GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Haziran 2023 Çarşamba

Ben kana bakamam!

Bugün…

Yıldız tarihi; 28 Haziran 2023…

100 yaşını doldurmaya 120 gün kala…

Şanlı Türkiye Cumhuriyeti’nin…

65 yıl arayla…

Takvimlerdeki “28 Haziran” gününe rastlayan…

İkinci “Kurban” Bayramı…

Ve…

İkisi de “Çarşamba” günü…

Mübarek olsun…

***

Hep dillerde dolaşır…

Taa, bir asırdır:

“Atatürk neden kurban kestirmezdi?”

Nedenini anlatacağız…

Önce Samsun’a ayak bastığı ilk güne uzanıyoruz…

***

Mustafa Kemâl Paşa ve yanındaki 18 kişilik heyet…

19 Mayıs 1919 Salı sabahı gün ışıldarken…

Samsun’a çıktılar…

Gazi, o sırada 38 yaşında…

Samsunlular, Paşa’nın beş gün kalacağı Mıntıka Palas önünde…

Kurban kesme hazırlığına başlamışları bile…

Atatürk…

Gözleri ve ayakları bağlanarak yere yatırılmış koçu görünce…

Elinde bıçakla…

Koyunun üstüne diziyle bastıran kasaba sorar:

“Nedir bu?”

Kasabın kekelemeye başladığını görünce…

Anında emrini verir:

“Açın hayvanın gözünü, çözün şu ayaklarına bağladığınız ipi... Böyle şeylere gerek yok…”

Ardından etrafındakilere şöyle seslenir:

“Benim buraya gelişimde bu güzel koyunun günahı ne? Ben buraya can almaya değil can vermeye geldim…”

Gazi Paşa, cümlesini bitirmeden…

Koç’un gözünün ve ayaklarının bağı hemen çözülür…
Atatürk…

Koçun yanına yaklaşır eli ile tüylerini okşar ve oteline girer…

***

Ve…

Bu konudaki en anlamlı hatıra…

Yine yıllar öncesine gidiyoruz…

İran Şahı’nın, Türkiye’yi ziyaret ettiği günler…

İki ülkenin lideri…

Bir alay karargâhının temel atma töreninde…

Atatürk, yine bi’koçun kurban edileceğini görüyor…

Bakamıyor o sahneye…

Başını misafirinden yana çeviriyor ve diyor ki:

“Ben kana bakamam! Bir tavuğun dahi boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur…”

İran Şahı, şaşırır ama sormadan edemez:

“Ya bu kadar çok bulunduğunuz büyük ve kanlı savaş meydanları?”

Atatürk, son derece ciddi bir yüz ifadesiyle…

Ünlü konuğuna şunları söylüyor:

“Ha, o başka sorundur; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm... O bambaşka bir iştir…”

***

Ve…

Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan…

O dönemin Diyanet İşleri Başkanı’nın…

Aklına bile gelmesi mümkün olmayan bir öneri…

Çok şaşıracaksınız…

***

Atatürk, bir gün…

Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi'ye…

Şu soruyu soruyor:

“Kurban Bayramı’nda kurban kesilmesi yerine hayır kurumlarına bağış yapılması usulünün konması hakkında ne düşünüyorsun hocam?”

Rifat Börekçi çok şaşırıyor…

Bi’an düşünüyor ve…

Gazi Paşa’nın gözlerinin içine bakarak şöyle diyor:

“Paşam, böyle bir şey yapacaksan, bunu ben öldükten sonra yap…”

Atatürk, bi’soru daha soruyor…

O günün Diyanet İşleri Başkanı’na:

“Böyle yapılırsa sakıncası nedir, hocam?”

Rifat Börekçi de…

Kurban Bayramı’nda kurban hayvanı kanının akıtılmasının…

Şeriatça şart olduğu yönündeki cevabını veriyor…

Atatürk, arkadaşını üzdüğünün farkındadır…

Sırtını sıvazlıyor Diyanet İşleri Başkanı’nın ve…

Yüreğine su serpiyor:

“Madem ki olmazmış, sen ölmeden de, sen öldükten sonra da yapmam; hiç üzülme…”

***

Bitiriyoruz…

Bu güzel ülkede…

Gün geldi…

“Atatürk hiç kurban kesti mi?” diyenler çıktı…

Millet şu cevabı verdi:

“O zaten kendini bu vatana kurban etti…”

Nokta…

Hamiş: Tesellimiz şudur: Hayat pahalılığı doruklarda… Büyük olasılıkla kurban kesiminde bir azalma olacak… En azından canını kurtarmak için şehirler arası yollara kaçan, hatta kendini denize atan kurbanlıkların bir kısmı kurtulacaktır… O hayvancığı keseceğimiz yerde; bir-iki ihtiyaçlı sevindirsek; Aslanlar gibi dua alsak daha anlamlı değil mi?

Sonsöz: “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dualar ve kurbanlarla açıldığını unutmayalım… / Anonim…”