GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
13 Aralık 2013 Cuma

‘Kurtlar Vadisi’ Konak!

2004 seçimlerinin ‘en tartışmalı’ ilçesi, 2009 seçimlerinin ‘en şok edeni’ Konak, (aman ne hoş bir tesadüftür ki) yine/yeniden, 2014 seçimlerinin de ‘film platosu’ olma halini muhafaza ediyor.
Bu yeni versiyon da… Aksiyonu bol, ihaneti/hıyaneti çok, icabında arabesk, icabında ‘milliyetçilik’ soslu… Bir kısım ahalimizin ayıla/bayıla izlediği ve izleyeceği türden hasılı.
Bu tür filmlerden bıkmış/usanmış olsak da…
Serde gazetecilik var, görev icabı ‘filmlerin mutfağını/setini’ de izliyoruz haliyle…
 
Madem yeni versiyon… Madem öncesi; 2004’ü, 2009’u var bu filmin, o zaman işe önceki bölümlerin özetinden başlayalım bari.
Hatırlayacaksınız…
2004 seçimlerinde Konak’a, dönemin belediye başkanı Erdal İzgi’yi yeniden başkan adayı yapmak isteyen, ancak yeni partisi CHP’den beklediğinin de üzerinde tepki görünce ibreyi bu kez dönemin İZFAŞ Genel Müdürü olan Dilara Ersözlü’ye çeviren Başkan Ahmet Piriştina’ya; partililer, dünyayı dar etmişti.
Siyasette ‘Piriştina’nın karşısında olanlar’la Dilara Ersözlü’yü ‘dışarlıklı’ ilan edip ‘dağdan gelip bağdakini kovdurmayız’cılar birleşmiş, olağanüstü çirkin bir kampanya ile Rahmetli’ye kök söktürülmüştü.
Çirkin ötesi kampanyanın görünürdeki hedef tahtası olan, kendisine ve yakınlarına yönelik biteviye tehdit telefonları alan Ersözlü bir süre dirense de…
Başkan Piriştina’nın “Benim istifa etme lüksüm yok” sözleriyle verdiği ‘örtülü mesaj’ üzerine CHP Konak Belediye Başkan adaylığından istifa ettiğini açıklamıştı.
Toz duman yatışmış, üstelik seçim iyice yaklaştığı ve ‘yeni arızalara zaman kalmadığı için’ ortalığı ayağa kaldıranlar pazarlık ve görüşmeler sonucu ‘Muzaffer Tunçağ’ isminde anlaşmış, yola devam edilmişti..
 
2004’ün tartışmalı ilçesi Konak…
2009 seçimlerinde de ‘tartışma/çatışma/entrika’ üçgenine damgasını vurarak, izleyicilerini yine mest etti!
İzmir’in CHP adaylarını belirlemede Baykal ile birlikte etkin ve yetkin olan dönemin yerel komutanı İl Başkanı Kemal Karataş’ın Konak hedefi, partililerin zehirli oklarından kurtulamadı. Kimilerini (Karataş muhaliflerini ve AKP’lileri) kıs kıs güldüren tablo, bir parti açısından ibret vericiydi.
Siyasetin bu ‘karındeşen’ yönünü görenler içinse… Dehşet verici!
 
Karataş'ın Konak adaylığının açıklanmasından sonra eski İl Başkan vekili Zikri Dursun, eski Konak İlçe yöneticisi Cem Aksan, Konak İlçe Sekreteri Ümit Kaya ve eski İl Saymanı Bayram Kurt, Konak 1'nci İlçe Seçim Kurulu'na Karataş'ın adaylığının düşmesi için itirazda bulunmuş… Dilekçelerde, Karataş'ın 1 Aralık'ta il başkanlığından istifa etmediği, parti ilçe başkanlıklarına 2 Aralık'ta imzalı olarak, ‘İlçelerde istifa edenlerin listesinin bildirilmesi’ ve ‘Seçim çalışmalarıyla ilgili bilgi’ içerikli iki yazı gönderdiği, ayrıca İl Başkanlığı'nın bankadaki hesabından para ödenmesine ilişkin yazılara İl Saymanı ile birlikte imzalayarak, il başkanlığı görevini fiilen yürüttüğü bildirilmişti.
Konak İlçe Seçim Kurulu, CHP Konak Belediye Başkan adayı Kemal Karataş'ın adaylığını iptal etti.
Kemal Karataş’ın ‘onur’ atağı, son hamlesi ise… Muzaffer Tunçağ’ın yeniden başkan adaylığını önleyip ‘Hakan Tartan’ın Konak adayı yapılması’ için kendi ifadesiyle, ‘Deniz Baykal’a yalvarması’ olmuştu.
Burada araya ‘parça’ koyalım; ‘Konak kaosu’nu, iki yıl önce yaptığım röportajdan (*), sevgili Karataş’ın kendi sözlerinden dinleyelim isterseniz.
- Siz politikada gençlik kollarından gelip büyümüş, bana göre politikanın ‘cin Ali’lerinden birisiniz. Nasıl oldu da Konak’ta faka bastınız? Çünkü sizin Konak’ta aday gösterilip adaylıktan düşürülmeniz, siyaseten faka basmadan başka bir şey değildir…
 
KARATAŞ: Evet, doğru. (yüzü, üzüntüyle düşüyor ) Ama bak, yiğit insanların, mert insanların saf, kurnazlık düşünmeyen bir yönü vardır. Aday gösterildim bildiğiniz gibi. Konak adayı yapıldım ve seçime giremeden adaylığı kaybettim. Bu konuda hala içimde üzüntü var. Ama başım dik, onurluca halkın arasında dolaşıyorum. Aleyhimde çok da yayınlar yapıldı. Bazı gazeteciler beni çok suçladı. O günlere dönersek, ben aday yapıldım ama il başkanı olarak kimse atanmadı, kimse gelmedi yerime. Ben emaneten duruyordum orada. Yasal süre içinde ben istifamı verdim aslında. Çünkü aday olabilmek için Yüksek Seçim Kurulu’nun bir takvimi vardır, bu takvim yayınlandığında ben yasal süre içinde il başkanlığından istifamı verdim. Kimse yerime gelmemişti, bırakamazdım partiyi. O dönemde partinin Genel Sekreteri Önder Sav’ın seçim kuruluna yazılmış bir yazısı da var. Dosyalarda var. ‘Kendisi görevden ayrılmıştır, yeni il başkanı atanıncaya kadar rutin işleri yapmakla görevlidir’ diye yazı vermesine rağmen, seçim kurulu bunu kayda almadı. Ben yasal sürede istifamı verdim, partide duruyorum. O ara bir şey oldu. Partinin memur sekreteri Sait kardeşimizin hanımı sorunlu bir doğum yapmıştı. Sonra sanıyorum çocuğunu kaybetti; onun hastane masrafları vardı. Maaşını çekmesi gerekiyordu. Diğer personelin maaşı vardı, han giderleri vardı. Bana geldi, ben de ‘bir talimat hazırla’ dedim, nasıl olsa bankaya yazılacak. O talimatı maalesef ‘il başkanı’ diye açmış, ben de imzaladım. Yanına da mevcut sayman imzaladı, o yazı aleyhime delil oldu. Bir de genelgeyi imzalamıştım. Particiliğimin boyutları işte. Yüksek Seçim Kurulu’nun yayınladığı bir takvime göre sandık görevlilerinin belirlenmesiyle ilgili iki satırlık bir uyarı yazısını imzaladım örgütlere. Yine, il başkanı diye imzaladım.
 
- Hafızaları tazelemek adına bir daha soralım. Kim/kimler ihbar etti sizi?
 
KARATAŞ: Bunu ihbar edenler, maalesef bakınız… Konak ilçenin yöneticileri ve ismi o kayıtlarda yok ama bizim il saymanı, ihbarda bulunuyorlar. İsmini bile unutmuşum bak. Onların ihbarıyla seçim kuruluna belge olarak sunularak, adaylığımın düşürülmesi yolunda itirazda bulundular; ‘Kemal Karataş yasal süre içinde istifa etmemiştir’ diye. Seçim Kurulu bu belgeleri esas saydı, adaylığımı düşürdü.
Bir tek şeye üzülüyorum bakın… O kayıtlarda Seçim Kurulunun kararı var dosyada biliyorum, orada her partinin olduğu gibi CHP Konak ilçenin de temsilcisi var. Her partinin temsilcisi, kendi partisinin haklarını korumak için orada. CHP temsilcisi bile aleyhime oy kullanmış orada. Bir, buna üzüldüm. İki, ellerinde böyle bir belge vardıysa, bana düşmanlık yapmak istiyorlarsa, keşke… Benim partilim, yüzkarasıdır bu, gitseydi bir AKP’liye itiraz yaptırtsaydı, belgeleri verip başka birisiyle itiraz yaptırtsalardı… İhanet insanın kendi içinden olunca, daha çok üzüyor çünkü. Maalesef CHP örgütünde kendi adayına itiraz yapabiliyor.”
 
* * *
2014 seçimlerine gelirsek eğer… Seçime 3.5 ay kala, her ilçede telaş/yarış yaşanıyor ama Konak’taki yine bir başka. ‘Kurtlar Vadisi’ tadında…
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş’ın CHP Konak’tan aday adaylığını açıklamasıyla başlayan yeni kampanya, ‘linç boyutu’nda devam ediyor.
Kampanyanın öncülüğünü yapan CHP’liler ve Pekdaş’a karşı iki kez seçim kaybeden CHP’li avukatların ellerindeki ‘en önemli argüman’ Akşam Gazetesi’nde 4 Şubat 2013’te yayınan röportaj.(**) Daha doğrusu, röportajın tamamında AKP’yi ve onun hukuk politikalarını kıyasıya eleştiren Pekdaş’ın, muhabirin sorusu üzerine ‘yargı, bağımsızlığını sembollerle de göstermek zorunda’ dediği son cevap, kıyasıya eleştirilerin odağı.
Hızını alamayıp ‘Sema Pekdaş’ın Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in adayı olduğunu’, Baydemir’in Aziz Kocaoğlu’na telefon ederek ‘istekte bulunduğunu’, adaylık temellerinin (bir uçak dolusu İzmirli heyetle birlikte) Sema Pekdaş’ın da katıldığı Aziz Bey’in Diyarbakır seyahatinde atıldığını… Koca koca kerli ferli adamların/kadınların ciddi ciddi yaydığını duyuyorum.  
 
Sema Pekdaş’ın Baro seçimlerini (iki kez) PKK/BDP’li avukatların oylarıyla aldıklarından başlayıp Atatürk ve Türk Bayrağı düşmanı ilanıyla devam edenlerin ‘son’ salvoları da, ‘sonunun Kemal Karataş olabileceği’ iddiası.
Pekdaş’ın istifa ettikten sonra Türkiye Barolar Birliği toplantısına katılmasından yola çıkan iddia sahiplerine; ‘duygularına’ değil, ilgili mevzuata bakarak konuşan hukukçuların yanıtı ise şöyle:
“Yüksek Seçim Kurulu kararına göre, aday olmak isteyenler kamu kurumlarındaki görevlerinden, 29 Kasım Cuma günü saat 17’ye kadar kurumlarına verecekleri bir dilekçe ile 1 Aralık Pazar günü saat 17’den itibaren geçerli olmak üzere istifa etmeleri gerekmektedir.
Sema Pekdaş’ın istifa dilekçesi, 29 kasım Cuma günü saat 14.30’da kayda; 1 Aralık Pazar günü saat 17’den itibaren ise yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla 30 Kasım Cumartesi günü Türkiye Barolar Birliği’nde yapılan toplantıya katılmasında yasal bir sakınca yoktur.”
 
*
Yıllar önce ‘Manisa Davası’nda yılmaz bir insan hakları savunucusu olarak tanıdığım;
İzmir Barosu Başkanlığı’na ekibiyle talip olduğunda tanıştığım Sema Pekdaş, henüz CHP Konak’ın aday adaylarından biri.
Aday gösterilip gösterilmeyeceğini bilmiyorum ama -aday yapılsa da yapılmasa da- önümüzdeki günlerde konuşacağını, hakkındaki eleştirilere ve eleştiri boyutunu çoktan aşmış suçlamalara/saldırılara cevap vereceğini biliyorum.
Bir bildiğim de… Kurtlar Vadisi’nin oyuncuları/oyun kurucuları/figüranlarının ‘sadece CHP’lilerden’ oluşmadığı.
Çok yakında ‘Kurtlar Vadisi/Pusu’ devreye girince, ne dediğim daha iyi anlaşılacaktır sanırım.
2014’ten bu kadar fragman, şimdilik kafi… ‘Gazozun gazı’ kaçmasın bari.
 
X X X
 
(*) Kemal Karataş Röportajının tamamı için: http://www.egedesonsoz.com/roportaj/-Kocaoglu-nu-istemedim-Tartan-icin-yalvardim
 
(**) Sema Pekdaş ile Akşam Gazetesi’nde yayınlanan röportaj için: http://u1312.hizliresim.com/1j/d/vfzq2.jpg