GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
8 Ağustos 2022 Pazartesi

Tutarlı olmak zor zanaat

Değerli yazarımız Tayfun Maro’nun CHP’nin siyasi çıkmazlarına yönelik geçen haftaki yazısı bizim hem siyasi hem de kültürel gruplarımızda hayli tartışıldı. Ben ancak vakit bulabildim bu mevzuya girmek için. Malum yaz hali…

Sütundaki yazı kadar yazıların altına yapılan yorumları da önemserim ben. Korkudan ismini yazamayanlar bile bazen doğru yorumlar yaparlar. Benim pek umurumda değil ama İzmir’de siyasetle yatan kalkan bir kitle var öte yandan, işleri böyle yerlerde laf sokmak, konu ile alakasız mesajlar vermek… Ama bunları da çok seslilik anlamında önemsiyorum. Bu nedenle EgedeSonsöz’de yapılan yorumlara da göz atmanızı diliyorum.

Bilen bilir siyaseti okurum ama yazmaktan pek de hoşlanmam. Ama Tayfun Maro’nun son yazısı üzerine siyaseten tutarlı olmak üzerine söz almak istiyorum bugün.

Son 20 yıldır, belki de merkez sağ olan ANAP ve DYP’nin tarihe karışmasından sonra memlekette “Merkez Parti” den söz edilemez oldu. Ne anlarız Merkez Parti’den? Büyük ölçüde toplumsal ortalamanın alınmasıyla ilgilidir bu tanım, askeri darbelere ve müdahalelere, dayatmalara karşın, Türkiye'nin istenildiği ölçüde homojenleşmemiş olması, “kendi içinde tutarlı bir merkez partinin” çatılmasının önünde en büyük engel olarak durdu yıllarca…

Ancak İyi Parti’nin daha doğrusu Meral Akşener’in son bir yıldaki performansı her şeyi değiştirdi. Şimdilerde merkez sağı İyi Parti, merkez solu da çoktandır olduğu gibi CHP temsil edecek gibi görünüyor.  6’lı masada yanlarına gelen diğer 4 parti de sağdan geldiği için masa iyice sağa kayacak gibi görünse de Kemal Kılıçdaroğlu’nun çabasıyla sola çekilip merkezde kalması sağlanacak. “Bay Kemal” son aylarda sadece sosyal demokrat seçmene değil, sosyalist ve Kürt seçmene de doğru mesajlar veriyor, onlara yönelmiş durumda yani. Bu yönelim de doğal olarak masayı sola doğru çekecek…

Sağdan ve soldan çekilen bir masa ve bu masanın ülkenin geleceğini belirleyecek olması... İşte tam burada hem Ankara siyasetçilerinin hem de yerellerin sorunu başlığımızdaki gibi ortaya çıkıyor: Tutarlı olmak zor zanaat.

Siyasetçilerin merkezde veya yerelde kendi kurduğu mantık içinde bile tutarlı kalamaması; hatalar, boşluklar, saçmalıklar yapmasına o kadar alıştık ki. Bu nedenle “Tutarlı olmayı” hayati görüyorum.

Gazetecilik hayatım boyunca “beni artık hiçbir şey şaşırtamaz” dedikten sonra o kadar çok şaşırdım ki.

“Yok artık bunu da yapmış olamaz” dediğim, güvendiğim bazı isimlerin arkasını getiremeyecekleri numaralara kalkışmasına, beceremeyince, ucuz klişelere sığınmasına da artık şaşırmamam gerek galiba.

“Siyasetçilerde mantık arama demişti” mesleğe yeni başladığım yıllarda tanıştığım gazeteci ve politikacı büyüğüm Akın Simav. Yine haklı çıktınız Hocam!

Özellikle yerel politikacıların siyasi hayatlarını değerleri, nitelikleri ve ölçüleriyle örtüşen bir tutarlılık içinde sürdürmesi beklenir. Çünkü sık sık yüz yüze geleceğiniz insanlar vardır şehrinizde, kasabanızda… Peki öyle mi yaparlar?

Siyaseti layığıyla yapmak isteyenlerle, burayı ihale, para kapısı olarak görenleri ayırdıktan sonra soralım:

Hangi siyasetçi zamanın gerisine düşmeden, sürekli gelişip derinleşen dünyada yer almayı planlıyor?

Dünyayı mı düşünmek gerek yoksa delegeleri mi?

Siyasette bir dönem başarılı olan insanların kendi kendinin mirasyedisi olduğuna da çokça tanık olduk meslek hayatımız boyunca. Kendi içinde tutarlı olmayan bu insanlar, dengesiz hareketleri sonucu hak ettikleri yere gittiler.

Çünkü hayat da siyah- beyaz değil. İnsanlar da siyah beyaz değil. Herkes gridir sadece daha koyu ya da daha açık gri…

Siyasetçi olmak sadece yetenekli, eğitimli ve hevesli olmak değildir; gerçek bir politikacı kafasındakileri kusursuzca ve tutarlı bir şekilde hayata geçirebilendir.

Burada da olmazsa olmaz birinci madde: Tutarlı olmak. Dedik ya zor zanaat. Seçime kadar tutarlı olanlarla olmayanların arasındaki farkı sıkça göreceğiz. Kuşkunuz olmasın.