GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
26 Ocak 2016 Salı

Türkler aydınlanıyor

Çok netameli bir konu… Dokunsan bir türlü, dokunmasan bir türlü… Türk Aydınlanmasının 200 yıllık hikâyesinde o kadar çok farklı arayışlar ve iniş çıkışlar var ki neresine dokunsan birileri feryat ediyor.

Günümüz Türkiye’sinde Kemalizm ve Atatürkçülük ile sınırlı olarak düşünülen “Aydınlanma fikri”, tam bu nedenle “Türk Aydınlanması”na indirgeniyor. Anadolu Aydınlanması 200 yıllık köklerinden koparılıyor. Burada, net bir inkârdan söz edemeyiz; fakat ‘her şey Cumhuriyet ile başladı’ algısı resmi ideoloji tarafından bilerek yaratıldı. Yani “mış” gibi yapılıyor. Aleni bir inkâr yoksa da, zihnimizde kendi bütünlüğü içinde aydınlanma düşüncesi de yok. Sadece, zaman zaman Aydınlanmayı anımsatan, “deve desen deve değil, kuş desen kuş değil Türk usulü Aydınlanma” var.

Bu meselenin tarihsel gelişimini yazmak niyetinde değilim. Derdim, Kemalist sübjektivizmin ortaya çıkardığı durumun vahameti üstüne yazmak.

Türklerin aydınlanmasından ne anladığımız tam olarak netlik kazanmamışken, bu konuda toplumsal mutabakat sağlanmamışken, Kemalizmin bir ideoloji olarak ortaya çıkması başlı başına bir sorundur. Türk kimliğini etnik bağlamından koparıp yurttaşlık ilişkisi üzerinden tarif etmek ilk bakışta doğru gibi görünse de, bu tanım, çıkan sorunları çözmeye yetmiyor. Üstelik bu ülkede yaşayanların, doksan yıldır, yurttaşlık haklarına ne ölçüde sahip olduğu veya haklarını ne ölçüde kullanabildiği çok su götürür bir mesele olarak ortada dururken, laik, sosyal, hukuk devleti retoriği hiç ikna edici olmuyor. Devlet, o bildiğimiz ceberut devlet… Dün de öyleydi, bugün de…

Türk Aydınlanması, Aydınlanmanın ve Modernitenin neresinde?

Gerçek şu ki, Türkler, Batı’da ortaya çıkan Aydınlanma ve Modernitenin çok ama çok gerilerinde! Henüz Atatürk’e tapınma aşamasında… Cumhuriyet Aydınlanmasının önünü açan lider olarak Atatürk’e methiyeler düzmek, “sen olmasaydın biz olmazdık” acizliği, “sayende adam olduk” ucuzluğu aydınlanma olarak anlaşılıyor.

Modernleşme niyetine fikri altyapıdan yoksun alafranga işler, estetik ve yaşanmışlıktan yoksun beton yığını şehirler, Batı öykünmeciliği, modernleşmeyi moda olarak izleyen sığlık, yarım kalmış burjuva devrimi, ezberci öğrenim ve itaati önceleyen eğitim sistemi, ceberut devlet, askeri vesayet altında sürdürülen Cumhuriyet rejimi…

Sonra da toplumun yarısı Erdoğan’ın peşine düşünce, Cumhuriyet elden gidiyor diye yaygara…

Yok, bir çuval patatese oy veriyorlarmış… Yok, Atatürkçü olmak, adam olmak demekmiş… Yok, bunların hepsi gericiymiş, adam olamamışlar… Yok, kadınlar örtünüyormuş…

Halkın kahir çoğunluğunun verdiği cevap çok ağır oldu; Alın Cumhuriyet’inizi de, Atatürk’ünüzü de gidin başımızdan!

Atatürk ve Cumhuriyet, o tepeden bakan seçkinci azınlık tarafından öyle tehlikeli biçimde sahiplenildi ki, sonunda hem Cumhuriyet hem Atatürk halka yabancılaştı. Her ikisini de “adam olmuş” bir avuç azınlığa terk ederek, sistemin kıyısında kalanlar kendilerine yeni bir hayat arayışına girdiler.

Elan bu arayışa cevap veren kişi de Erdoğan’dır. Erdoğan ne kadar sorunlu bir lider olursa olsun, halkın indinde, peşinden gidilecek adamdır. Ve Erdoğan’ı Kemalistler yaratmıştır.

Türkler aydınlanıyor… Popüler kültürle hemhal olarak satıhlaşmış hayatlar, ne modernite ne aydınlanma ile bağdaşmayan o ruhunu kaybetmiş yarı aydın kalabalıklar, komplo teorileri, muallaklık, kör bir şövenizm ve faşizme teşne yamuk bir sol bakış… Aydınlanmanın Türk versiyonunun özeti budur!

İmparatorluk bakiyesinden ortaya çıkarılan Cumhuriyet, uluslararası sistemin kendisine biçtiği rolü kabullenmemiş ve Lozan ile istediklerini alabilmiştir. Fakat bütün bu olan biteni kapitalist sistem dışında bir gelişme gibi görmek, budalalık değilse cehalettir.

Şurası muhakkak ki, Türkiye, burjuva devrimini tamamlayamadı; yani, Aydınlanma yarım yamalak yaşandı ve sonunda, yarım yamalak işlerin üstüne Atatürkçülük şal gibi atıldı.

Kenan Evrenler durduk yerde yetişmedi… Bugün Kenan Evren’e atıp tutan Atatürkçülerin yaptıkları ettikleriyle Kenan Evren’den pek farkları yok.

Devam edin, “Atatürk, Dünya’nın en büyük lideridir. Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri sonsuza kadar yaşayacak!” diye babalanmaya… Cumhuriyet böyle böyle yıkılacak… Ha gayret!