GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
21 Ocak 2023 Cumartesi

Uğur Mumcu’yu sanatla anmak

Maestronun ellerine ve sahneye tam konsantre olmuşuz… Çıt yok denir ya o durum. Eser koronun fısıltıdan bir kreşendoya dönüşen “Vurulduk ey halkım unutma bizi” sesleriyle başlıyor ve 35 dakikalık müthiş bir çağ tanıklığı yaşıyoruz… Zaman zaman ağıt, çoğu kez marş…

Uğur Mumcu gazetecilik anlayışıyla Türkiye’de değil dünyada da gazeteciliği yalnızca bilgiye değil aynı zamanda etik bir zemine oturtan bir anlayışın öncülerindendi. Herhangi bir güç odağı, siyasi parti, oluşum ya da örgütlenmeden bağımsız biçimde yalnızca gerçekleri yazmayı ve aktarmayı görev edinmiş Mumcu, gazetecilik anlayışıyla bugünkü nesillere de örnek olamaya devam ediyor.

Ediyor etmesine de Uğur Mumcu gibi yürekli gazeteci sayısı günümüzde o kadar az ki.

Uğur Mumcu, “gazeteciyi” şöyle tanımlıyor: “Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.”

Uğur Mumcu, gerçekleri değiştirmeye çalışan bütün güç odaklarına karşı doğrudan, hakikatten, gerçekten yana olmayı yalnızca bir gazetecilik faaliyeti değil, bir yaşam prensibi olarak görerek yaşadı. Susturulmak istenmesinin ardında yatan gerçek de tam olarak buydu. Bu inadı, azmi ve kararlılığı nedeniyledir ki, ölümünden sonra da, onun izinden giden meslektaşları eliyle, o hala konuşmaya ve gerçekleri yazmaya devam ediyor.

***

Koronun fısıldaması ile başlayan ama sonrasında Uğur Mumcu gazeteciliği gibi gümbür gümbür gelişen kantatı tüylerimiz ürpererek izliyoruz.

Türkiye’nin yaşayan en değerli bestecilerinden Turgay Erdener’in bestelediği, ilk olarak 2019 yılında Ankara’da dinleyicilerle buluşan ‘Uğur Mumcu Kantatı’ 18 Ocak akşamı AASSM’de Olten Filarmoni konserinde seslendirildi.

Erdener’in bestesinde kullandığı metni, Mumcu’nun yazılarından yararlanarak Şirin Aktemur hazırlamış.Seçilen Mumcu yazılarının başlıkları şöyleydi: Sesleniş, Çağın Suçu, Bir Ölünün Davası, Avni’nin Atları, O Eski Türkü... Uğur Mumcu’nun beş ayrı yazısından derlenerek notalarda hayat bulan eserde kantatın bölüm başlıkları bu yazıların adlarıyla yer alıyordu. En unutulmazı da “Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi” idi elbette.

Üç soprano, bir tenor, koro ve orkestra için yazılan, beş bölümden oluşan, ‘Uğur Mumcu Kantatı’, başarılı ve son derece vurucu bir eser. İnsanı etkisi altına alan ve hafızalarda yer eden bir yapıt… Kantat sözcüğü İtalyanca Cantata’dan geliyor… Başlangıçtaki anlamına göre söylemek, “teganni” edilmek için yazılmış parça. Bugünkü anlamına göre, operada olduğu gibi, metni bir olayı bir konuyu anlatan, fakat sahnede oynamak için hazırlanmamış, bir yada birkaç solo şarkıcı ve orkestra (ve bazı kere de koro) için yazılmış yapıtlara deniyor...

Olten Dostları olarak konser sonrasında değerli bestecimiz Turgay Erdener ve sevgili Fatma Olten ile 2023’ün ilk konserinin hatıra fotoğrafını çektirdik.

Uğur Mumcu Kantatını seslendiren orkestramıza, Maestro İbrahim Yazıcı’ya, değerli solistler Ayşe Şener Özmen, Ayşe Şenoğul, Birgül Su Ariç ve Emre Akkuş’a, Koro Şefi İlhan Akyunak ve  SmyrnAcapella Korosu’na sonsuz teşekkürler.

Ruhi Ayangil ne güzel demiş: Besteci Turgay Erdener’in Uğur Mumcu Kantatı ebediyyen payidar olsun... Bu ülke için hayatıyla nahak yere bedel ödemiş bir “cesur yürek”e, bir “can”a ne asil bir vefanumunesi; aşkolsun.

***

Konserin ilk bölümünden de söz edeyim. Kendi adıma Mozart’ın son ve 41. Senfonisini uzun bir aradan sonra ilk kez dinledim. Anadolu Mitolojisindeki Zeus’a Romalılar tarafından verilen Jüpiter adını da senfoniye Mozart takmamış. Romalıların en eski tanrısı olan Jüpiter, gök ışığının, yıldızların, şimşeklerin tanrısıdır ve senfoninin bu öğeleri içerdiğini düşünen kemancı Johann Peter Salomon’un bu adı bulduğu öne sürülüyor.

18 yüzyıl klasik müziğin en önemli bestecilerinden biri olan Mozart, müzik dehası olarak kabul edilir. Bu deha 35 yıllık kısa ömründe 626 esere imza atmış. Mozart, birçok tarzda eser yazmış ve bu eserleriyle döneminin müzik tarzını değiştirmiştir. Dini müzikler, dans müzikleri, serenatlar, senfoni, opera, solo konçerto, yaylı kuartet, yaylı kuintet, piyano sonatları yazmıştır.Birçok yerde ifade edildiği gibiMozart’ın yapıtları, çağının müziksel anlatım olanaklarını eşsiz bir zarafet ve duyarlılık içinde yansıtır. Dünyaya çok bağlı ve olağanüstü duygulu bir yaradılışta olan sanatçı, üzerinde konuşulamayacak kadar küçük bir olayı, bir hazzı, etkiyi ya da özlemi müzikle anlatma gücünesahipti.

Olten Filarmoni bu eserde de Mozart’ın hakkını verdi