GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
7 Ocak 2013 Pazartesi

Okullarda serbest kıyafet güzel oldu mu gençler?

Bir gürültü koptu önce, tartışıldı, yazıldı çizildi, televizyonlarda muhabirler yolda rastladıklara annelere/babalara/fırlama oğlanlara/kızlara mikrofon uzattı, eli kalem tutanlar düşüncelerini yorumlarıyla haber sitelerine ulaştırdı.
İş işten geçtikten sonra olsa da… Herkes eteğindeki taşı ortaya döktü.
Sonuçta gençler bir gecede değişmiş yönetmelikten memnun, ailelerse tedirgindi.
Gelecek eğitim yılını beklemeden heyecanla yönetmeliğin üstüne atlayan iller/okullar oldu İzmir gibi.
Okul formaları naftalinli sandıklara gömülürken, birikimini/yatırımını ‘okul kıyafetlerine’ yapmış tekstil firmalarının, yanlarında çalışan işçilerin, bu sektörün toptancısının, parakendecisinin, kumaşçısının, düğmecisinin, fermuarcısının, fasoncusunun ‘bir gecede battık/yandık’ çığlıklarını kimseler duymadı.
Armalı olduğu için başka bir yerde kullanılması imkansız olan formalarla baş başa kalan sektörde; ‘sadece İzmir’de 25 firmada çalışan 2 bin kişinin işsiz kalacağı’ haberleri de arada kaynadı gitti…
 
Sonrasında konu sessizliğe gömüldü gibi görünse bile…
Sektör kendisine çıkış yolu ararken evlerde de her gün gürültü kopuyordu.
Yakın çevremde ebeveynlerle gençler/çocuklar arasındaki gerginliğin/gündelik kavgaların şahidi olmam bir yana…
Bir gün gençlerin kendilerine mikrofon uzatan gazeteciye ‘duyunca hoşumuza gitmişti ama şimdi hoşlanmamaya başladık’ dediğini gördüm önce televizyonlarda.
Sonrasında da Adana’da bir özel okulu ziyaretinde öğrencilere “Okullarda kıyafetin serbest bırakılması güzel oldu mu” diye soran (ve kendinden gayet emin şekilde alkış/kıyamet bekleyen) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e öğrencilerin hep bir ağızdan “hayır” cevabı verişini izledim.
Bakan’ın ağzının açık kalışına şaşırdım.
 
Türk Eğitim-Sen’in, okullarda yapılan kılık-kıyafet serbestliği ile ilgili geniş kapsamlı bir anket çalışmasının sonuçları geçen gün açıklandı. Sonuçlar, (bu köşenin takipçileri bilirler) yazdıklarımızın rakamlara dökülmüş hali.
Ankete katılanların yüzde 65.1’i, “Ülkemizde gelir dağılımı adaletsizliği olduğu için kıyafet serbestliği ile birlikte, maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının ezileceğini, ayrımcılığın ortaya çıkacağını, öğrencilerin psikolojisinin bozulacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna ‘evet’ diyor. Yüzde 10.2’si kısmen, yüzde 24.7’si de hayır cevabı veriyor.
Ankete katılanların yüzde 66.3’ü, kıyafet serbestliği nedeniyle, ‘okulların podyuma döneceğini’ düşünürken, yüzde 11.2’si okulların kısmen podyuma döneceğini, yüzde 22.5’i de okulların podyuma dönmeyeceğini ifade ediyor.
Yüzde 58.7’si kıyafet serbestliği nedeniyle, öğrencilerin bir gün önceden ‘ne giyeceğinin telaşına düşeceği’ için derslerinde odaklanmada sorun yaşayacağını, yüzde 15.3’ü kısmen sorun yaşayacağını, yüzde 26’sı da sorun yaşamayacağını söylüyor.
 
Türk Eğitim-Sen soruyor: Okullarda marka yarışı başlar mı?
Katılımcıların yüzde 67.2’si bu soruya evet, yüzde 12.7’si kısmen, yüzde 20.1’i hayır diyor.
“Maddi durumu iyi olmayan öğrencilerin, maddi durumu iyi olan arkadaşları gibi giyinmeyi istemesi durumunda, aileleri ile ilişkileri bozulur mu, çocuklar ailelerinin ekonomik durumlarını sorgulamaya başlar mı?” sorusuna ankete katılan eğitimcilerin yüzde 68.4’ü evet, yüzde 12.4’ü kısmen derken, yüzde 19.2’si hayır cevabını veriyor.
Yüzde 64.5’i “gelir düzeyi düşük olan ailelerin çocuklarının, daha iyi giyinebilmek için, illegal yöntemlere başvurabileceği” konusunda endişe yaşadığını söylerken; yüzde 35.5’i bu yönde bir endişesi olmadığını ifade ediyor. 
Yüzde 73.6’sı kıyafet serbestliği ile birlikte, “okul ve çevresinde öğrenci ile öğrenci olmayanlar ayırt edilemeyeceği için okullarda güvenlik açığının daha da artacağını ve zararlı maddelerin (sigara, uyuşturucu, uyarıcı madde, alkol v.b.) okullara girişinin kolaylaşacağını” söylüyor. Bu soruya kısmen cevabı verenlerin oranı yüzde 11, hayır cevabı verenlerin oranı ise yüzde 15.4.
 
Ankette, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yönetmeliği getirmesinde iddia ettiği ‘Tek tip giyinen insan modeli tek tip düşünmeyi beraberinde getirmektedir’ düşüncesi de sorulmuş. Buna katılmayanların oranı yüzde 70.4. Kısmen katılanlar yüzde 9, katılmayanlar ise yüzde 20.6.
“Serbest kıyafet uygulamasının veliye daha fazla mali yük getireceğine inananların” oranı da yüzde 68.5. Yüzde 24.1’in iddiası ise mali yük getirmeyeceği yönünde.
Bir başka önemli soru da ‘İmam Hatiplerde ve Kur’anı Kerim dersinde başörtüsü takma’ kararıyla ilgili.
Tek tip kıyafetin kaldırılmasını olumsuz bulan katılımcıların, bu soruya verdikleri cevap bakın nasıl?
Büyük çoğunluk ki bu oran yüzde 87.5; “İmam Hatiplerde ve Kur’an-ı Kerim dersinde başörtüsü kararı”nı ‘doğru’ buluyor. Buna itiraz edenlerin/doğru bulmayanların oranı ise sadece yüzde 12.5.
Bu sonuç insana, ‘keşke bakanlık/hükümet, imam hatiplerdeki öğrencilerin başlarını örtmek amacını taşıyan kıyafet yönetmeliğini sadece bu yönde değiştirseydi, kamuoyu buna zaten hazırmış. Keşke genelle oynanmasa, okulların/sektörün ayarı kaçırtılmasaymış” dedirtmiyor mu?
 
“Hangi diziyi izleyeceğimize” bizim adımıza karar veren,
“Kaç çocuk yapmamız gerektiğini” söyleyip yatak odamıza dahi müdahil olan, Kürtaj/sezaryen kararını kendisi vermek isteyen,
Heykelleri kendi beğenileri doğrultusunda yıkan/içine tüküren,
‘İmam hatip mezunlarını kutsayan’, üniversiteleri ‘ilköğretim’ düzeyinde görmek isteyen bir iktidarın varlığında, Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in 
“Her gün sabahleyin kalktığınızda, standart bir şeyi giyip, otoriter olarak bizim ‘şunu giyeceksiniz’ diye söylediğimiz bir işi yapmaktansa, kendi başınıza hangi gün hangi elbiseyi giyeceğinize karar verirseniz, karar verme kabiliyetleriniz daha çok gelişir” sözünün bir anlamı var mı? Samimiyet kokuyor mu sizce?
 
Anket sonuçlarını değerlendiren Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’a katılıyorum.
“Kıyafet serbestliği önümüzdeki yıllarda büyük sorunlara gebe. Milli Eğitim Bakanlığı eğitimcilerin, pedagogların, sosyologların, paydaşlarının görüşlerine başvurmadan alelacele bu uygulamayı getirdi. İlk bakışta güzel gibi görünen, ancak derinlemesine ve tüm yönleriyle incelendiğinde birçok kusuru bulunan bu uygulama, yeni eğitim-öğretim yılında öğretmenlerin de, öğrencilerin de, velilerin de başına bela olacak” diyor Koncuk.
Üzülerek söylüyorum ki bir kez daha…
Bunu görmek için ‘bakmak’ gerekiyordu, ‘bakan’ olmak değil…