GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Haziran 2011 Çarşamba

Seçime beş kala

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıcdaroğlu’nun ‘sürpriz’ İzmir programının ilk ayağındaydım. Partisinin İklim ve Çevre Raporu’nu açıklayan Kılıçdaroğlu’nun yenilenebilir enerjiden başlayıp küresel ısınmaya kadar olan açıklamaları salonu ısıtmaya yetmedi.
Muhtemelen orada bulunan Genel Başkan Yardımcısı Sancar Ayata’nın önüne koyduğu yazılı açıklamayı okuyan Kılıçdaroğlu’nun, akademik dille yazılmış açıklamasından aklımda kalan birkaç bölüm oldu. ‘CHP iktidarında dereler özgürce akacak’ dediğini duydum bir ara, sonra da yoksul vatandaşa ısı yalıtımı için ev başına bin 500 TL yardım yapacaklarını…
Ama ben hala aynı noktadaydım. Seçim sathı mahalline girildikten sonra iki kez İzmir’e gelip Ödemiş ve Gündoğdu’da miting düzenleyen, resmi programında 11 Haziran’da da İzmir’de olacağı açıklanan Kılıçdaroğlu, neden kente bir kez daha gelme gereği duymuştu?
Başbakan Erdoğan’ı hayran bırakan Gündoğdu mitinginden sonra hem de. 
İklim ve Çevre Raporu açıklamak için değil herhalde…
Peki, neden?
Gündoğdu Mitingi’nden sonra ortaya çıkan fotoğraftan olabilir mi?
En azından daha yakın bir ihtimal. Başbakan Erdoğan’ın şu veya bu şekilde Gündoğdu meydan mücadelesini kazanmış olması CHP’de kısmi bir panik havası yaratmış olabilir.
Erdoğan’ın İzmir’e, Büyükşehir Belediye Başkanı’na yüklenmeleri, Kılıçdaroğlu’nu Hakkari Mitingi üzerinden vurup, kentin ulusalcı yapısıyla karşı karşıya getirme girişimleri…
Çılgın projeler açıklayıp, seçmenin aklını çelme çabası…
İki bakanın yüklenmesiyle İzmir’in siyasi zeminindeki fay kırıkları…
İşte size ‘sürpriz’ ziyaretin esbab-ı mucibesi!
Gündoğdu’da meydanı AK Parti’ye kaptıran CHP’de iç hesaplaşma yapılıyor. Araştırmalarda kimi ilçelerde AKP’nin CHP’yi yakaladığı bile konuşuluyor.
O ilçelerden ikisi Buca ve Kemalpaşa… Buca’da yerel yönetimden kaynaklı sorunlar, Kemalpaşa’da öteden beri gelen demografik yapı...
Buca’nın efsane Başkanı Cemil Şeboy, AK Parti için sahada…
2014 hesabıyla alana indirilen Şeboy, İzmir’in göçmen yapısında etkili bir isim.
Pek çok ilçede eski belediye başkanları Gaziemir’de Adnan Yüksel, Seferihisar’da Hamit Nişancı AK Parti için ter döküyor. Bakanlar proje yağmuruna tutuyor. Başbakan 5 trilyonu aşan seçim bütçesiyle İzmir’i tam manasıyla muhasara altına alıyor.
CHP ise bildiğiniz gibi…
Yeni CHP politikalarından, aday belirleme süreçlerinden baki iç sorunlar devam ediyor. İthal adaylar kente yeni alışırken, İl Başkanı Tacettin Bayır, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve 3-4 adayın gayretli çalışması ancak bu kadarına yetiyor.
Polis operasyonu pek çok ilçe belediye başkanını pıstırmış.
Bazıları şimdiden 2014’ü hesaplıyor. İzmir’in siyasi faturasının Kocaoğlu’na çıkacağını düşünenler rakip bakanları ağırlayıp övgüler yağdırıyor. Adaylar bile yekpare değil.
Şimdiden gruplar, grupçuklar oluşmuş.
Bazı ilçe örgütleri il başkanını takmazken, il başkanı da bazı belediyeleri hiçe sayıp, geçmişe dönük siyasi hesaplaşmaya girişiyor. Eski defterler üzerinden yeni faturalar çıkarılıyor.
Anlayacağınız CHP cephesinde tam bir ‘kakofoni’ yaşanıyor.
Operasyon yiyen yaralı Başkan Kocaoğlu, kentteki siyasi faturanın kendisine çıkacağını bilmesinden mi yoksa temelsiz operasyonla başlayan ağır suçlamalarla süren sürece inat, direnme refleksinden mi bilinmez, canını dişine takmış çalışıyor.
En azından bazıları gibi ‘Sayın bakanım ne iyi ettiniz de geldiniz’ demiyor.
Şimdi anladınız mı Kılıçdaroğlu’nun seçime beş kala neden İzmir’e bir kez daha gelme gereği duyduğunu. Ve de Gündoğdu’da CHP’nin neden üstünlüğü AK Parti’ye kaptırdığını…
*
Kılıçdaroğlu’nun İklim ve Çevre Raporu açıklamadığı toplantıda bazı ilginçlikler de yok değildi. Öncelikle Kılıçdaroğlu’nun uykusuz, yorgun ve bitkin hali göze çarpıyordu. 81 ilde miting düzenleyip 200’ün üzerinde ilçe ziyareti yapan CHP Genel Başkanı seçime beş kala, ‘Bitse de gitsek’ havasındaydı bir bakıma…
Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel’in toplantı sonunda İzmirli gazetecilerin sorularına muhatap olan Kılıçdaroğlu’na notlarla İzmir brifingi vermesi de dikkatlerden kaçmadı.
Basın toplantısına alınmayan belediye başkanı ve aday adaylarının bazıları salona sızmayı başarmış, bazıları Kılıçdaroğlu’na yakın durmak için kapı önünde nöbetteydi.
Ama toplantıya damga vuran olay Kocaoğlu’nun iki gazetecinin sorusu üzerine hiddetlenip, kürsüye yürümek suretiyle söz alması ve verdiği yanıtlardı.
Yüksel’in bilgi notlarıyla da olsa Kılıçdaroğlu doyurucu bir konuşma yaptı İzmir için...
Özetle kentin AKP hükümeti tarafından cezalandırıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın başta çevre olmak üzere pek çok konuda yüklendiği en büyük silahı Kocaoğlu’nu müdafaa ediyordu. ‘İzmir’in parası da var, imkânı da… Hükümet gölge etmesin, yeter’ diyen Kılıçdaroğlu, bazı ‘gazetecilerin’ uzun sorularından sıkıldı.
Başbakan’ın ‘İzmir kokuyor’ sözlerine Bornova’daki askerlik dönemiyle kıyaslayarak yanıtlayan Kılıçdaroğlu, aynı tezin bir gazeteci tarafından ortaya konulmasına alışamadan, kentin başka sorunlarının da olduğunu öğrendi. Körfez kokuyordu, Büyük Kanal çalışsa da İzmir Körfezi’ne iki dereden pislik akıyor, Harmandalı Çöplüğü tehlike saçıyor, İzmir’e yeni yeşil alanlar kazandırılmıyor, çimento fabrikaları ve taş ocakları da çevre felaketiyle meslektaşımıza göre… Soru uzadıkça Kocaoğlu’nun yüzü değişiyor, dudaklar morarıyor, sinir katsayısı artıyordu. Genel Başkanı önünde ‘küçük’ düşüyor, ‘Pis kokuyor’ diyen Başbakan’a yanıt vermeye çalışırken, kronik mevzular kaşınıyordu.
Kimilerine göre soru İzmir’in gerçek gündemiydi.
Acı ama gerçek gündemi… Kimilerine göre zamansız bir soruydu. Salonda o ana kadar medya mensuplarının arkasında oturan Kocaoğlu’nun yerinden kalkıp kürsüye doğru yürüdüğünü gören Kılıçdaroğlu, sözü Kocaoğlu’na bırakmak zorunda kaldı.
Her soruyu büyük bir ciddiyetle yanıtlayan Kocaoğlu, hükümetin kendilerine çıkardığı engelleri tek tek ve örnekleriyle açıkladı.
Harmandalı için iki yıldır çalışıyorlar, Torbalı’da Çevre Bakanı’nın engeline rağmen ÇED sürecini devam ettiriyorlardı. Çimento fabrikaları Çevre Müdürlüğü’nün sorunuydu zaten. Körfez iddia edildiği gibi kokmuyor, bazı dönemlerde kente koku salan Çiğli’de ihalesi KİK tarafından iptal edilen arıtma çamuruydu. Ve kent için ürettikleri projelerde hazineden afaki rakamlarla kamulaştırma yapmaları gerekiyordu. Tam 550 milyon liralık kamulaştırma yapmışlar, büyük bölümünü de Hazine’ye aktarmışlardı.
Hangi belediye hazineden arsa satın alıyor? sorusu ise yanıtsız kalıyordu tabi ki.
En kızdığı bölümün ‘yeni yeşil alan yapılmıyor’ tespiti olduğu, ‘Behçet Uz’dan sonra en fazla yeşili ben yaptım’ yanıtının tonundan anlaşılıyordu.
Sonuçta CHP’nin Kılıçdaroğlu’nu getirerek siyasi gündemini değiştirmeye çalıştığı İzmir’de AK Parti de boş durmuyordu. Kente sonradan bağlanan ilçe-belde ve köylerdeki Kocaoğlu üstünlüğünü kırmaya çalışan ve bunun için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı Bayındır ve Ödemiş’e getirip, ‘Kocaoğlu gibi’ sözleşmeli üretim yaptıran AK Parti, son ana kadar İzmir’e asılmaya devam edecek gibi görünüyor.
İstanbul Belediye Başkanı’nın kentini bırakıp seçime beş kala İzmir’in civar ilçelerine çıkarma yapması bile tek başına İzmir’deki siyasi rekabeti göstermeye yetiyor.
Bize de bu rekabeti tüm heyecanıyla sizlere yansıtmak kalıyor.