Önceki seçimlerde İzmir’de tek bir gündem maddesi olurdu.
AKP mi CHP mi? Başka bir deyişle… Laiklik mi ‘tehlike’ mi?
Tek bir endişe üzerinden şekillenirdi seçim çalışmaları…
AKP gelecek, özgürlükler gidecek.
Ya da; AKP gelecek, Kordon’da rakı faslı bitecek!
Genel olarak İzmir seçmenin iki endişe taşıdığını söyleyebiliriz.
İrtica ve bölünme!
Ekser çoğunluk Balkan-Rumeli Göçmeni olan İzmir seçmeni irticaya ne kadar mesafeliyle etnik bölünmeye de o kadar uzaktır. O nedenle Kürt ya da bölünme temelli herhangi bir siyaset İzmir çukurunda tutmaz. Ve AK Parti'nin hala bu kentte zorlanıyor olmasını da bu temelden görmek gerekir. Ve bu iki yapının da tam karşısında duran Baykal’ın ‘ulusalcı’ siyaseti İzmir’de o nedenle tutmuştur.İzmir bu nedenle CHP'nin kalesine dönüşmüştür.
İzmir’de CHP’nin odun da koysa seçtirmiş olması da koca koca ilçeleri küçücük adamlara teslim etmesi bu sürecin doğal sonucudur. İlçe belediye başkanlarının haline bakınca ne demek istediğimi anlarsınız.
Hepsinin değilse de bir kısmının…
Kavganın, iç çekişmenin bini bir para…
Çöplerini zor toplayan bazı belediye başkanları ilçelerinde muhaliflerini dize getirmek ve ‘tahtlarını’ korumak için medya yapılanmasına gitmeye başlamış!
Tetikci.com modelinde internet siteleri planlıyor, müsvedde gazeteciler üzerinden siyaset dizayn etmeye çalışıyorlar. Gözüm ve tüm dikkatim üzerlerinde…
Yandaş basın teşekkülünü tüm çıplaklığıyla deşifre etmek boynumun borcu olsun.
Kimin gazeteci kılığında hangi belediye başkanının tetikçiliğini yaptığını bu sütunlardan okuyabilir, hangi sözde gazetenin hangi gerçek çalışanının hangi belediyede bordrolu olduğunu yakında öğrenebilirsiniz.
Araştırmalarım devam ediyor. Ama duyumlarım sağlam.
Dedik ya koca koca ilçelerin küçücük başkanları bunlar diye…
*
Neyse, bu konuyu ‘şimdilik’ geçelim.
*
AK Parti başardı.
Neyi mi? İzmir’in seçim gündemini topyekun değiştirmeyi tabi ki.
CHP’nin özellikle de Yeni CHP’nin de bunda payı/katkısı var. Önceliklerini değiştiren Yeni CHP, İzmir’de küçük kayıpları zaten göze almıştı.
AKP’nin neyi başardığına gelince…
İzmir’e yönelik proje yağmuru kentin siyasi iklimini kökten değiştirdi.
Şimdiye kadar 35 proje açıklandı. Ekseriyeti bilinen, konuşulan, tartışılan ancak tamamı kente katkı sağlayacak hatta bana göre İzmir’i uçuracak projeler…
Projelerin kaptanı Ulaştırma E.Bakanı Binali Yıldırım. Çünkü 35 projenin neredeyse 20’si ulaşım… İzmir’i İstanbul ve Ankara’ya bağlayacak otoyol ve hızlı trenlerden körfeze tüpgeçite varıncaya kadar…
Son proje Çeşme’ye deniz otobanı…
Balıklıova’dan Çeşme’ye açılacak bir kanalla hem yol kısalacak hem de Karaburun Yarımadası adaya dönüştürülmüş olacak.
Olur mu olur. Hamdi Ağabey (Türkmen) yazdı, Binali Yıldırım kaptı. Adamların öyle bir kasıntısı da yok. CHP’liler söylemiş, AKP’liler ileri sürmüş, gazeteciler yazmış ya da vatandaş hayal etmiş…
Son proje Hamdi Türkmen’in hayaliydi.
Binali Yıldırım sayesinde gerçek olabilir. Belki bir sapan mesafesinde olan Midilli ve Sakız’ı Yunanlılara bırakmış olmanın acısını bir nebze de olsa yatıştırır Karaburun Adası… Yaşasın bizim de Ege’de bir adamız var! Dedirtir belki de.
*
Proje yağmuru İzmir’de gündemi değiştiriyor bana göre…
CHP’ye göre bol keseden, içi boş, koftiden ve fos projeler.
Kimi ‘Atma Recep din kardeşiyiz’ diyor kimi alternatif proje açıklama yarışına giriyor.
CHP Büyükşehir Belediyesi üzerinden Yıldırım’ın projelerine yanıt vermeye alternatif üretmeye çabalıyor. Yani ‘yoksulluk, yolsuzluk, adil gelir dağılımı’ gibi halkın sorunları üzerinden siyaset üreten Genel Merkeze inat AKP’ye kafa tutan kent projeleriyle gündeme geliyor CHP kurmayları… Binali Yıldırım 150 bin konutu yenileyeceğiz derken Kocaoğlu-Yüksel ikilisi rakamı 250 bine çıkarabiliyor. Sonuçta ne mi oluyor?
İzmir’de seçim gündeminin merkezine projeler oturuyor.
Ne CHP’nin yoksulluk raporları ne de önceki seçimden kalma korkular.
İkisinden de eser kalmıyor. AK Parti maçı istediği sahaya çekiyor.
Yani kimilerine göre CHP’yi istediği sahaya getirip, üstünlüğü ele geçiriyor.
*
Tabi ki yerel yönetimler CHP için şans olduğu kadar dezavantaj da…
Aziz Kocaoğlu gibi Cevat Durak gibi seçime asılan belediye başkanları da var yukarıda saydığım türden ‘dostlar seçimde görsün’ diyenler hatta 12 Haziran’ı görmeyip 2014 planları yapanlar da… Ama söz konusu proje olduğunda yerel yönetimlerin gücü sınırlı…
En yüksek bütçeli Büyükşehir’in bile gücü bir yere kadar.
İzmir’de kimsenin Kocaoğlu’nun iş yapma yeteneği ya da kente hizmet amacıyla sorunu olduğunu sanmıyorum.
Ama İzmir’de önemli bir kitlenin kentin merkezi idarenin kontrolündeki diğer şehirlerle arasının açıldığını, hizmetler bakımından geri plana itildiğini düşündüğünü biliyorum.
İlk kez kentin sorunları bu derece önemseniyor. İlk kez seçim ideolojik çizgiden projeler çarpışmasına dönüşüyor. Söz konusu kent projeleri hem de devasa kent projeleri olduğunda işler değişir. Hükümetin gücü yerel yönetimi döver!
Eğer AKP’nin yeniden iktidara geleceğine dair bir kanaat olmasa sorun yok!
Ama bu kanaat hala var. Ve CHP’lilerin bile büyük çoğunluğu AKP’nin iktidar olacağını düşünüyorken yerel projeler çarpışmasında CHP’nin işi kolay değil.
AKP başardı derken bunu kast ediyorum. Seçimi istediği kıvama getirmeyi, istediği sahada oynamayı başardı.
Ve müsabaka ne olursa olsun! İster futbol, ister boks isterse başka bir şey…
Rakibin en yumuşak noktasından saldırılır. İzmir’in sorun hiyerarşisinde tepede ulaşım vardı. Bitmeyen metrolar, gittikçe kaosa dönüşen kent içi ulaşım… Şehirlerarası ulaşım desen… Zaten Allahlıktı.
İstanbul ve Ankara’ya 9 saatte ulaşan bir İzmir… Sanıyorum iktidar bunu görüp, saldırıyı en yumuşak noktadan yaptı. Havadan, karadan ve denizden ulaşım projeleriyle kentin gündemini değiştirdiler Yetmemiş olacak ki Efes’e antik limanı götürüp denizden ulaşımı, Meryemana’ya nostaljik buharlı tren seferi yapmayı, Körfez’den Çeşme’ye deniz otoyolu yapmayı da gündemlerine almışlar.
Peki, gündem değiştirmek, İzmir’i proje manyağı yapmak sandıkta işe yarar mı?
Yüzer-gezer yüzde 10-15’lik dilim üzerinde iş yapabilir.