GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
18 Ocak 2016 Pazartesi

Burjuvaziyi anlamak için

Bu binyılın şafağında, insanlık, yeni gerçekliğin getirdiklerini tartışmaya başladı. Neydi bu gerçeklik? Tek kutuplu Dünya’da küreselleşme politikalarının yol açtığı sorunlar sistemde dengeleri bozmaya başlamıştı. Bu gelişme, yeryüzü ölçeğinde kapitalist sistemin sonunu getirecek dinamikleri harekete geçirme potansiyeline sahipti. Ve öyle de oldu.

Bugün ortaya çıkan öncüller, sistemin kaçınılmaz sona doğru ilerlemekte olduğunu gösteriyor.

Tek kutuplu Dünya gerçekliği, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çöküşüyle ortaya çıktı. Sosyalist sistemin çöküşüyle birlikte önü açılan kapitalist sistem, ideolojinin ve tarihin sonunu ilan etti. Yani, kapitalizm, doğa yasalarının getirdiği insani bir düzendi…

1990’da Sosyalist sistem çökerken, sadece ve sadece sosyalist sistemin çökmekte olduğu konusunda herkes mutabıktı; kapitalizmin biricik Dünya sistemi olduğu gerçeğine insanlık teslim oldu.

Globalizasyon politikalarıyla başlatılan neo liberal dönemin henüz 25 yıllık bir geçmişi var. Fakat bugün yaşadıklarımız gösteriyor ki, yıkılan sadece sosyalist sistem değilmiş. Sosyalizm, kapitalizmi de peşinden sürüklemiş. Sosyalist sistemin çöküşü, kapitalist sistemi çöküşe götürecek buhranı da tetiklemiş. Kapitalistler, kutladıkları tek kutuplu Dünya zaferinin kendi sonlarını da getireceğini öngörememişler. Burjuvazinin zaferinin bir Pirus zaferinden fazlası yokmuş.

Kapitalizmin ve sosyalizmin inşasını mümkün kılan, uygarlığın yarattığı sistem kuran akıldır; aslında bu ikisi, birbirinden bağımsız düşünülmemesi gereken iki sistemdir. Kapitalizmin dinamikleri, sosyalizmin oluşumunun koşullarını hazırladı. Sosyalizm ise içinden çıktığı kapitalizmin en zorlu eleştirisini yaparak, sistemin kendisine çeki düzen vermesini sağladı. Marks’ın efsane eseri Kapital tam olarak bunu sağlamıştır.

“Tek kutuplu Dünya” bir yanılsamaydı. Gerçekte, uygarlığın getirdiği bütünlüklü yapıydı çöken. Kapitalizm, kendi bütünlüğünü de bozmuştu sosyalist sistemi tasfiye ederken. Bir kere bütünlüklü yapısı bozulan sistemde, dengeyi sağlayan işleyiş de bozuldu.

Psikolojik olarak sınırsız olan sermaye birikimi arzusu, bu defa gerçekten sınırları yıktı ve o maddi sınırsızlık şimdi de kapitalizmi yıkıyor. Ha keza, mülkiyet ilişkileri, mülkiyetin yeniden tanımlanmasını gerektirecek ölçüde bozulmuş durumda.

Mülkiyet, ihtiyaç fazlası üretim ve para, özü yabancılaşma olan uygarlığın getirdiklerindendir. Mülkiyet ve ihtiyaç fazlası üretim de kapitalizmin koşullarını yarattı. Ortaçağların serflerinden ilk kasabaların beratlı kentlileri doğdu. Bu kentlilerden de burjuvazinin ilk unsurları gelişti. Bundan 500 yıl önce, o uzun 15. yüzyılda ortaya çıktı kapitalizm. Ve bugün, her tarihsel sistem gibi kapitalizmin de çöküp gideceği günün o kadar da uzakta olmadığını konuşuyoruz.

Sonuç olarak, kapitalizmin yol açtığı temel sorun olarak görülen sınırsız sermaye birikimi, iklim değişikliği ve bozuk gelir dağılımı, sadece sistemde dengeyi bozmuyor fakat aynı zamanda, sistemin yeniden dengeye gelmesini de engelliyor. Burjuvazinin tedirginliği tam da bu nedenledir.

Ancak, bu durumu solun zaferi gibi görmek büyük gaflet olur. Çünkü sistemde çöküş öngörülemez biçimde ani olacağı gibi, yerine nasıl bir sistem ortaya çıkacağı da belirsizdir. Yani sistem çöktüğünde herkes altında kalacak; yerine gelecek sistem de sosyalizm falan değil.

Ali Koç’un yaptığı açıklamalar elbet de tartışmaya açıktır. Fakat burjuvazinin bu meseleyi ciddiyetle ele aldığı da bir gerçektir. Sol, Dünya’nın geleceğini burjuvaziyle konuşmalı; bu bir lüks değil ihtiyaçtır. Burjuvazi bu diyaloga hazır; sol da hazır hale gelmeyi artık düşünmeli. Bilişim devrimini konuşmanın zamanı geldi. 4. Sanayi Devrimi kapıda…

Kapitalizmin yeryüzüne yaptığı kötülüğün hesabını kapitalistlerden soralım fakat nerede duracağımızı da bilelim. Bu cehennemden ya hep birlikte kurtulacağız ya hep birlikte batacağız.

Herkesin altında kalacağı bir hesaplaşmanın bedeli, Dünya’nın kaldıramayacağı kadar ağır olabilir.