Madem...
“İnsan, insanın kurdudur!” demişler...
Madem...
“İnsana zarar veren yine insandır!” demişler...
O zaman...
Balıklama dalalım mevzuya...
***
Her şey...
Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin ikinci turundan sonra patladı...
Altılı Masa, tarihe karıştı...
CHP Lideri Kılıçdaroğlu...
Rakibi Recep Tayyip Erdoğan’ın bileğini bükemedi...
Ve...
O tarihe kadar “nefesini” tutanlar...
Sonuca “şapka çıkarmak” zorunda kaldılar...
Buna bi’kısım “CHP’yi yönetenler” de dahil...
Şimdi...
“Altılı Masa” fiilen tarihin karanlıklarına gömüldü...
Bu “masa” buluşmaları...
Türk Siyaset hayatında...
Yeniden “can bulur mu?” kuşkuluyum!
***
Ancak...
Perde kapanmasına karşın...
Yeni bir “melodram” için perde arkasından...
Replik Savaşları başladı...
***
Kaybedilen bir Cumhurbaşkanlığı seçimi...
Kimi siyaset ustalarına göre...
CHP’nin bağış(!) yapar gibi dağıttığı 39 milletvekili...
***
Sıkıntı “patlamayı” getirdi...
Şok devam ederken...
Atatürk’ün Partisi’nin dümenindeki Kılıçdaraoğlu...
Önce “yuvanın içinde” temizlik yapıldı...
20’den fazla danışmanla helalleşildi...
Ardından...
38. Olağan Kurultay için...
Bu yaz düğmeye basmaya karar verildi...
Sonbaharda...
Genel başkanlık seçimi yapılacak...
Amaç...
2024 Mart’ındaki yerel seçimlere...
Acayip bir enerji ile gidebilmek...
***
Gelgelelim...
Savaş “sığ sularda” hala devam ediyor...
2019 Mart’ındaki yerel seçimlerde...
Sol partilerin...
Çeyrek asırdır bayrağını burçlarına dikemediği İstanbul...
Bi’anda...
Türkiye’nin Seçim tansiyonu oldu...
CHP...
Hiç bastırmadığı kadar bastırdı...
Seçim gecesi...
Herkesin yeni yeni tanımaya başladığı...
CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu ile...
Türkiye’de yepyeni bir il başkanı profili çizen...
Canan Kaftancıoğlu...
El ele verdiler ve İstanbul’u fethettiler...
Aradaki fark...
13 bindi...
Gencecik Ekrem İmamoğlu...
AK Parti adayı Binali Yıldırım’ı “13 bin” farkla yenmişti...
İktidar Partisi...
Sandık’ta “tuş” olmuştu ama istifini bozmadı; zekice bir formül buldu...
“Hiçbir şey olmasa bile mutlaka bir şey oldu...” diyerek...
Seçimi aslanlar gibi tekrarlattı...
Ve...
Gerçekten yeni “bir şey” oldu...
Tekrarlanan İstanbul Seçimi’ndeki fark...
İmamoğlu lehine “806 bin”e çıktı!
***
O gün bugündür...
İstanbul...
İktidar Partisi için “kanayan yara”...
İmamoğlu ise...
Kanatlandı(!) CHP Genel Başkanı’nun koltuğuna göz kırpıyor...
Ama yargıda davası var...
Her an...
İstanbul, kuş gibi CHP’nin elinden uçuverir...
Nitekim...
CHP Lideri Kılıçdaroğulu da aynı fikirde...
Peki, n’olacak şimdi?
***
Hatırlayacaksınız...
Son olarak geride bıraktığımız Mayıs ayında...
Üç kez sandık başına gidildikten sonra...
Netice de belli olunca...
Kılıçdaroğlu ne dedi?
“Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğim...”
Peki; İmamoğlu nasıl bir karşılık verdi?
“Değişim şart!”
Bu iki kelime ile yetindi mi?
Hayır!
Başka ne dedi?
“Gerekirse genel başkanın gitmesi gerektiğini” açıkça dile getirdi...
Hatta...
Kılıçdaroğlu'nu hedef alarak, “ironi” yaptı:
“Benim seçimleri kaybetme deneyimim yok...”
Neden böyle dedi?
Çünkü, CHP’ye “patron” olmak istiyor...
Aslında bunları söylerken...
İstanbul’u CHP’ye armağan ederken...
Büyük desteğini gördüğü İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun...
Kalbini kırıyordu...
CHP’nin İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu...
Dayanamadı...
Açtı ağzını, yurdu gözünü:
“Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Genel Başkan olmasaydı, çok büyük ihtimalle Ekrem İmamoğlu profilinde birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olamazdı...”
Başka ne dedi?
“Kazanılınca (Ben kazandım) kaybedilince, (Ben kaybetmiyorum) böyle bir şey olabilir mi? Kazanılırsa hep beraber kazanılır kaybedilirse de hep birlikte kaybedilir...”
***
Bitiriyoruz...
Hepimiz biliriz ki...
“İhtiras”...
Tutkudan da öte aşırı bir “isteği” anlatır...
Mesela...
Dünyaca ünlü İskoçyalı yazar Walter Scott’un...
Bu konuda tarihe mal olan şahane bir sözü var:
“İnsanlar kendi çılgın ihtiraslarının neticelerini, kadere yüklerler...”
Çok doğru...
Ancak...
O “kader”e hükmetmek “istersek” elimizde değil mi?
Mesela...
Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan...
Dün akşamki köşe yazısında...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na...
“Arzular Şelale” demeden önce...
En mantıklı yolun adresini...
Bakın nasıl verdi:
“Bu saatten sonra CHP yeni bir aday bulamaz...
Hele senin gücüne yaklaşabilecek bir başka aday hiç bulamaz...
CHP’de liderlik koltuğuna oturmanın en güvenli yolu...
İstanbul’u bir kez daha açık ara kazanmaktır...
Mart ayındaki seçime kilitlenmek tek hedefin olmalıdır...
Hele belediye meclisinde çoğunluğu da kazanarak başkan olursan... CHP liderliği için de daha yukarısı için de yolun açılacaktır...”
Nokta...
Sonsöz: “En güzel savaş, insanın kendi öz varlığı ve tutkularına karşı giriştiği uğraştır... / Napolyon Bonapart – Asker, politikacı ve Birinci Fransa İmparatoru...”