GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
6 Ağustos 2012 Pazartesi

Görünen köy…

Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarına takıldım dün akşam. Bir haber kanalında ‘Seçkin ve de seçilmiş’ bir gazeteci topluluğunun huzurunda güncel gelişmeleri değerlendirdi.
Kimi zaman alışageldiğimiz hırçınlığını dışa vursa da genel olarak samimi bulduğumu söyleyebilirim. Hatta Başbakan’ı uzun bir aradan sonra beğenerek izlediği...
Uzun bir aradan sonra sıkılmadan, köpürmeden, zaplamadan…
*
Ağırlıklı olarak içerideki ve dışarıdaki ‘sıcak gelişmeler’ olsa da mevzu, yanıtları doyurucuydu. Şemdinli’de nereler oluyor, Çukurca’da ne yapılmak isteniyor, Suriye’nin geleceği ve olası Kuzey Suriye Kürt Devleti senaryoları, Irak’ın bize verdiği Kandil notasının nedeni, Davutoğlu’nun Kerkük çıkarması, Arakan’daki Müslüman katliamına karşı yapılması gerekenler, muhalefet partilerinin terörle mücadele karşısındaki tutumu…
Hemen hepsinde flaş sayılabilecek açıklamalar yaptı.
At iziyle it izinin birbirine karıştığı ortamda olan biteni birinci ağızdan dinlemek iyi geldi belki de. Öyle ki yabancı misyonlarla yaptığı özel görüşmelerden detaylar vermekten kaçınmadı Erdoğan... Tutuklanan İlker Başbuğ’a yönelik açık desteğini sürdürdü.
İran’ı yönetenleri ‘samimiyetsizlikle’ suçlayıp, Irak Başbakan’ı Maliki’ye taze örnekler üzerinden ‘siyaset acemisi’ dedi mesela.
Suriye canlı yayında PKK notası verip, sınırdaki tatbikat yapan birlikteleri hatırlatarak, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ mesajını açıkça iletmiş oldu.  
Son günlerde Şemdinli’de olan bitenler ve bölücü örgütün ihanet planları için de gün yüzü görmemiş detaylar verdi.
Kartları açık, korkusuz, dik ve de samimiydi.
Hatta uluslar arası ilişkiler açısından fazla şeffaftı.
Gelinen noktada şunu ister beğenelim ister kızalım.
Başbakan Erdoğan sadece Türkiye için değil ‘bölge için de önemli bir lider/aktör’ olmuştur.
İster şans deyin ister samimiyet ister de zaruriyet…
Ama bu tablo gerçeğin ta kendisidir artık.   
 *
Meseleyi biraz daha açmak için bölgenin siyasal fotoğrafına geniş açıyla bakalım.
İran, küresel dengeler üzerinden varlığını koruya çalışan ama dünyanın hedefindeki bir ülke. Ve İran’ı yönetenler Erdoğan’ın da altını çizdiği gibi tutarsız.
Irak’taki merkezi hükümetin temsilcileri hem bağımlı hem tecrübesiz… Ve ABD sonrası bölgede her bakımdan istikrarsızlık kol gezerken her an bir iç savaşın çıkma olasılığı yüksek.
Suriye’yi sormayın!
Halkının üzerine bomba yağdıran ve sonu yaklaşmış bir rejim, bir lider…
Yunanistan’ı aylardır izliyoruz. AB desteği bile ayakta tutamıyor. Hem siyasal hem ekonomik istikrarsızlık diz boyu…
Ortadoğu’yu yıkıp geçen Arap Baharı, ‘benim diyen’ liderleri/rejimleri domino taşı gibi deviriyor.
Adına ister Büyük Ortadoğu Projesi deyin ister küresel enerji savaşları…
Sonuçta 100 yıl öncesine kadar Türk toprağı olan bölgede kaos, kan ve gözyaşı hakim…
Hal böyleyken Türkiye’de 10 yıldır iktidarı elinde bulunduran Erdoğan ister istemez öne çıkıyor. Yazılanların/çizilenlerin aksine giderek de güçleniyor. Hem içeride hem de dışarıda… Belki kişisel hedefleri açısından yolun çok başında olabilir.
Ama ayakta kalabilmenin bile ‘büyük başarı’ sayıldığı bu coğrafyada ‘iktidarda kalmayı başarmak’ başlı başına takdire şayan…

Başbakan Erdoğan akıllı bir siyasetçi…
Ve de oldukça şanlı…
Ama bana göre gücünü çoğu zaman dışa vurduğu samimiyetine borçlu. Bazen büyük, affedilmesi zor gaflara imza atarken de aynı içtenliğinin kurbanı oluyor.
 
Karşı duran tüm yapıları şu veya bu şekilde dize getirmeyi başardı.
Bazen atılan taş ürkütülen kuşa değmedi.
Bazen de büyük haksızlıklara, adaletsizliklere, telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere neden olundu.
Ama artısı ve eksisiyle gücünü korumayı, kendisini her bakımdan geliştirmeyi başardı.
Hatta sadece ülkeyi ya da partisini değil başka partileri de yönetmeyi başardı.
Başka ülkeleri yönetme girişimlerinde bulunduysa da şu ana kadar sonuç alabilmiş değil.
Siyaset yoldaşlarının bazıları gibi ‘şirin gözükme’ çabasına girmeden, gerektiğinde hedefteki adam olmanın bedelini ödeyerek yaptı tüm bunları.  
Programdaki en takdire şayan çıkışı ise Cumhurbaşkanı Gül’ün basın danışmanınaydı.
Gazeteci Ruşen Çakır’a verdiği röportajla siyasal gündemi alt üst eden Gül’ün Basın Danışmanı’na haddini bildirmekten çekinmeyen Erdoğan’ın yaşanan polemikten rahatsız olduğu belliydi. Tabi ki ‘kardeşten öte hukukumuz var’ dese de Gül’e de bu noktada bir parça kızgın ya da kırgın olduğu…
*
Görünen o ki 2014’etki Cumhurbaşkanlığı yarışı Türkiye için pek çok açıdan bir dönüm noktası olacak. Bugün tartışmaya açılan ‘Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi’ kabul edilsin/edilmesin…
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilecek olması pratikte aynı kapıya çıkacak sonuçta.
Daha güçlü bir cumhurbaşkanı… Çankaya noteri değil gücünü halktan/cumhurdan almış bir reis… Bu açıdan bakıldığında Erdoğan’ın 2014’teki hedefinin köşk olduğu su götürmez bir gerçek. Ve kararlı duruşunu koruduğu sürece önünde değil Gül, feriştahı gelse duramaz.
Hedef 2023 sloganıyla siyaset yolculuğunu sürdüren Erdoğan’ın son 10 yılda edindiği tecrübe ise göz ardı edilemez.
Öte yandan ülke siyaseti ne yazık ki ‘lider’ yetiştirmiyor.
Devlet adamı desen hakeza…
Bugün Başbakan Erdoğan’ı yok farz edin bir an…
Yerine birini koymaya çalışın ya da…
Tüm önyargılarınızdan sıyrılarak…
Bulamazsınız.
Ne AK Parti’de ne CHP’de ne de MHP’de…
Muhalefet partilerinde bırakın ülke yönetmeyi partiyi yönetecek alternatif bulmak bile zor!
Yetişmiyor, yetiştirmiyoruz.
Azıcık sivrileni ayaklarından çekiyor, yıldızı parlayanı kayan yıldıza dönüştürüyoruz.
Özellikle son 10 yılda siyaset sahnemize taze/yeni kan/aktör giremiyor.
Bu yüzden mevcutlara mecbur kalıyoruz belki de…
Hadi koyun/bulun Erdoğan’ın yerine birini…
İster partinin isterse ülkenin başına…
Bırakın Erdoğan’ın koltuğuna Kılıçdaroğlu’nun hatta Bahçeli’nin yerine birini bulamıyoruz.
2,5 partili siyasal sistemde Erdoğan, belki de alternatifleri üzerinden bir şansa dönüşüyor.
Ve aynı alternatifsizlik yüzünden önümüzdeki 10 yılın tartışmasız lideri o olacak.
Bazılarınızın hoşuna gitmese de…
Ne derler bilirsiniz…
Görünen köy kılavuz istemez!