GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Ağustos 2012 Pazartesi

Olmadı Hüseyin…

Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz. Kimilerine göre kırılma noktasından önceki son virajdayız. Tahammül sınırlarımız test ediliyor milletçe gün be gün.  Sınırlarımız ve de sinirlerimiz…
Ülkenin doğusunda akan kan durmak bilmiyor. Ve kan (Foça örneğinde olduğu gibi) ülkenin sadece doğusuyla da sınırlı kalmıyor.
Kavurucu sıcağa rağmen İzmir Gündoğdu Meydanı’nda 10 bin kişi toplandı dün, teröre lanet okumak için…
Toplumsal öfkeyi dizginlemek her geçen gün zorlaşıyor. Ha bugün ha yarın… Kardeşkanı dökülecek diye istim üstünde titriyoruz, bekliyoruz.
Kanlı terör örgütü PKK’nın dış güçlerin de etkisiyle azıttığı hatta işi topraklarımızda ‘kurtarılmış bölge’ ilan etmeye kadar götürdüğünü üzülerek hatta kahrolarak izliyoruz.
Kronikleşen terör sorununa hükümetin sağlıklı ve kalıcı bir çözüm bulamadığı ortada.
Lakin çözüm üretemeyen sadece iktidar değil, topyekûn siyaset kurumu çözümsüz kalan.
Muhalefetin özellikle de ana muhalefetin bulduğu çözümse tatile girmiş TBMM’nin toplanması… Meclisin toplanmasının akan kanı durduracağı gibi uzak bir ihtimalin peşinde koşuyor bu ülkenin ana muhalefeti. Ve ne yazık ki BDP dışında bir destekçi de bulamıyor.
 
Diyelim ki TBMM CHP’nin önerisiyle ‘gizli gündemle’ toplandı?
Ne olacak? Şemdinli’deki Çukurca’daki sorun bir anda sona mı erecek?
Kaçırılan milletvekili serbest mi bırakılacak?
Bu sorulara ikna edici bir yanıt veren yok.
Toplansın da toplansın…
Hem de gizli gündemle toplansın.
40’a yakın BDP’linin olduğu bir meclisin ‘gizli gündemle’ toplanmasını biri çıkıp izah etmeli.
Terör örgütünün siyasal uzantısı olan BDP’li vekillerin daha toplantı bitmeden Kandil’e ‘bilgi vermeyeceğinin’ garantisi var mı?
Ya da gizli gündemli toplantının tüm içeriğinin Kandil’in eline geçmesi kaç dakika sürer?
Sadece yakasında BDP rozeti taşıyanları da kast etmiyorum ayrıca.
İktidar ve muhalefete sızmış potansiyel BDP’lileri de unutmamak gerekiyor.
O nedenle ‘gizli gündem’ diyerek güldürmeyin adamı…
Terör örgütüyle masaya oturmaktan ya da örgütün gündemine takılmaktan başka bir anlamı yok o yüzden bu toplantının. ‘Var’ diyen varsa açıklasın!
Ayrıca akan kanı durdurmak için dahiyane bir çözümü varsa muhalefetin, bunu iktidara ya da TSK’ya ulaştırmak, herhalde gizli gündemli toplantının detaylarını Kandil’e ulaştırmaktan kolaydır bu ülkede…
Genel Kurmay Başkanı ile birkaç gün önce bir araya gelmedi mi Kılıçdaroğlu…
Ya da istediği zaman bu ülkenin Başbakanı ile görüşemiyor mu?  
*
Gelelim Hüseyin Çelik’e…
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik nam-ı diğer ‘Gaf Hüseyin’ yine ağız ishali olduğu günlerden birindeydi.
Meclisi toplantıya çağırmanın mantıklı/doğru olmadığını izah etmeye çalışırken vatan savunması için toprağa düşen askere adeta bir kurşun da o sıktı.
”3-5 Mehmet şehit oldu diye meclisi toplayamayız” diyerek…
 
Şüyu-u vukuundan beter…
Kaş yaparken göz çıkarmak bu olsa gerek…
Sürç-i lisan mı, özür dileyecek mi diye beklerken, o derin bir sessizliğe büründü.
Sosyal medya öfke kustu dakikalar içinde…
Başbakan Erdoğan terörle mücadeleye AKP’den başlasın, önce Hüseyin Çelik’i göndersin diyen mi ararsınız. Yoksa ağza bile alınmayacak küfrü, hakareti ardı ardına sıralayan mı?
 
Oldu mu Hüseyin Çelik? Beğendin mi yaptığını…
Böyle hassas bir dönemden geçerken…
Gözü yaşlı analar, yetim çocuklar, dul eşler kervanına her geçen gün bir yenisi eklenirken…
Açılım/saçılım derken Arap saçına döndürdüğünüz terör belası ülkenin her yanında derin infiallere yol açarken…
‘3-5 Mehmet Şehit oldu diye meclisi toplayamayız’ diyerek Kahraman Mehmetçiği küçümsemek yakıştı mı?
Demek ki senin için bütün mesele ‘3-5 Mehmet’ten’ ibaret…
 
Tek bir şehit için ‘Gerekirse Menemen’i yakın’ diyen Mustafa Kemal’i…
Dahası ‘Bir Türk dünyaya bedeldir’ diyen anlayışı arıyor insan.
 
Bilmek istersin belki…
Bir tek şehit için İzmir ayağa kalkıp Gündoğdu’da miting yaptı.
Daha önce ‘sümüklü’ diye aşağıladığın İzmir yaptı bunu.
‘Tek bir Mehmet için miting mi yapılır bu sıcakta’ derdin belki.
Kim bilir demişsindir ya da.

Olacak şey mi?
Yeri geldiğinde Başbakan’ı ‘düzelten’ BDP’lilerin belalısı İçişleri Bakanı’na ayar veren Hüseyin Çelik’e, bu ülkeyi yöneten partinin ‘genel başkan yardımcısının’ yediği herzeye bakın! Bir de edebiyat doçenti olacaksın.
Demek ki okumak cehaleti bile almıyor.
Eşeklikse her daim baki…
Kusura bakma Hüseyin Çelik! Belki Başbakan belki partililerin seni affedebilir. Ama bu millet sana ve senin gibilere haddini bildirecektir. Er ya da geç!
Sürç-i lisanla, yanlış anlaşıldım la açıklanabilir bir tarafı yok çünkü.   
Unutma!
3-5 Mehmet diye küçümsediklerin sayesinde oturuyorsun yıllardır işgal ettiğin ceylan derisi koltuklarda. Dağdan indiremediğin ‘kuzenini’ indirenler sayesinde ya da.
Sen gündüz vekaletin sefasını sürüp, geceleri horul horul uyurken…
‘3-5 Mehmet’ gözlerini bile kırpmadan, kelle koltukta ‘yönettiğin’ vatanı bekliyor.
 
Olmadı Hüseyin Çelik, olmadı.
3-5 Mehmet diye küçümseyerek bir bomba da sen attın, bir mayın da sen döşedin, bir pusu da sen kurdun kahraman Mehmetçiğe. 3’ünü 5’ini değil milyonları yaraladın.
Görüyorum ki hala farkında değilsin yediğin herzenin.
Bir özrü bile çok gördüğüne göre…
Bir edebiyat doçenti olarak Mehmek Akif’i tanırsın. 
Ben susuyorum, gerisini o anlatsın. 
Belki o zaman anlarsın 3-5 Mehmet’in ne anlama geldiğini!
 
***
Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i..
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi..
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.