GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
28 Temmuz 2012 Cumartesi

Aziz Kocaoğlu ‘Cumhurbaşkanı adayı’ olur mu?

2014’ün Türk siyasetindeki bir milat olacağı aşikâr…
Hem iktidar hem de muhalefet cephesinde önemli değişkenleri tetikleyecek bir yarış için geri sayım başladı. 8 ay öne alınması neredeyse kesinleşen yerel seçimden ziyade hesaplar bu kritik yarış için yapılıyor şimdiden.
Cumhurbaşkanı Gül’ün yeniden aday olup olmayacağı…
Olmazsa AK Parti’nin başına geçip geçmeyeceği,
Köşke çıkmak istediğini ama ‘yetkili’ bir Cumhurbaşkanı ya da ‘başkan’ olmak istediğini deklare eden Başbakan’dan sonra AK Parti’nin başına kimin geleceği/getirileceği…
Milli Görüş’ün yükselen yıldızı Numan Kurtulmuş’un o süreçteki konumu…
Üçüncü dönemini doldurduğu için vekil seçilemeyecek ağır topların konumu…
İktidar cephesinde tüm bu sorulara yanıt aranırken muhalefetin adayının kim olacağı da son derece önemli…
İlk turda yüzde 50’nin aşılmaması halinde ikinci turda muhalefetin kilitleneceği adayın ipi göğüsleme ihtimali az da olsa var. Belki de Başbakan Erdoğan’ın Has Parti, BBP gibi hamlelerinin altında da bu küçük ihtimal yatıyor.
Referandumdaki yüzde 58’i devşirmek!
Ya da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyaset terazisinin diğer kefesinde kalanlara yönelik ‘ince’ mesajlarının nedeni de aynı…
Özel Yetkili Mahkemelerin kıskacında 1,5 yıldır inim inim inleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni özel yetkili mahkemelerin kaldırılma gerekçelerinden biri olarak tanımlayan/gören Gül’ün niyetini iyi sorgulamak gerekiyor çünkü.
Bence Temmuz ayının başında yapılan bu açıklama bir nevi Sayın Gül’ün balkon konuşmasıydı.
Diğer yüzde 50’ye de ihtiyacı olan Gül, ‘o kesime’ seslenmek için hiçbir fırsatı kaçırmadı, kaçırmıyor. Hatta şu saralar özellikle böylesine fırsatları kolladığından eminim.
İktidar cephesindeki hesapların nereye varacağı ayrı bir yazı konusu…
Bugünkü konumuz ise muhalefetin Köşk adayının kim olabileceği?
*
Sadece İzmir değil Ege bölgesi Türk siyasetine bir lider üretmeyeli nereden baksanız yarım asır geçti. Aydınlı Adnan Menderes’ten sonra Ege’den çıkan ikinci bir ‘lider’ yok!
Ve Ege, 10 yıldır iktidarda olan yapıya karşı muhalefet bayrağını en net dalgalandıran bölge… İzmir’in bir nevi mihmandarlık ettiği bölgenin yerel yönetimlerine bakınız…
Balıkesir, Manisa ve Uşak MHP… İzmir, Aydın ve Muğla CHP…
Klasik Ege’de AK Parti’nin bayrağını dalgalandıran tek kent Denizli…
Daha içeride kalan Kütahya ve Afyon’u Ege’den saymıyorum.
 
2009 yerel seçimlerinin şifreleri doğru çözüldüğünde Ege seçmeninin sandıkta birleştiğini çok net görüyoruz. Bazı illerde MHP’nin bazı illerde CHP’nin çatısında birleşen seçmen 2009 öncesi iki partinin ‘ulusalcılık’ parametresinde buluşmasının da etkisiyle ‘ittifak’ yapmakta zorlanmamıştı. Bugün özellikle CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun izlediği siyaset nedeniyle iki parti (CHP ve MHP) birbirinden uzaklaşmış gözükse de ‘AK Parti karşıtlığı’ üzerinden seçmeninin birleşme ihtimali hala var.
İzmir’den MHP Genel Başkan adaylığına göz kırpan Müsavat Dervişoğlu’nun da altını çizdiği gibi ‘MHP tabanı Ankara’nın batısında CHP’ye doğusunda AK Parti’ye’ kayma tehlikesiyle karşı karşıya… Ya da bu algı giderek yaygınlaşıyor.
Tüm bunları şunun için anlatıyorum. Cumhurbaşkanlığı yarışı ikinci tura kalırsa Ege’nin 2009 seçimlerinde ortaya koyduğu ‘ittifakın’ anlamı çok büyük olacaktır.
Sadece Ege’de de değil benzer bir tablo ülke geneline yayılabilir. İşte bu noktada muhalefetin ‘ikinci tura’ taşıyacağı adayın kim olduğu/olacağı önem kazanıyor.
Bu aday neden İzmir’den, Ege’den bir isim olamasın?
Ya da olma ihtimali nedir?
Ege TV’de yayınlanan Söz Meclis’ten İçeri Programı’nın sezon finalinde konuğumuz olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na program sonrası açıkça sordum.
İzmir’de yüzde 56,7 oy almış ya da yerel seçimde aynı oranı geçme ihtimali bulunan bir siyaset adamı olarak içinizden/gönlünüzden böyle bir koltuk geçiyor mu?
Kısa bir şaşkınlığın ardından ‘hayır’ yanıtını çok net verdi.
Neden olmasın diye devam ettim. İzmir gibi Türkiye’nin 3. büyük kentinin yarısından fazlasının oy verdiği bir siyasetçinin hedefinde neden Cumhurbaşkanı adaylığı olmasın?
Kocaoğlu siyasette de ticarette de realist bir adamdır. Hayalci değildir. Ve muhtemelen ağzından çok net çıkan ‘hayır’ın altında da CHP adayının Köşk’e çıkma ihtimalinin düşüklüğü vardı.
Ama Cumhurbaşkanı ‘yüzde 51’ ile halk tarafından seçilecek. Bana göre en önemli realite bu.. Ve ikinci tura kalması halinde yüzde 51’i kimin alacağının ‘garantisi’ de yok.
Garantisi olsa Başbakan Erdoğan, ‘küçük partilerle’ ittifak arayışlarına girmezdi en azından…
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun partisinin has tabanı ulusalcıları küstürmemesi halinde MHP ve CHP tabanlarının birlikte hareket etme ihtimali yüksek..
Bu ittifaka birkaç küçük partiyi de kattığınızda mantıklı bir adayla sonuç almak mümkün. Ve bu sonuç Türkiye’de siyaset terazisini yeniden dengelemek adına da umut olabilir.
Kabul ediyorum, kolay değil ama imkânsız da değil… En azından 2009 yerel seçimlerinin pratiği Türk siyasetinde imkânsızın olmadığını destekliyor.
AK Parti’nin yüzde 38’e gerilediği CHP ve MHP’nin toplamının ilk kez AK Parti’yi geçtiği o seçimlerin üzerinden sadece 3 yıl geçti. Aradan geçen sürede iktidarın yıpranmışlığını bir kenara not edelim. Gelinen noktadaki iç hesaplaşmaları da unutmayalım.
Muhalefetin doğru bir adayla Köşk seçimlerinde sonuca gitme ihtimalini arttıran bu faktörleri sıraladıktan sonra gelelim doğru adayın kim olduğu sorusunun yanıtına…
Neden bu aday Kocaoğlu olmasın?
Neden İzmir’den Ege’den bir isim olmasın?
Kocaoğlu siyasette başarılı olduğu kadar ‘şanslı’ da bir isimdir. Bir sürü olağanüstü gelişmenin ardından aday gösterildiği Bornova Belediye Başkanlığı’nı kıl payı kazanıp merhum Piriştina’nın yerine ‘sürpriz bir şekilde’ seçildikten sonra tüm İzmir genelinde yüzde 57’yi görmüş bir siyaset adamı…
Aslen Tokatlı olduğundan Karadeniz ve İç Anadolu’da da ‘sempatik’ bulunan bir siyasetçi.
Yaşadığı ve 397 yılla yargılandığı ‘özel yetkili dava’ süreci Başbakan Erdoğan’ın 28 Şubat’ta ‘şiir okumaktan’ yargılandığı süreçle örtüşüyor. Her ikisinin de ‘mağduriyeti’ konusunda kamuoyunda genel bir kanı hakim en azından… Tüm bunlar Kocaoğlu’nun popülaritesini artırmaya yetiyor. Ve de Yeni CHP döneminde partinin elinde ‘elle tutulur’ bir isim de kalmadı. Halihazırda Aziz Kocaoğlu, CHP’nin köşk adayı olabilecek nitelikte bir isim. İzmir’deki MHP’lilerden hatta AK Partililerden bir oy almış bir siyasi kariyeri var.
Yerel seçimde muhtemelen yüzde 50’nin üzerinde bir oyla yeniden seçilmesi de mümkün…
Tüm bu artıya rağmen Aziz Başkan’ın ‘köşk adaylığına’ göz kırpmaması ancak onun siyasi doygunluğuyla anlatılabilir.
Ve bu öneri sadece benim aklımdan da geçmiyormuş. İki gün önce İl Başkanı Ali Engin’le birlikte düzenledikleri ‘örgüt turunun’ Konak ayağında İlçe Sekreteri onlarca partilinin huzurunda açıkça ilan etmiş Kocaoğlu’nun köşk adayı olması gerektiğini…
Her ne kadar Aziz Başkan bu önerilere ‘şu veya bu nedenle’ kulak kabartmıyorsa da belki de o gün geldiğinde oluşacak kamuoyuna daha fazla direnemeyecektir.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefeti tek parça yapmak için yeterli argümana sahip isimlerden biri olan Kocaoğlu, yarışı kaybedebilir. Çünkü kabul etmek gerekir ki Erdoğan gibi karizmatik bir isme karşı seçim kazanmak kolay değil. Ama bu kayıp bile onu bir sonraki süreçte farklı bir noktaya taşımaya yetecektir.
Tabi ki bence…