GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
12 Haziran 2011 Pazar

İzmir kulak çekti

Seçim dönemlerinde sözün bittiği yerde sandık vardır. Dahası son sözü millet söyler demokrasilerde. Bugün de öyle oldu.
İki aylık maratonun sonuna gelindi.
Meydanları dinledik, liderleri dinledik.
Kah kasetli şantajlara tanık olduk kah terör baskısıyla kapatılan kepenklere…
Her şey süreci etkilemek içindi.
Liderler tüm hünerlerini döktüler seçim meydanlarına…
Projeler, vaatler havada uçuştu.
Kimisi çılgındı kimi uçuk, kimi kaçık!
Sonuçta milletin kantarına çıkıldı, kimin kaç kilo geldiği belli oldu.
*
AK Parti istikrarın altını çizip daha çok kent sorunlarıyla dolu beyannamesiyle dikkat çekmeye çalıştı. CHP dahası Yeni CHP, yepyeni söylemlerle halkın sorunlarını masanın üstüne koydu. MHP kaset skandallarına 10 kurban verdi ama pes etmedi, sonuna kadar mücadele etti. BDP etnik temeldeki siyasetini sürdürmekte kararlıydı.
Ve diğerleri…
2002’de yüzde 40’ı geçen 2007’de yüzde 20’ye yaklaşan ama bugün ‘olmak ya da olmamak’ mücadelesi veren diğer partiler de amansız bir mücadele sergiledi. Saadet Yeni Lideri Kamalak’la Has Parti Numan Kurtulmuş’la kurtuluş savaşı veriyordu.
Kıratın son süvarisi Namık Kemal Zeybek de, DSP’yi hayatta tutmaya çalışan Masum Türker de aynı amacı taşıyordu. Ve diğerleri de…
Ve bağımsızlar…
Özellikle de İzmir’dekiler. Silivri’den kurtulmaya çalışan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ile siyasette onun yoldaşı Emekli Korgeneral Yaşar Müjdeci’nin iddialı partiler kadar alan çalışması yaptığına tanık olduk.
*

Sonuçta…Türkiye istikrarı seçti. AK Parti'yi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk olarak üç seçim üst üste, oylarını arttırak tek başına iktidar yaptı.  Yeni CHP'ye ise pirim vermedi. Kılıçdaroğlu'nun olağanüstü seçim performansı sandığa yansımadı. Hatta izlediği politikalarla partisinin eksinini kaydırdığı iddiaları Yeni CHP'yi psikolojik sınır olan yüzde 30'un çok çok altında tuttu. Baykal'ın 2009 seçim sonuçları itibariyle yüzde 23,5'te bıraktığı parti Kılıçdaroğlu ile sadece yüzde 3 civarında bir oy artışıyla sınırlı kaldı. Ülke genelinde sükutu hayal yaratıldı. MHP ise barajı aşarak meclisteki BDP dengesine ve  AK Parti'nin Anayasayı tek başına referandumsuz değiştirme iddialarına karşı denge unsuru olarak yeniden meclisteki yerini aldı. Kaset skandalına 10 kurban vermesine rağmen. 

Ve İzmir… Son 4-5 seçimin ilgi odağı İzmir. Kendine has ‘kırmızı çizgileri’ kendine has duruşu olan son 10 yılda ülkenin gittiği yoldan gitmeyen, inatla direnen İzmir. Hayatına müdahale edilme endişesi kadar Türkiye’nin bölünme endişesini de yaşayan İzmir.

Başbakan Erdoğan’ın elde etmek istediği 3-5 il arasında belki de en gözdesi…
Bu kez farklı gelen, farklı konuşan iktidar, plakası kadar (35 adet) çılgın projeyle çaldı kapısını İzmir’in…
CHP’deki değişimin de etkisiyle seçimi ideolojik çizgiden çıkarıp, projelerini konuştu, konuşturdu. İstatistiklere göre ulusal kanallarda Başbakan Erdoğan’dan sonra en fazla görünen isimdi Ulaştırma Eski Bakanı Binali Yıldırım. Hizmetle projeyle başlıyor, hizmetle bitiriyordu sözlerini… Ve İzmir’in CHP’nin kalesi olduğunu hatırlatanlara kentte Kadifekale’den başka ‘kale’ göremediğini söylüyor, İzmir’i başta ulaşım olmak üzere her alanda uçuracaklarını vaat ediyordu.
Ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul GünayCHP’liler yani eski yol arkadaşları tarafından ‘Döneklikle’ suçlanmasına rağmen ‘hizmet’ demeye devam etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile yaşadığı polemiklerle kan kaybetmiş olsa da alanda çok etkili bir isimdi. Siyasi tecrübesini konuşturuyor ‘eski CHP’li’ olarak kitleleri ikna etmeyi başarıyordu.
AKP’nin diğer silahları ise teşkilat üyeleriydi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Danışmanı İlknur Denizli son 15 günde topa girmiş olsa da farkını alanda ortaya koyuyordu. Listesinde 5 eski il başkanı olan AKP’de teşkilat motivasyonu da üst düzeydeydi. Ali Aşlık, Aydın Şengül, Hamza Dağ, Nesrin Ulema ve Bilal Doğan ‘il başkanlığı’ tecrübesiyle teşkilat motivasyonunu üstleniyor herkes arı gibi çalışıyordu. AK Parti’de bu zorlu yarışın perde gerisindeki gizli kahramanlarının başında da İl Başkanı Ömer Cihat Akay geliyordu. Olgun ve babacan tavrıyla herkesin dengesini kavrayan, herkesin dilini konuşabilen Akay, elindeki gücü rantabl kullanma konusunda mevkidaşlarına adeta ders veriyordu.
*
CHP bu zorlu yarışa kötü başladı. Örgütünün ‘ön seçim’ beklentisi bizzat ‘genel başkan’ tarafından verilen sözlere rağmen gerçekleşmedi. ‘Ön seçim olmadı bari iyi bir liste olsun’ çabası da boşa çıktı. Liste de tek tek kaliteli isimler olmasına rağmen İzmir’e, kent kamuoyuna ‘yabancı’ isimler ağırlıktaydı.
 
Tam 7-8 ismin ikametgahı İzmir dışındaydı. Yeni CHP İzmir bazında örgütün önemli bölümünü, ilçe belediye başkanlarını görmezden gelmiş adeta partide ciddi bir kıyım yapmıştı. Baykal ve Sav ekibinin ağırlıkta olduğu İzmir örgütünün seçime motive olması kolay değildi yani. 300’e yakın aday adayı arasından yapılan seçimler hem örgütü hem de kamuoyunu sükut-ü hayale uğratmıştı.
CHP’de her şey kötü giderken Büyükşehir ve ilçe belediyelerine yönelik ‘operasyonun’ sürecin önemli bir değişkeni oluyordu. Zamansız ve manidar operasyonla gözaltına alınan çoğu belediye personeli 44 isimden 17’sinin tutuklanması ilk etapta CHP’yi tek parça haline getirdi. Örgütü motive etmekte zorlanan İl Başkanı Tacettin Bayır’ın ‘Operasyondan sonra 9. sıraları arayıp tebrik ettim’ demeci çok tartışılsa da CHP’lilerin tamamının ortak görüşü gibiydi.
Ama AKP bu süreci de iyi idare etti. Bakanlar düzeyinde yorumlanan operasyon konusunda teşkilata ve diğer adaylara konuşma yasağı getirildi. AK Parti bu süreçten en az hasarla çıkmayı başarırken CHP’yi sürükleyen başta Büyükşehir olmak üzere ilçe belediyelerin motivasyonu iyice düşmüştü. Partiye maddi/manevi destek olması beklenen ilçe belediye başkanlarının önemli bölümü korkmuş ve birkaç adım geriye çekilmişti.
İl Örgütü’nün ‘başkanlar adaylarla dolaşmasın’ talimatının da etkisiyle yerel yönetimlerin iktidarı CHP, belediye başkanlarından neredeyse hiç yararlanamadı.
Ama İzmir CHP’nin kalesiydi. İthal adaylar da gönderilse belediye başkanlarından mahrum da olsa İzmir CHP’yi sırtlardı.
Genel inanış buydu. İzmir ‘çantada keklik’ti. Ne versen yer, önüne ne koysan doyardı.
Yeni CHP’nin ‘halkın sorunlarını’ öne çıkaran söylemi varoşlarda tutuyor ama kent merkezlerindeki ‘homurtu’ da gittikçe yükseliyordu. CHP’nin Baykal dönemindeki gibi ‘Cumhuriyet, Laiklik, Atatürkçülük’ çizgisinden uzaklaştığı hatta BDP’ye yaklaştığı iddiaları rakipleri tarafından da dillendiriliyor, küskün yapının duruşu merkezlerde ciddi bir zemin kaymasına neden oluyordu.
Kılıçdaroğlu’nun Ödemiş mitingiyle başlayan, Gündoğdu Mitingi ile süren, Buca ve Kemalpaşa son olarak da Bergama-Aliağa-Menemen-Karşıyaka mitingleriyle son bulan 4 ziyaretlik İzmir programının nedeni buydu çoğunluğa göre…
İzmir’in neredeyse tüm ilçelerini dolaşan Kılıçdaroğlu, 4 Haziran’da Gündoğdu’yu tepeleme dolduran AK Parti’ye karşı kalesini savunmaya çalışıyordu.
Ama yukarıda saydığım ve saymadığım pek çok nedenden tam manasıyla organize olamıyor, senfoni görüntüsünde olması gerekirken ‘kakofoni’ görüntüden kurtulamıyordu.
Merkezlerde MHP’ye doğru kayma görülüyor, perde arkasından hem adaylar hem başkanların kavga sesleri yükseliyordu.
Ve seçime iki gün kala CHP’nin lokomotifi Aziz Kocaoğlu ile kentin ve örgütün önemli simalarından Mehmet Ali Susam arasındaki kavga tüm bu süreçte yaşananların adeta özeti oluyordu.
MHP’de ise her şey bilindiği gibiydi. Listenin seçilebilecek yerlerinde hiçbir şey değişmemiş, 9 yıllık il başkanı 3. sıraya (kendi ifadesiyle kuyuya) atılmıştı. Müsavat Dervişoğlu’nun müthiş mücadelesi, Tanrıkulu ve Vural’ın iyi çalışması, 3. sıradaki Neslihan Çelik’in ciddi cabası göze çarpıyordu. Ama AK Parti’ye ‘karşı’ duran İzmir’in TBMM’de ‘sigorta’ rolü biçtiği MHP, kaset skandallarının yarattığı mağduriyet ve Bahçeli’nin ‘Püskevit’ sevimliliği ile İzmir’de ciddi anlamda yol kat ediyordu.
Seçim öncesi anketlerde baraj altı görünen MHP’nin İzmir’deki oyu herkesin merakla beklediği sonuçlardan biriydi.
Ve…