GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
1 Haziran 2023 Perşembe

Bu yüzden

Atatürk dansa sevdalıydı. İzmir Kız Öğretmen Okulu’nu ziyareti sırasında, Selim SırrıTarcan ile Mualla Anıl, Gazi’ye bir Zeybek dansı sundular. Alkışlarla tekrar tekrar oynandı oyun. Mustafa Kemal onları kutladı ve dedi ki: “Selim Sırrı Bey, Zeybek dansını yeniden hayata geçirirken ona bir medeni şekil de vermiştir.Bu sanatkâr üstadın eseri, hepimiz tarafından seve seve kabul edilerek millet ve toplum hayatımızda yer tutacak kadar gelişmiş, güzel bir şekil almıştır. Artık Avrupalılara ‘Bizim de mükemmel bir dansımız var.’ diyebiliriz ve bu oyunu salonlarımızda, gösterilerimizde oynayabiliriz. Bu Zeybek dansı, her toplu gösteride kadınlarla birlikte oynanabilir ve oynanmalıdır.”

Gazeteciler bu konuda görüş istediğinde de Mustafa Kemal şöyle devam etti: “Ülkemizin her tarafında yüksek ve milli danslarımız vardır. Benim gördüğüme göre en görülmeye değer olan Zeybek dansıdır. Çok arzu ederim ki, bu iyi oynanan milli dansı herkes oynasın.”

***

Sevgili dostum dans eğitmeniReha Akın’dan öğrendim. Thomas Thorausch dermiş ki: "Bir insanı alın ve sahnede tek başına bırakın, o zaman en küçük hareket bir direniş eylemi olabilir. Sonra 20, 30, 40 kişi çıkarın sahneye ve uyum içinde hareket etmelerine izin verin, o zaman bu eylem neredeyse bir ideolojinin parçası olacaktır.”

Dans etmek, barış içinde yaşamakla özdeş benim kafamda. Dans ve ‘dans arabuluculuğu’nuuzun vadede daha erişilebilir kılmak için, dansla diyalog içinde yapılabilen siyasi eğitim de halkları, halkımızı aydınlatacaktır.

Dans sanatının ve onun iletişiminin sadece estetik-sanatsal bir boyut değil, aynı zamanda politik bir boyut olduğunu da görmüş zatenBüyük Atatürk.

Bu nedenle, ‘Demokrasinin Geliştirilmesi’ eylem alanında, dans ve dans arabuluculuğundan edindiğimiz beceri ve bilgileri; değişimi başlatmak, katılımı teşvik etmek ve sorumluluk almak açısından nasıl kullanabileceğimiz üzerinde daha çok düşünmeli ve çalışmalıyız.

İster Anadolu’daki gibi dairesel gruplar halinde, ister Yunanistan ve Balkanlar’daki gibi gevşek zincirler halinde ya da Almanya, Avusturya ve Macaristan’daki gibi sabit çiftler şeklinde olsun, halk dansları, sadeceeğlence amaçlı bir gösteri değil, aynı zamanda herkesin katılabileceği sosyal bir olaydır da.

EKİN Dans Topluluğu’nun Danslı Anlatısı “Bu100den”i izlerken, bütün bunları yeniden düşündüm.

Hasbelkader eser danışmanları kadrosunda yer aldığım bu gösterinin “Cumhuriyet Kültürünün 100 Yılı”nı,1.5 saatlik bir sahne performansı ile anlatmaya çalışması, nereden bakarsanız bakın çok değerli. Gençlerin, onlara emek veren öğretmenleriyle birlikte hazırladıkları, güzel bir 100. Yıl armağanı…

Lozan Antlaşması’ndan başlayarak, değişimi Cumhuriyet ve İzmir üzerinden işleyen, atılımı yine İzmir İktisat Kongresi üzerinden anlatan, dönüşümü Köy Enstitüleri ile gelişimi Nazilli Basma Fabrikası ile özdeşleştiren, birleşim ve bağlılık temalarını da Anadolu’nun kültürel zenginlikleri ile sahneye taşıyan bu gösteri, dünyanın her yerinde, bir danslı anlatı olarak izlenebilir ve alkışı alır.

Köy Enstitüleri gibi yarım kalmış ‘Anadolu Aydınlanması’ girişimi, Cumhuriyet tarihimizde çok ama çok önemlidir. Sahnede perdeye mektuplarla yansıtılan mesajlar bu anlamda etkileyiciydi. Nazilli Basma Fabrikası’nın Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe’si eşliğindekianlatımı da öyle… Çarkların işleyişi, üretimin başlaması, gelişmenin ayak sesleri, daha iyi anlatılamazdı.

Finaldeki şu sözlere de dikkat çekmeden geçmek istemem:

“Naçiz beden toprak olsa da, vicdanı, irfanı, fikri hür bedenlerde ilelebet payidar kalacak.  Geçen yüzyıldan kalan vazife, nesilden nesile aktarılacak. Bu yüzden her ağızda istiklal şarkıları dolanacak, işte bu yüzden gelecek yüzyıllara imzalar atılacak. İşte bu yüzden!

İstikbale doğru kararlı yürüyüşümüz bu yüzden!

Yüz yıldır Cumhuriyet’e olan inanç ve bağlılığımız BU YÜZDEN!”

İşin arkasında çok büyük bir emek var, yakın tanığıyım. Her şeyden ve herkesten önce, sahnede aşkla dans eden ve içimizi umutla dolduran gençleri tebrik ediyorum. Sonra bu gösterinin Genel Sanat Yönetmeni dostumProf. Dr. Mehmet Öcal Özbilgin’in şahsında, tüm dans eğitmenlerini ve koreografları; sahneleme, müzik, kostüm ve ışıkta emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Bilin ki sizlere olan sevgimiz, saygımız da işte BU YÜZDEN…