturan; karşısındakini, yani Celal Başlangıç'ı dinleyen, sözünü kesmekten çekinen biri geldi.
Arada "hı hı"larım, derin nefes almalarım, "evet, doğru" diye mırıldanmalarım da olmasa’…
Kendimi, "Hadi be Gönül, soru sor, yoksa Celal kasede okuyup göndermiş gibi olacak" baskısıyla zorlamasam, röportajdaki sorular da çıkmayacaktı.
Neyse ki Celal hem soru sormaya hem cevap vermeye alışık bir gazeteci olduğu ve de benim "nafile" bakışımın çok farkında olduğu için, röportaj boyunca, benden çok daha fazla soru sordu kendine. Tabii cevaplarını da ekledi.
Kolay bir röportaj olmuş diye düşünebilirsiniz. Keşke...
Karşımdaki konunun uzmanı bir gazeteciydi.
Öyle oturduğu yerden değil, bizzat Doğu ve Güneydoğu gerçeğini yaşamış; her karış toprağını gidip görmüş, bölge halkıyla içli dışlı olmuş, gördükleri konuştuklarıyla yetinmeyip konu üzerine sürekli okuyup çalışmış, bölge üzerine kitaplar yazmış, çeşitli platformlarda bilgilerini çarpıştıran/sağlamasını yapan biri vardı.
Onun kafası ne kadar net/açıktıysa, benim kafam her İzmirli kadar karışıktı.
O karışıklıkta ne bulup çıkarabildiysem ortaya, onu çıkarabildim işte.
Anlattıkları beni  ne kadar aydınlattıysa, bir o kadar da gerdi.
Hani derler ya’… İçim şişti.
 
Celal'in anlattıklarından sonra, ertesi sabah buluştuğum Milliyet yazarı Ece Temelkuran da üstüne zarif bir cila çekince’…
İzmir'e daha kararmış, daha endişeli döndüm bu yüzden.
Ve bu ruh hali, kasetleri yazıya dökmemi geciktirdi de geciktirdi. Sanki elim varmadı/kalkmadı.
Daha fazla açmayacağım, okuyunca ne demek istediğimi anlayacağınıza eminim.
Celal Başlangıç ile yaptığım röportajı, şu anki süreci ve önümüzdeki günlerin nelere gebe olduğunu daha iyi anlayabilmek için mutlaka okumanızı, hatta masa üstünüzdeki kişisel dosyanızda el altında bulundurmanızı tavsiye ederek, ayrılıyorum huzurunuzdan’… Röportajda buluşmak üzere.

Celal Başlangıç'la Kürt sorunu üzerine... Röportaj için tıklayınız...