GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
4 Haziran 2011 Cumartesi

AK Parti İzmir mitinginin şifreleri

AK Parti mitingindeydim. Saat 16.00 olarak ilan edilen miting 19’a doğru başlayabildi.
Başbakan Erdoğan 2 saate yakın kürsüde kaldı. Gündoğdu’da mahşeri bir kalabalık!
Öğle saatlerinden itibaren insanlar alana doluşmuş.
Kimi parti tarafından tahsis edilen araçlarla kimi metroyla kimi dolmuşla kimi otobüsle…
Başbakan Erdoğan telefon etti onun için geldim diyenler mi ararsınız, Erdoğan için dua eden mi? Gündoğdu Gündoğdu olalı böyle bir AK Parti mitingi görmemişti.
AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla İzmir’deki ilk mitingini biliyorum Erdoğan’ın… Henüz Başbakan değildi. Partisini yeni kurmuş, İzmir’de halkın kantarına ilk kez çıkıyordu. 2002 yılının bahar aylarıydı ve tıpkı geçen haftaki Kılıçdaroğlu mitingi gibi sağanak yağmur vardı.
Yaklaşık 5 bin kişiye hitap etti o mitingde Başbakan Erdoğan…
Bugün ise neredeyse 200 bin…
Gündoğdu’dan başlayan kalabalığın Nato binasını geçtiğini, Deniz Restoran civarına dayandığını gördüm. Sonrasında 50 binlik 70 binlik mitingleri de oldu AK Parti’nin… Ama bu kesinlikle farklıydı. Nereden nereye dedirtti bana bile…
Yoksa İzmir direnmekten yorulmuş muydu? Yoksa İzmir iktidarın nimetlerinden çılgın projelerinden yararlanmak mı istiyordu?
Bu soruların gölgesinde izledim mitingi…
*
Peki, Erdoğan bu kalabalığı nasıl topladı? Elbette ki CHP’den daha iyi organize olarak… Daha çok para harcayarak… Daha çok otobüs, vapur tahsis ederek…
Çeşitli rivayetler dolaşmakla birlikte en az 3 bin otobüs kaldırıldığı konuşuluyor İzmir ve çevresinden… Kimilerine göre Manisa, Aydın’dan bile gelenler/getirilenler vardı.
3 bin otobüs. Yani 150 bin kişi. Ama hepsi bu da değildi.
Miting için ev telefonlarını aramak suretiyle bant kayıttan da olsa Başbakan Erdoğan’ın sesiyle 1 milyon kişinin davet edilmesi de alana yansımıştı. Başbakan’ın sesiyle davet alan kimi İzmirliler kendiliğinden gelmişti.
Ancak CHP mitingi ile karşılaştırıldığında kendiliğinden gelen oranı bence aşağı yukarı aynıydı. CHP’nin civar ilçelerden 300 metropolden 200 civarında otobüs kaldırdığı dikkate alınırsa AK Parti’nin taşıma konusunda daha başarılı olduğu söylenebilir.
CHP mitingindeki kötü hava şartlarını da unutmamak gerekiyor.
Kılıçdaroğlu sağanak yağışlı bir günde kente gelirken Başbakan Erdoğan orta sıcak bir İzmir akşamında Gündoğdu’ya ayak basıyordu. Ama sonuçta AK Parti CHP arasındaki meydan savaşını Başbakan Erdoğan'ın tarafı kazanıyordu. 
*
Miting öncesi izlenimlere gelirsek;
Herkesin tek tip olması ilk dikkatimi çeken noktaydı. Kafalarda beyaz şapka, ellerde biri Türk Bayrağı diğeri parti bayrağı… Herkes asker gibi tek tip görünüyor… CHP mitinginin aksine alanda tek bir pankart bile yok!
Başbakan Erdoğan Ödemiş’in Kaymakçı Beldesi’nden getirilen poşuyla çıkıyor sahneye… Ama tam 2 saat gecikmeli olarak. Alanın çıtı çıkmıyor. Alana dolan ya da doldurulan kalabalık çakı gibi bekliyor.
Gündoğdu’nun etrafı iki metrelik demir çitlerle çevrilmiş. Alana giriş var, çıkış yok!
Girenler tek tek aranıyor. Buna rağmen alan doluyor. Geri dönen neredeyse yok!
**
İlk mesajları bildik, tanıdıktı Başbakan’ın… İzmir’in ilçelerini tek tek sayarak hepsine selam gönderdi önce. Klasik ‘Musalla taşı’ meselesini hatırlatıp, CHP’li Prof. Binnaz Toprak’ın ayet gafıyla sürdürdü sözlerini. Umulmadık bir anda 2008 yazına dönüp ‘Arsenikli içme suyu’ meselesini hatırlattı. Manisa Gördes Barajı’nı tamamladıklarını hatta suyunu İzmir’e bağladıklarını söyledi.  
Ve Aziz Başkan’a yüklenmelere devam ediyor Başbakan!
Konuşmasının başında İzmir’i Akdeniz’in yıldızı ilan edip ‘Güzel İzmir’ diye konuşan Başbakan Erdoğan aniden pis akan ve kokan derelerden söz etmeye başladı.
İrticalen sürdürüyordu konuşmasını…
CHP zihniyeti bu diye Kocaoğlu’nun bir türlü çözemediği Bayraklı-Turan arasındaki koku meselesini 1994’ün Haliç’ine benzeten Başbakan, bir önceki gelişinde ‘ucube’ dediği gecekondulara da gönderme yapıp, İzmir’den bunun hesabını sandıkta sormasını istedi. Bu sırada yanımda Haşmet Babaoğlu vardı.
O da kokan İzmir’e vurgu yapıp, ‘Eskiden Haliç kokardı. İzmir’e gelir nefes alırdık. Geçen hafta Haliç’in kenarında bir restoranda oturduk, kokmuyordu. Ama İzmir kokmaya başlamış. Başbakan işte bu konuda haklı’ diyordu Babaoğlu…. 
Aziz Başkan’a yüklenmesi sadece bununla da sınırlı değildi Başbakan Erdoğan’ın… İzmir hak ettiğini alamıyor savusunun Kocaoğlu’nun yakın arkadaşı Alaattin Yüksel tarafından yapılıyor olmasından mıdır nedir, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara’dan hak ettiği parayı tıkır tıkır aldığını söyleyip, ‘aksini iddia eden namerttir. Ne CHP’li ne MHP’li ne de BDP’li belediyelerden kesinti yapmıyoruz” dedi.
Mitingin büyük bölümünü Kocaoğlu’na ayıran Erdoğan bir darbe de EXPO üzerinden vuruyordu.
Ankara’nın da aday olduğu EXPO 2020 için tercihini İzmir’den yana kullanan ve bunu da seçim beyannamesine koyan Başbakan Erdoğan, Kocaoğlu’nun EXPO başvuru mektubunu Paris’e götürmemesini de sert bir dille eleştirdi.
Ve operasyon son vuruş oluyordu.
Operasyondan partisinin sorumlu tutulmasını eleştiren Başbakan Erdoğan’ın ‘Partimizi taşlayanların CHP’li belediyeler tarafından finanse edildiği ortaya çıktı’ derken Türkiye Gençlik Birliği’nin Büyükşehir tarafından desteklendiği iddiasından başka bir şey değildi. Hani şu köfte paraları...Aziz Başkan’a bu kadar yüklenmek, kentte unutulmaya yüz tutmuş arsenik meselelerini hatırlatmak kimin ne işine yarar.
Bence Aziz Başkan’a yüklenmek Başbakan Erdoğan’a siyaseten bir şey kazandırmaz. Çünkü ‘operasyon sonrası’ yapılan araştırmalarda AK Parti seçmeninin yüzde 44’ünün Kocaoğlu’na güvendiği sonucu çıkıyor.
Belki Erdoğan, parti tabanı ile Kocaoğlu’nun arasına mesafe koymaya çalıştı. Belki çılgın projelerle göz boyadığı İzmir’de CHP’nin lokomotifi kabul edilen Kocaoğlu’nu uyarmak, aba altından sopa göstermekti. Ama pis kokan dereler, gecekondular ve EXPO üzerinden yaptığı vuruşta İzmir halkını Kocaoğlu’ndan soğutmak dolayısıyla da CHP’ye oy taşıyan Aziz Başkan’ı pasivize etmek vardı hedefinde. Tüm kentlerde belediye başkanından çok Kılıçdaroğlu ile uğraşan Başbakan’ın İzmir’de Kılıçdaroğlu’nu birkaç cümle ile geçip Kocaoğlu’na vakit ayırması başka türlü açıklanamaz.
*
Tabi ki Kılıçdaroğlu’nu da unutmuyordu Başbakan Erdoğan… Mayıs 2007’de 1,5 milyon kişinin katılımıyla yapılan Cumhuriyet Mitingi’nde bayrak tarlasını andıran Gündoğdu Meydanı’nda Kılıçdaroığlu’nu bayrakla vuruyordu. Hakkâri mitingini hatırlatıp ‘BDP’lilere hitap ettin, bayraksız bir miting yaptın. BDP ile 5 maddelik anlaşma yaptın’ diyen Erdoğan, ‘ulusalcı İzmir’e mesaj’ vermeye çalışıyor, CHP ile İzmir’in arasına Türk bayrağını sokuyordu. Ve çılgın projelerle devam etti konuşma… Sağlıkta eğitimde hem ülkenin hem kentin aldığı yatırımlarla sürdü.
İşte en kritik soru… Bu kalabalık sandığa yansır mı? Belki AK Parti cephesini umutlandırmış olabilir bu kalabalık. Ama CHP’lileri korkutup seçime bir hafta kala daha yoğun bir çalışma azmi yaratması da olasıdır. AK Parti cephesinde sevinç yaratırken CHP cephesinde kenetlenme, kamçılanma yaratması olasıdır.
Bugünlük bu kadar yeter! Devam ederiz...