GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
3 Haziran 2023 Cumartesi

Sorun Üç Nalla Bir At bulmakta

Sanat hayatın kirini pasını siliveriyor.

Önceki akşam İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 3 Nalla 1 At isimli mükemmel oyunundan çıkınca haftalardır yıpranan ruhumda bir parça olsun düzelme hissettim…

Oyunun hikayesinin kökeni antik çağa kadar uzanıyor: Büyük İskender’in ünlü atı, Bucephalus olarak bilinir. Bucephalus, Büyük İskender’in en sadık ve tanınmış savaş atıdır. İskender’in Makedonya kralı II. Filip tarafından satın alındığına ve İskender’in çocukken ona binmeye başladığına inanılır. Bucephalus, son derece güçlü ve dayanıklı bir at olarak tanımlanırdı. İskender’in hükümdarlığı boyunca, Bucephalus savaşlara eşlik etti. Büyük İskender’in Hindistan seferi sırasında, Bucephalus yaşlılık nedeniyle öldü. İskender, onun ölümüne büyük üzüntü duydu ve onun anısını yaşatmak için bir şehir kurdu ve bu şehre Bucephala adını verdi.

Stefan Tsanev’in Büyük İskender’in Atı ismiyle Hüseyin Mevsim tarafından Türkçeleştirilen oyunu, 3 Nalla 1 At adıyla bir süredir İsmet İnönü Sanat Merkezinde sergileniyor. Biz de dostlarımız ve öğrencilerimizle beraber oyunu coşku ile izledik… Stefan Tsanev, Bulgar tiyatrosunun önemli isimlerinden biri. Yazdığı oyunlar genellikle toplumsal konulara odaklanıyor. Özellikle de “Büyük İskender’in Atı” isimli oyunu dünyanın hemen her yerinde sahnelenir ve aydınlanmaya önemli bir hizmettir.

Patron, papaz, kötü yola-otoyola düşmüş edebiyat öğretmeni, arada uyuklayan albay, çingene ve deli...  Garip bir ülkenin garip bireyleri. Bu oyun tercihi için İŞT yönetimini ve her biri mükemmel performans sergileyen oyuncuları tek tek kutlamak gerek. Zaten perde kapanırken tüm salon ayaktaydı… Öncelikle oyuncuları ve yönetmen Hatice Altan’ı kutlamak gerek.

Hatice Altan oyunu şu sözlerle özetlemiş: “Üç nalla bir at daha bulsalar sistemden öğrendiklerini uygulayarak kefeni yırtacaklar. Nallar birer ikişer gelmeye başladığında hayalleri genişliyor, hayalleri genişledikçe heyecan artıyor, tartışmalar yaşanıyor, tansiyon yükseliyor, yükseliyor…”

Neoliberalizm eleştirisi üzerine kara mizah komedisi olan oyun, sistem içerisinde ezilen bir köyün meyhanesinde bir araya gelen ‘kimsesizlerin’ üzerinden şekillenen ve kendi aralarındaki iktidarı kurmaya çalışanların bir anlatısını sunuyor. İzleyicilerin günler öncesinden biletlerini tükettiği oyuna dair detayları, oyunun yönetmeni Hatice Altan geçtiğimiz günlerde Egedesonsöz’e değerlendirmişti.

O röportajı heyecanla okuduktan sonra hemen oyuna gitmek için heyecanlandım, ancak fırsat bulabildik.  Bu röportajdan birkaç cümle aktarayım şimdi:

“Öyle ki, sanki bir atları olsa, tıpkı Bukefalos gibi yeniden o güzel günlere dönülecek! Ama ellerinde sadece Bukefalos’un bir resmi var. Sonra buldukları ‘Bir nal’ ile hayalleri genişlemeye başlayan altı kişinin diğer nalları da bulduklarında; zavallılıklarının artık sonlanacağı, güzel, zengin günlerin onları beklediği bir hayata yelken açmaları kalıyor geriye. Bir nalın bulunmasıyla başlayan beklenti ve umut artık sınır tanımıyor. Bilirsiniz bizde bir deyim vardır, ‘Bir nalı bulduk; işimiz üç nalla bir ata kaldı!’ Eline önemsiz bir imkan geçtiğinde büyük işlerin hayaline kapılmak anlamına gelir…”

“Bazı fıkralar vardır, şöyle başlar: Bir gün, bir papaz, bir deli, bir çingene... İşte şimdi bunlara bir de bir meyhaneci, bir öğretmen ve bir subayı ekleyelim... İşte bunlar açlığın, susuzluğun, yoksulluğun en alt basamağında, terkedilmiş ücra bir köyün meyhanesinde yine bir araya gelirler. Onları bu hale getiren ekonomik ve politik nedenlerini sezer gibi oluyorlar ama artık karşı çıkmak, engel olmak vesaire için çok geç kalmışlar. Bu arada ortaya çıkardıkları bir nal ile yeniden toparlanabileceklerini düşünüyorlar.”

“Oyunumuz, yeni dünya düzeninin özellikle az gelişmiş, gelişmemiş ülkeler üzerindeki egemenliğini, bu ülkeler ve insanlarının nasıl bu büyük sömürünün nesnesi yapıldığını ve gelinen son noktayı anlatıyor. Dolayısıyla mesajı da bu sisteme karşı uyanık olmak, sistemin uydusu olmaya hazır işbirlikçi hükümetleri ve icraatlarını görmek, bunlara karşı örgütlenilmediği zaman bireysel olarak tek tek avlanan zavallı insanlar olmaktan başka bir seçeneğimiz olamayacağının görülmesi olarak özetleyebiliriz…”

***

Stefan Tsanev ile tamamlayalım yazımızı: “Paran varsa iktidar da sen olursun. İktidarı ele geçiren devleti de ele geçirir. Biz köşeyi dönünce artık devlete de kendi malımızmış gibi bakabiliriz.”

Bulgar kara mizah ustası Stafen Tsanev’den, neoliberal dünyanın kimsesizlerine selam çakan bir komediye bizde dostlar ve öğrencilerimizle selam durduk