GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
13 Nisan 2011 Çarşamba

Netameli işler

Ülkeyi yönetmek için halktan yetki alan AKP, yönetimi kolaylaştıracak pratik bir yöntem uyguluyor. Yöntem, toplumu iki kategoriye ayırmaktan ibaret; kendilerinden olanlar, kendilerinden olmayanlar.
Birinci guruptakilere bütün kapılar açık. İkinci guruptakilere bütün kapılar kapalı.
Birinci guruptakiler millet oluyor. İkinci guruptakiler, millet iradesine karşı çıkan münafıklar…
AKP’ye oy verenler millet, oy vermeyenler illet…
Bu illetten kurtulmak için baş vurulacak her yol “hayırlara vesile…”
Bu vesile ile, demokrasi de tramvay…
 
İktidarı rahatsız eden muhalifleri içeri atıp etkisiz hale getiren yargı bağımsız…
Bu uygulamaya karşı çıkan yargı taraflı…
Taraflı yargının icabına bakmak vacip…
 
Laik kesimin çocuklarının Üniversiteye girmemesi için baş vurulacak her yol caiz; soru çalmak, şifreli yanıt anahtarı hazırlamak vs..
Dindar ailelerin “imanlı çocuklar”ı Üniversiteleri dolduracak… Laik kesimin “modern çocuklar”ı sokakları… Adil çözüm.
 
Toplumsal dokuyu değiştirmekte olan cemaat insanına dayalı yeni sosyal düzen artık ele avuca gelmeye başladı. Sadece kendileri gibi olanlara hayat hakkı tanıyan bir anlayış ülkenin yazgısını çiziyor.
Yargı, güvenlik, eğitim politikaları yapısal olarak ulusal düzeyde değil, cemaat düzleminde oluşturuluyor. Topluma yedire yedire sistem dönüştürülüyor.
 
Kurulmakta olan cemaat düzeninin demokratik toplum ile bağdaşmasını beklemek çok naif bir beklenti olur. Kendilerinin de söylediği gibi, demokrasi sadece bir araçtır.
Gel gör ki, demokrat bir salaklık hali hepimizi teslim almış olduğundan, aymazlık tavan yapmış durumda.
 
Kurulmakta olan yeni düzen, kendisini gizleyen, puslu havayı seven, emanet akıl ile hareket eden uzaktan kumandalı insanların eseri olacaktır.
Kendileri gibi olmayanları sevmeyenlerin yönettiği ülkede bütün yollar faşizme çıkar. Mevcut iktidar bu gidişin önünü alacak güce ve iradeye sahip değil. Anadolu halkının olan bitene tepki vereceğini düşünmek aşırı iyimserlik olur.
Ege bölgesi de sesini yükseltmezse, sessiz sedasız, ülkeyi teslim alırlar.
 
İslamcılar, din devleti kurmak istiyor. Kürtler, otonomi ilan etmek istiyor. Modern kesim, laik hukuk devletini savunuyor. Bu tablodan doğan ilişkiler çok netameli. Asgari müşterekler yok oldu.
Kürtlerin ve İslamcıların üslubu son derece dayatmacı. “Laikçiler” diye aşağılayarak saldırdıkları laik hukuk devleti talep eden kesimin sabrını çok fazla zorluyorlar.
 
Bütün bu olan biten karşısında CHP’nin ne yapacağı, nasıl bir tutum alacağı, eni konu merak konusu olmaya başladı. Yaşanan belirsizlikler bir miktar endişe yaratıyor.
“Tutunacak bir dal kaldı mı?” sorusunun yanıtı şimdilik ortada, ama umut var.
“Hele bir iktidara gelelim, her şey yoluna girer” argümanı, CHP’de yükselen itiraz seslerini haklı olarak bastırıyor. Yeni kadroların işi hiç kolay değil.
 
 
Cumhuriyet’in sağladığı ulusal birlik hızla dağılıyor. Kamusal yaşam çöküyor.
Yeniden toplumsal birlikteliği sağlayacak sosyal mutabakata şiddetle ihtiyaç var.
Devlet ile toplum arasında yeni bir sosyal sözleşme olması için yeni bir dil ile her şeyi yeniden söylemek gerek.
Yoksa herkes yoluna gidecek.