GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
28 Aralık 2012 Cuma

Bayezid, Abdülhamit, Mahmud, Selim ve Erdoğan

Başbakanımızı tarzı ve tavrıyla ‘padişah’a benzeten sadece yerli siyasetçiler/basın değil.
Washington Times gazetesi hızını alamayıp Erdoğan ’ı, “4 Osmanlı padişahı”na benzetmiş hatta geçen gün bir haber/yorumda.
 Muhalif Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlığıyla bilinen, Washington yönetiminin Erdoğan’a verdiği desteği ‘yersiz’ bulan ve “Batı’nın en son istediği şey Ankara ’da yeni bir sultan” yorumunu yapan gazetenin Erdoğan’ı benzettiği padişahlara ve gerekçelerine gelirsek…
 
Sultan Bayezid: 1485’te Bayezid, matbaayı yasaklamıştı, Erdoğan’ın Türkiye’si de dünyada en çok gazetecinin hapis yattığı ülke.
Sultan Abdülhamit: 1880’de Adbülhamit Şeyh Ubydullah’ın tavsiyesini dinleyerek Kürtler’e kısmı otonomi vermiş ancak daha sonra bunu geri almıştı. Erdoğan da Kürt açılımının ardından Abdülhamit gibi davrandı.
Sultan Mahmud: Kendi istediklerini yapmayan padişahlara karşı ayaklanan Yeniçeriler’e karşı Sultan Mahmud Yeniçeri Ocağı’nı kapatmıştı. Erdoğan da Ergenekon davasıyla partisine muhalefet eden yüzlerce general ve üst düzey subayı etkisiz hale getirdi.
Sultan Selim: Üçüncü selim, reform yanlısı iyi eğitimli bir padişahtı ancak orduyu reforme etme girişimi başarısız oldu ve suikast sonucu hayatını kaybetti. Başbakan Erdoğan da kendini tehdit altında hissetmiş olacak ki muhalif kimliğiyle tanınan ODTÜ’ye 2500 polis, 20 zırhlı ve 105 koruma aracıyla gitti.
 
Gördüğünüz gibi, bugünlerde her yol ODTÜ’ye, öğrencilerin eylemine/polisin orantısız gücüne ve Başbakan’ın azarları sonrası kendilerini paspas yapan kimi üniversite rektörlerine/konseylerine çıkıyor. (Bu arada İzmir’deki üniversitelerin derin sessizliğine ve o sessizliği tek bozan Katip Çelebi Üniversitesi’nin hiç değilse ‘utandırmayan’ itidalli açıklamasına dikkat çekerim. Açıklama için ‘ne şiş yansın/ne kebap’ diyenler de oldu; benim gibi ‘sanki Cumhurbaşkanı konuşuyor, hiç değilse yangına körükle gitmiyor’ diyenler de…)
 
 
Başbakanımızın ‘padişah’ olma özleminin uzantısı olsa gerek; ecdadımıza duyulan ilginin artış göstermesi, buna kimi üniversitelerimizin de ayak uydurması kaçmıyor dikkatlerden. Bunlardan biri de ODTÜ olayları sonrası umulmadık bir gayretkeşlikle kınama bildirisi yayınlayan üniversitelerden Galatasaray’ın son etkinliği.
II. Beyazıt’ın 500’üncü ölüm yıldönümü sebebiyle Topkapı Sarayı Müzesi ve Galatasaray Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde sergiler açıp padişahın özel eşyası ve döneminin önemli yapıtlarının asıllarıyla fotoğraflarına yer vermiş Galatasaray Üniversitesi.
II. Beyazıt isminin babası Fatih Sultan Mehmet ile oğlu Yavuz Sultan Selim’in gölgesinde kalmasına gönlü razı gelmeyen Rektör Ethem Tolga, “Biz Galatasaraylılar için II. Beyazıt Han çok önemli bir hükümdar. Zira bu büyük hükümdar Galatasaray Enderunu’nu Gül Baba’nın isteğiyle 1481 yılında kurmuştur. Bu okul son olarak 1992 yılından itibaren de Galatasaray Üniversitesi, Galatasaray Lisesi ve Galatasaray İlk Öğretim Okulu şeklinde yoluna devam etmektedir. Osmanlı Devleti’ne uzun bir süre padişahlık yapmış olan II. Beyazıt, devletine kalıcı unsurlar inşaa ederek büyük hizmetler yapmıştır. Bu dönemde ilk vakıflar kurulmuş, belediye tesis edilmiş, ilk modern Osmanlı donanması oluşturulmuştur vesaire... Fakat tarihte hak ettiği yeri pek alamamıştır” diyor.
Doğrudur. Sadece bizim değil, dünya tarihi de hak ettiği yeri alan ve alamayanlarla, anlaşılanlar/anlaşılamayanlarla doludur.
Dün öğrencileri üniversiteyi işgal edince makam odasında esir kalan; sonunda çareyi, ‘yanlış anlaşıldım, özür dilerim’ açıklamasında bulan Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga, kendi üniversitesinin tarihinde nasıl bir yer bulacak bakalım?
 
Tahminim odur ki…
Galatasaray mezunu olan, uzun süre Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde hocalık da yapan sevgili Umur Talu’nun da Habertürk’teki köşesinde yazdığı gibi muhtemelen…
“Rektör iken direktör oldunuz…
Kul olurken pul oldunuz.
Darbecilerin, baskıcıların, güçlülerin iktidarların ayağına serilmiş tüm benzerleriniz gibi…
Üniversite duvarına bir leke olarak düşeceksiniz!”
 
Allah kimseyi, kınarken kına yakılan durumuna düşürmesin…