GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
2 Haziran 2011 Perşembe

İzmir Partisi!

Başbakan Erdoğan’ın İzmir için açıkladığı ‘çılgın projeler’ için Büyükşehir’in CHP’li Başkanı Aziz Kocaoğlu, ‘Teşekkür’ ederken CHP’yi temsil eden diğer isimlerin görüşleri oldukça farklı.
İl Başkanı Tacettin Bayır’a göre projeler çılgın değil uçuk, kaçık! Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel’e göre İzmir projeleri ‘hem fos hem de boş’
Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür’e göre ise son derece doğru. (Efes’e antik liman ve Meryemana’ya nostaljik tren için söylüyor)
Balçova Belediye Başkanı Çalkaya’ya göre yandaşa para kazandırmayı amaçlıyor Başbakan!
Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm’e Uzundere Rekreasyon Alanı’ndan çılgın değil hiçbiri… En çılgını o. Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, kentin değil halkın sorunlarına dikkat çekip, ‘önce işsizliği çözün’ çağrısı yapıyor.
Vesaire, vesaire… Burada tabi ki görüşü önemli olan ya da CHP’yi bağlayan iki isim var.
Alaattin Yüksel ve Tacettin Bayır. CHP’nin lokomotifi Kocaoğlu’nu da görmezden gelmek olmaz bu noktada. Birkaç satırlık teşekkür açıklamasının satır aralarında ciddi bir siyasi mesaj gizli çünkü. Ne diyor İzmir’in Başkanı?
 “İzmir’in projelerinin bu seçimde gündeme gelmesi, yıllardır özlemini çektiğimiz, olanaklarımız nispetinde gerçekleştirmeye çalıştığımız, büyük bir bölümünü gerçekleştirdiğimiz projelerin geri kalan kısmının Sayın Başbakan tarafından dile getirilmesi, gündemine alınması, İzmir için ve İzmirli için çok önemli bir gelişmedir. Teşekkür ediyoruz” diyor.
*
Siyahladığım bölgede kalan ibareleri dikkatli okuduğunuzda;
AK Parti’nin İzmir’in sorunlarına ancak bu seçimde yer verdiği, Başbakan’ın kentin sorunlarını yeni gündeme aldığının altı çiziliyor. Açıklanan projelerin İzmir’in olanakları çerçevesinde zaten yapılmaya çalışıldığı ve kentin ve kendilerinin gündeminde olduğu da vurgulanıyor. Bir çeşit serzeniş bir çeşit kinayeli dil kullanıyor Sayın Başkan!
Açıktan eleştirmiyor çünkü Başbakan Erdoğan’ın sağı/solu belli olmuyor. Seçim beyannamesinden sonra yaptığı benzer bir açıklamaya ‘Sen önce gecekondularını temizle’ şeklinde sert bir yanıt alan Kocaoğlu, sütten ağzı yanmışlar gibi yoğurdu üfleyerek yiyor. Ancak Kocaoğlu’nun açıklaması tüm satır arası eleştiri notlarına rağmen daha rasyonel. Erdoğan’ın açıkladığı projelerin İzmir’in ihtiyacı olduğunu söylüyor en azından…
Yüksel ve Bayır’ın açıklamaları ise daha siyasi…
Haklı olarak seçim sürecinde ‘Ne de güzel projeler tam da İzmir’in ihtiyacı’ diyemeyecekleri için projelerin sandığa yansımasından endişe ediyorlar. Aynı şekilde AK Parti cephesinden gelen ‘Kenti uçuracak, çağ atlatacak projeler’ açıklamaları siyasi amaç taşıyor. Taşıdıkları 12 Haziran kaygısı nedeniyle siyasileri bir kenara koyduğumuzda ‘sivil toplum örgütlerinin’ görüşleri daha da önemli hale geliyor.
*
İTO’dan,  EBSO’ya, EGEV’den İTB’ye kadar kentin önemli bölümünü temsil eden kurumların yöneticileri daha itidalli konuşuyor çünkü. Ve dikkat çektikleri önemli bir nokta var. Başbakan hedef 2023 diyor ama İzmir EXPO 2020 adayı… İzmir’de hedefin 2020 olması gerekiyor. İzmir bir yandan EXPO gibi ikinci kez aday gösterildiği, dünyanın en büyük fuarcılık olayını kazanmaya çalışırken bir yandan da bu organizasyon öncesi alt yapı sorunlarını tamamlamak zorunda. Bu açıdan İzmir’de hedefin 2023 değil 2020 olması gerekiyor.
Sivil toplum örgütlerinin görüşleri kent için daha rasyonel daha doğru…
Olaya ‘Şu parti, bu parti’ cephesinden değil de ‘İzmir Partisi’ yönüyle bakılması hem onlar hem kent adına daha doğru…
Sadece AK Parti’nin değil CHP’nin projeleri de önemli…
Tayland’da olduğu gibi İzmir’in sağlık kenti olması mesela… İkinci kez EXPO mücadelesi verdiğimiz şu günlerde EXPO temamız yine sağlık.
Sağlık temasıyla Yarımada’nın, İnciraltı’nın planlanması, başta termal olmak üzere kentte sağlık altyapısının güçlendirilmesi önemli…
Yine Alaattin Yüksel’in açıkladığı deniz ulaşımı, tramvay hatları… En az Binali Yıldırım’ın açıkladığı ‘yol, hızlı tren’ projeleri kadar önemli.  
İzmir’in tasarım kenti olması, temiz enerji üssü olması da öyle. AK Parti ile birleştikleri, (sadece yıkılacak bina sayısında ayrıldıkları) ender noktalardan biri olan ‘Kentsel Dönüşüm’ de hakeza…
Partiler kazanırken İzmir’in kaybetmemesi gerektiğini düşünüyor, İzmir Partisi’nin hepsinden daha önemli olduğunu söylemeye çalışıyorum. CHP bir yandan başta yoksulluk olmak üzere halkın sorunlarına kafa yorarken biraz AK Parti sayesinde de olsa kentlerin sorunlarına da duyarlı olmaya başladı.
Bazen kentlerin sorunlarını çözdüğünüzde halkın sorunları da kendiliğinden çözülebiliyor çünkü. Başbakan Erdoğan’ın ve CHP’nin açıkladığı projeleri 5-10 yılda tamamlayın. İşsizlik diye bir şey kalmaz bu kentte. Düşünün bir kere…
İstanbul’a, Ankara’ya arabanızla 3,5 saatte ulaşıyor her iki kente hızlı trenle gidebiliyorsunuz.
Dünyanın en büyük limanını Çandarlı’ya yapıyor, dünya standartlarında bir kurvaziyer limanını, marinaları körfeze inşa ediyorsunuz.
150 bin gecekonduyu yıkıp yerlerine sağlıklı kentler yükseltiyor, Efes Antik kentine binlerce yıl sonra liman götürüyorsunuz.
Ya da Kocaoğlu’nun projesi olan körfez çevresini tramvayla dolaşıyor, Bergama’dan Selçuk’a kadar lüks trenle gidebiliyorsunuz.
Kentteki yatak kapasitesini 5 binli rakamlardan 100 binli rakamlara çıkarıyor, körfezin göbeğine turistik adacık ve köprü kuruyorsunuz. CHP’li Yüksel’in dediği gibi İzmir’i temiz enerjinin merkezi haline getiriyorsunuz. Yenilenebilir enerji kaynaklarını arttırıp kentin artan enerji ihtiyacını yine kentten çıkarıyorsunuz.
Yani İzmir’i tam bir cazibe merkezi haline getiriyorsunuz.
Yatırımları doyma noktasına ulaşmış İstanbul-Kocaeli-Bursa aksından İzmir’e doğru kaydırıyorsunuz yani…
Altyapı, ulaşım ve konaklama sorunu yok. Gecekondularından kurtulmuş, körfezinden daha çok yararlanan, limanıyla ticareti canlanan, turizmi patlayan bir kent yaratıyorsunuz diğer bir deyişle.
Bu projelerle hangi parti mi kazanır?
Tabi ki İzmir Partisi!
Hem de tartışmasız iktidar olur. Tabi ki projeler laf da kalmazsa...
**
Birileri diyor ki 'efendim bu yerel seçim miymiş, neden kent projeleri yapılıyormuş'
Muş da muş... Mış da mış...
Eğer yerel anlamı yoksa bu seçimin neden 'İzmir Milletvekili' seçiyoruz? Neden seçtiğimiz vekillerden kentin sorunlarına sahip çıkmasını/çözmesini bekliyoruz ya da? Yoksa, 'Türkiye milletvekili seçer, geçeriz' değil mi?