GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Ağustos 2012 Perşembe

Neden İzmir, neden Antep!

Son günlerde yaşamak zorunda kaldığımız nahoş olayları anlamaya ve anlatmaya çalışırken günlerdir kafamı karıştıran bir detay AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın açıklamalarından sonra kafamda iyice netleşti. Hani ‘şimşek çaktı ya da jeton düştü’ derler ya. Aynen öyle…
Dün de altını çizmeye çalıştığım gibi kanlı örgütün 30 yıldır bitmeyen saldırıları için çok şey söylenebilir. Arkasında şu var, bu var, amacı şu ya da bu…
Son dönem artan saldırılar için de aynı şekilde…
Dâhili ve harici pek çok sebep sıralanabilir.
Bugün hain saldırıları, neden/niçinlerinden ziyade farklı bir perspektiften görmeye dahası idari zafiyet boyutuyla ele almaya çalışacağız.
Adı üzerinde PKK kanlı bir terör örgütü… 30 yıldır kan döküyor. Dönemsel olarak farklı güçlerin taşeronluğuna soyunsa da sonuç olarak aynı noktaya vuruyor. Asker, polis, memur, sivil demeden…
AK Parti’nin ‘yaramaz çocuğu’ Antep Vekili Şamil Tayyar diyor ki;
Gaziantep’teki saldırıda birinci sorumlu Emniyet Müdürüdür. Terörle mücadele bilgi sahibi değil, trafikten sorumluydu istihbarat konusunda yetersiz.”
 
Ve Tayyar olay açıklamalarına devam ediyor: “Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ümit Önal’ın saldırıdan bir hafta önce görevden alındığını yeni duydum. Patlamadan önce görevden alındı. Patlamadan iki hafta önce bu araç için Urfa’dan uyarılar geliyor. Gaziantep emniyeti iç telsiz haberleşmesinde kente bu aracın geleceği yönünde tüm birimlere plaka anonsları yapıyor. Bunlar yapılırken istihbarat müdürü görevde. Ancak o aracı bulamıyorlar. O zaman şeytanın avukatlığını yaparak şöyle düşünmek gerekir. İstihbarat müdürü giderken sahip olduğu tüm bilgileri saklayarak böyle bir faciaya neden olmuş olabilir”
Emniyete yönelik ağır suçlamalar bunlar. Bir iktidar partisi vekilinin böylesine bir olaydan sonra çıkıp kendi partisinin atadığı emniyet müdürünü suçlamasına alışkın değiliz. Ama Tayyar’ın tartışmaya açık tezi PKK’nın son dönem yaptığı iki menfur saldırıya ilişkin ortak bir noktaya varmamı sağladı.
*
İzmir ve Antep…
*
Diyor ki Tayyar, terör örgütü sadece Şemdinli’de ya da Diyarbakır’da değil tüm Türkiye’de eylem yapabileceğini kanıtlamaya çalışıyor.
Özellikle İzmir Foça’daki saldırının ardından bu yorumlar sıkça yapılmıştı zaten…
Ancak ‘eylem’ için neden iki kent seçildi? Rastgele seçildiklerini sanmıyorum.
Kaldı ki kanlı örgüt, ne yazık ki 30 yıllık bir ‘terör’ tecrübesine sahip…
Gaziantep emniyetiyle öteden beri sorunlu olan Milletvekili Şamil Tayyar’ın ‘Şeytanın avukatlığını’ yaparak patlamadan bir hafta önce görevden alınan istihbarat müdürünü ya da trafik kökenli il emniyet müdürü Süleyman Oğuz’u suçlaması tartışılabilir.
Ayrıca İzmirliler Süleyman Oğuz’u da iyi tanır.
Yıllarca İzmir’de ‘trafikten sorumlu müdür yardımcısı’ olarak görev yapan alanında başarılı bir polistir Oğuz... Lakin Tayyar’ın da haklı olduğu bir nokta var. Süleyman Oğuz iyi bir trafikçidir. Onun için ‘iyi bir istihbaratçı ya da terör uzmanı’ diyemeyiz.

*
Gelelim İzmir’e… Yaklaşık 9 ay önce değişen İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne de ‘trafik’ kökenli bir isim getirildi. Ali Bilkay… Bilkay’ın atanmasıyla İzmir’in trafiğinde gözle görünür bir rahatlama yaşandı. Kentin sıkışık bölgelerindeki tüm trafik ışıklarına birer ikişer polis yerleştiren Bilkay, trafiği bir nebze olsun rahatlattı. Ancak her müdür gibi kendisinden önceki ekiplerin/yapıların tamamını tasfiye etti. 30’un üzerinde müdür yardımcısını gönderip ‘kendi kadrosunu kuran’ Bilkay, ilçe müdürlerine varıncaya kadar İzmir emniyetindeki taşların tamamını yerinden oynattı.
Kendince haklı nedenleri olabilir ama İzmir emniyetindeki taşlar oynarken ‘gelenin gideni arattığı’ vakaların sayısı da artmaya başladı. Özellikle Hüseyin Çapkın döneminde tamamen bitirilen asayiş sorunlarında gözle görünür bir artış yaşanırken Bilkay’ın kendisi kadar kadrosunun da kenti tanıma sürecinde olması ister istemez bazı olumsuzluklara yol açtı.
Kadrosunda İzmir’i iyi tanıyan ‘terör’ kökenli isimleri kızakta tutan Bilkay’ın hatta bakanlığın Foça saldırısından sağlam bir ders çıkarması gerektiği kanısındayım.
Ayrıca son dönemde İzmir özelinde de pek çok başarılı operasyona imza atılmasına karşın PKK’nın malum bölge dışına çıkıp saldırmak için ‘trafik’ kökenli iki müdürün ilini tercih etmesi yabana atılmamalı.
Foça’daki saldırı hala aydınlatılamadı.
Hainler Foça gibi ‘zor’ bir bölgede rahatlıkla eylem yapıp ellerini kollarını sallayarak kaçabildi. Menfur saldırıdan 3 gün önce saldırı bölgesine yakın noktada 3 köylü vurulup su kanalına atıldı. Kimseyle sorunu olmayan, mahallesinde/köyünde sevilen/sayılan 3 köylü…  Saldırıdan bir gün önce orman yangını çıkarıldı.
(Aynı bölgede terör örgütünün daha geçen yıl orman yakmışlığı var)
Sonrasında ülkeyi ve kenti ayağa kaldıran malum saldırı gerçekleşti.
Sonradan öğreniyoruz ki köylülerin şüpheli ölümünü jandarma araştırıyormuş.
Anlaşılan o ki jandarma ile polis arasında da bir iletişim, istihbarat kopukluğu var.
Belki de o köylüler eylem hazırlığındaki teröristlerle karşılaştılar.
Belki de orman yangınıyla teröristlerin (geçen yıl olduğu gibi) ilgisi vardı. Yangını geniş bir alana yayıp komando taburundaki askerleri kışla dışına çıkarmak ve eylemlerini yangını söndürmeye çalışan komando adaylarına yönelik yapmak istediler.
Sonuçta bu ihtimaller klavye başında benim bile aklımdan geçiyorsa…
Polisi, askeri, MİT’iyle devletin aklından nelerin geçmesi gerekir.
 
*
Sonuç olarak demem o ki; Şamil Tayyar’ın İzmir’in iyi tanıdığı, sevdiği/saydığı trafik kökenli emniyet müdürü Süleyman Oğuz’u ya da saldırıdan bir hafta önce görevden alınan ‘istihbarat müdürünü’ suçlamasındaki haklılığı tartışılabilir. 

Ancak terör örgütünün hâkim olduğu bölgenin dışına çıkıp can yakmak için ‘trafik kökenli’ emniyet müdürlerinin bölgesini (İzmir ve Antep’i) tercih etmesi dikkate değer bir ayrıntıdır.
Belki de terör örgütünün istihbaratı devletin istihbaratından daha iyi çalışıyordur.
Hangi ilin emniyetinde/istihbaratında nasıl bir zafiyet var yakinen izliyorlardır belki…
Ayrıca Antep özeli için söylüyorum.
Böylesine bir saldırı ihbarı alınmışken bir hafta önce ‘istihbarat şu müdürünü’ değiştirmek nasıl bir akla/mantığa hizmettir.
Sonuçta hem Bilkay hem de Oğuz ülkenin yetiştirdiği değerli polisler olabilir.
Ancak uzmanlık alanları tamamen farklı... Yıllarca trafiği yönetmişler. Şimdi 30 yıllık terörizm tecrübesine sahip bir örgüte karşı ancak bir uzmanın başa çıkabileceği olaylarla karşı karşıyalar. Bir futbol takımında golcünün kaleye geçmesi gibi… Aslında ciddi bir sistem sorunu aynı zamanda… İşleri de kolay değil, işimiz de.
Benden söylemesi…