GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
1 Ağustos 2012 Çarşamba

Dereye inelim, aklımda!

Bugün siyaset yok!
Bir dostumu dahası dosttan da öte birini anlatacağım sizlere.
O’nun hikâyesi Erzurum’un Şenkaya ilçesinde başlıyor.
Yaklaşık yarım asır önce… Allahu Ekber dağlarının eteğinde, Kars sınırında…
Fırtınalı lise yılları…
Hızlı mı hızlı bir solcu gençlik dönemi…  
Darbeden sonra oluşan atmosferden yıllarca kaçış…
Ve azim ve kararlılıkla geç de olsa kendini üniversiteye atış…
Akranlarından 5-6 yaş büyük. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin aktivistlerinden…
Basmane Otelciler sokağında sabaha kadar mesai, gündüz okul…
Ya da okuldan arta kalan zamanlarında kokoreç tezgâhında ekmek kavgası…
Hayata Erzurum Şenkaya’da başlamış ya…
Yani sadece meteorolojik açıdan değil her bakımdan eksiden… Hem Erzurumlu hem de solcu olmanın bedelini kah kurşunlanarak kah yumruklanarak ödemiş erken yaşlarda.
Sonraki yıllarda hem Erzurumlu hem CHP’li olmanın bedelini ödemiş, yıllarını/servetini verdiği partisinden ödül yerine tokat yiyerek.
*
Taze mühendisken Bornova Belediyesi’nde işbaşı…
Bugünün yeşil Bornovası’nı Ali Sözer’le birlikte inşa etmişler.
Genç bir mühendisken diktiği fidanların altında oturmayı sever en çok da…
İşte bunları biz diktik, bu park bizim eserimiz derken gözleri parlar.
Ardından İnegöl’de İlçe Tarım Müdürlüğü…
Bursa’nın şirin ilçesinde hala efsanedir. 20 yıl önce bıraktığı İnegöl’den hala arayanı soranı, geleni/gideni vardır.
Sonra Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’ne ya da çok sevdiği İzmir’e ve siyasete dönüş!
Kerim Özer’den bahsediyorum. Benim için dosttan hatta ağabeyden ötedir.
Bugünlerde çok popüler oldu! Çarşaf çarşaf haberler usta kalemlerden yazılar çıkıyor hakkında. Doğru, yanlış… Usta kalemler bile yanılır usta…
Acar muhabirler bile yanıltılır.  Sen canını sıkma!
*
Onu 2004 yerel seçimleri öncesinden itibaren tanıyorum. Aziz Kocaoğlu’nun rakibiydi Bornova’da… Hem de iddialı rakiplerden biriydi hazlı Baykalcı Kerim Özer.
Sonrasında memuriyete mola, siyasete ilçe başkanı olarak dönüş.
Aziz Kocaoğlu’nu Kazım Dirik’te delege çıkarmayan dahası Baykal’ın talimatını harfiyen uygulayarak Kocaoğlu ve arkadaşlarına göz açtırmayan ilçe başkanıdır Kerim Özer.
Ve bu tarihi hatasının bedelini çok ağır ödemiştir.
Sonrasında bir sürü allem/gullem…
İpe/sapa gelmez bir iddiayla kirletilmek istenen, her santimini alın teriyle ördüğü siyasi kariyerini elinin tersiyle itti.
Hiçbir şey yapmadıysa 90 yıllık Bornova örgütünü bina sahibi yapmış bir ilçe başkanıydı oysa. Bina almak için genel merkezden gelen yardımı (yaklaşık 30 bin lira) bir ay kadar özel hesabında tutmakla suçlandı, bazıları tarafından.
Bu suçlamayı gurur meselesi yapıp bastı istifayı, ardından hesap verdiği CHP il disiplin kurulunda aklandı. Ama o çamurun izi yıllar sonra usta kalemlerin köşesine kadar sıçrıyor gördüğünüz gibi…
Dikkat edin!
Harcamak ya da cebe atmaktan değil, hesabında bir süre tutmaktan…
Bornova’da kime isterseniz sorun… İnanmazsanız Aziz Kocaoğlu’na sorun…
Kerim Özer Bornova örgütü için kendi kesesinden ne kadar harcamıştır diye…
En az bahsedilen miktarın 10 katını söyleyeceklerdir.
Ama doğru ama yanlış… Harcamıştır sonuçta…
Usta bir kalemin dediği gibi ilçe başkanlığı sırasında aracının kurşunlanmasına borçlu değildir şöhretini… Dönemin efsane Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a ‘Kediye Ciğer Emanet Edilmez’ afişleriyle bayrak açmış hem Unakıtan hem de Başbakan Erdoğan tarafından dava edilmiş, açılan davaları bir bir kazanmıştır.
Hırslı bir kişiliği vardır. Bazen akıl/hırs dengesini tutturamamış, bu yüzden fincancı katırlarını ürkütmüş, en yakınları tarafından satılmış, yarı yolda bırakılmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğrenmiştir.  
Onu yakından tanıdığımda Bornova Eski İlçe Başkanıydı.
Kirli bir komplonun kurbanı olmuş, milyarlarca lirasını harcadığı, en azından mülk sahibi yaptığı CHP’nin disiplin kuruluna sevk edilmeyi yedirememişti kendine.
O kirli komployu o günlerde belgeleriyle ortaya çıkardım. Kerim Özer’i şikayet eden ‘delegenin’ daha önce kapısından geçemediği Bornova Belediyesi’nden hem de Sırrı Aydoğan gibi bir başkana rağmen kaç parça iş aldığını.
Sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten…
Herkes her şeyi itiraf etti.
Genel Merkezin 30 bin lirasını özel hesabında tutmak için ‘özel bin nedeni vardı’ Özer’in…
Uzun bir yurtdışı seyahatine çıkmış ve bina almak için pazarlıklar/arayışlar sürüyordu.
Onun imzası olmadan partinin hesabından para çekilemeyeceğinden, özel hesabında tutmuştu 30 bin lirayı. Anlaşma yapılırsa çekmesi kolay olsun diye…
En çok 1 ay için… Belli ki İlçe Başkanı Kerim Özer, birileri tarafından hedef seçilmişti.
CHP’nin hırslı çocuğuna birileri fena bir ders vermek istemişti aslında. Tek hedef o değildi. İkinci hedef bugünün Karabağlar Belediye Başkanı, o günün Konak Eski İlçe Başkanı Sıtkı Kürüm’dü. Seçim döneminde gençlere alınan 14 takım elbisenin faturasını ibraz etmemekten disipline verildi Kürüm de…
O gün kent siyasetinde kendisine yer açmak isteyenler, karşılarında dimdik duran yapıyı masaya oturtmak için böyle ‘kirli’ bir yola başvurmuştu belki de. Sonuçta hem Kerim Özer hem de Sıtkı Kürüm, bazıları için servet sayılacak paralar döktükleri partilerinin disiplin kurulundan beraat etti.
Ama köşe başlarını tutan ‘usta kalemlerin’ gazabından ya da üzerlerine atılan çamurun izinden hala kurtulamadılar.
O günlerde onun için hazırlanan komployu gördüğüm için yanında oldum. Sonrasında ise ölene kadar dost kalacaklar listemin tepesine onu koydum.
Davalık olduğu Unakıtan’ın gazabından korumak için kol kanat gerdim.
Kavgalarında, mücadelesinde dosttan öte bir kardeş gibi yanında durdum.
Ne pahasına olursa olsun, sonuna kadar durmaya da devam edeceğim.
*
Deniz Baykal’ı ‘genel başkanlığı’ döneminde arayıp, “Sayın Genel Başkanım… diye başlayıp ‘Biz hep Baykalcıydık. Sizin emir ve talimatlarınız doğrultusunda siyaset yaptık. Ama siz Baykalcı değilmişsiniz. Bunu geç anladım’ diyerek iç döktüğünü biliyorum.
Bornova ve Bayraklı aday adayı olup aday olamadığı için değildi serzenişinin tek nedeni.  
Baykal’ın ’Delege yapma’ diye talimat verdiği isimlerin gelinen noktada büyük koltuklara kurulup bir nevi onu paspas yapmasına duyduğu isyanın dışa vuran sesiydi.
*
İlçe Başkanlığından ayrıldıktan sonra Aziz Başkan, büyüklük yapıp ona kadro verdi ama geçmişin hatırasından olsa gerek, bir türlü makam vermedi.
O da bankamatik memuru olmayı içine sindiremedi.
Hep arayışta oldu, çalışmak, üretmek istedi.
Sonrasında ‘Fen İşleri Müdürü’ olarak iş başı yaptığı Konak Belediyesi’nde CHP’nin Eski bir İl Başkanıyla yaşadığı ‘özel’ husumetin kurbanı oldu. Başkan Tartan’la yaşadığı küçük sorunu zamana bırakıp çözdüler.
Ve tam da bugün ‘Başkan Yardımcısı’ olarak döndü Konak Belediyesi’ne…
Çok başarılı olacağını biliyorum. Fen İşleri Müdürüyken duyduğu heyecana tanığım çünkü.
Gecenin 11’inde Gültepe’de yaşlı bir kadın için yaptıkları prefabrik evi kontrol için giden, (Hatta onay için yanında beni de götüren) çalışırken mesai mefhumu tanımayan bir karakter…
Daha fazla maaş için değil söğüt gölgesinde oturmamak için yerel seçim öncesi riskli bir iş yükünü omuzlayan Kerim Özer’in oturduğu koltuğun hakkını vereceğinden gram şüphem yok.
Siyasete uzun bir mola verdi. Yerel yönetimde efsane olmak için kolları sıvadı.  Hızına ayak uydurana aşk olsun. Sana başarılar usta… Ne zaman ihtiyacın olursa yanında olduğumu sakın unutma… Yazılanlara çizilenlere takılma, üzülme…
Büyük, usta kalemlerin ‘acemi’ yorumlarına ise asla kafanı takma…
Ne derler bilirsin!
Dereye inelim aklımda…

Not: Usta Kalem’e… Çok sevdiğim, saygı duyduğum, bu mesleğin hakkını veren bir ustasın. Bilirsin ki ahkam kesmek kolaydır usta. Adamı bozuk para gibi harcamak kolaydır. Zor olan gerçeği, haklıyı bulabilmektir. Adil olabilmektir. Mazlumun, mağdurun yanında durabilmektir. Bu da biraz yetenek biraz emek ve sağlıklı bir duruş ister. O yetenek, o duruş sende ziyadesiyle var usta. Ama Kerim Özer’i darağacına çektiğin o yazıda emek yok. Birileri anlatmış sen de yazmışsın. Kusura bakma…