GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Temmuz 2013 Çarşamba

İzmir için seçim vakti!

Ne yazın kavurucu sıcaklığı ne de Ramazan ayının uhreviyeti, sükûneti İzmir’in seçim sathı mailine girmesine engel olamadı.
CHP’nin ‘tartışmalı’ MYK kararı sonrası istifa yağmuru hatta sağanağı yaşandı kentte.
16 ilçe başkanı 100’e yakın örgüt yöneticisi katıldı kervana…
Ve seçim davulu çalınmaya başladı bir anda her yanda.
Seçim kazanı harıl harıl kaynıyor.
Kulisler, aday adayları…
Ankara’dan icazet alanlar, anketlerde öne çıkanlar…
Şimdilik CHP İzmir’in fotoğrafının yarısı ortaya çıktı.
Tabi ki asıl fotoğraf 31 Temmuz günü netleşecek.
Kimlerin nereye aday olacağı belli olacak. Gerçi pek çoğu belli de… Resmiyet kazanacak diyelim. CHP’nin 2 nolu ismine göre ‘tüm üye, yönetici hatta mevcut başkanları’ da (Kocaoğlu’nu bile) kapsıyor bu genelge…
Kimler nereye başvuracak yahut başvurmayacak?
Önce CHP’nin MYK kararı sonrası illere gönderdiği genelgeyle başlayalım. Adnan Keskin, Gökhan Günaydın gibi partinin etkin isimlerinin başını çektiği bu kararın hem olumlu hem de olumsuz tarafları var bana göre. Olumlu yönü seçime doğru örgütün daha derli/toplu oluşuna imkân tanıması…
Önceki seçimleri hatırlarsak…
Aday olacak başkan ve yöneticiler seçime birkaç ay kala istifa eder. Örgütü kimin yöneteceği, örgütün seçimdeki tarafsızlığı gibi büyük sorunlarla baş başa kalınırdı.
Şimdiyse CHP örgütünün seçime 8 aydan fazla kala adaylardan arınmış olmasının rahatlığı yaşanacak.
Alınan kararın doğru tarafı bu.
Yanlış tarafıysa başvuru tarihi olarak 31 Temmuz’un belirlenmiş olması…
31 Temmuz aday fotoğrafının netleşmesi/resmileşmesi için bence erken bir tarih…
YSK takvimine göre adayların resmileşmesi Ocak ayının sonunu bulacak.
Ve Aralık ayında memur adaylar da bu kervana katılacak.
Tabi ki STK başkanları, iş adamları/kadınları vs.

Örgütün adayları Ocak ayının sonuna kadar yani yaklaşık 6 ay boyunca birbirlerinin gözünü oymacasına mücadele edecek.
Yani kıran kırana bir mücadele dönemi yaşanacak. Deyim yerindeyse kan gövdeyi götürecek.  Sonuçta içlerinden bir tanesi yarışı göğüslerken diğerleri parti içi rekabet sürecinden aldıkları yaralarla küskünler safına katılacak.
Bazı ilçelerde ‘aday yapılmayan’ kişi rakibe bile çalışabilir.
Bunun örnekleri önceki seçimlerden de mevcuttur.
O nedenle 31 Temmuz aday fotoğrafının en azından örgütün adaylarının netleşmesi açısından erken bir tarih. 
Bir aday adayı sordu… Biz 6 ay boyunca birbirimizin ayağını kaydırmaya çalışırken, son düzlükte ipi hiç hesapta olmayan dışardan bir isim göğüslerse ne olur?
Yanıtım netti: Siz birbirinizi ringin dışına itmek için öyle bir mücadele vereceksiniz ki; sonunda ‘Ben de olmayayım, o da olmasın’ noktasına gelecek, ‘dış kulvardan son anda potaya gireni’ alıp başınıza taç yapacaksınız. Çünkü sizin için önemli olan örgütteki rakibinizin olmaması olacak.

Bu örneği pek çok ilçede görebiliriz.
Bilhassa Bornova, Bayraklı, Karabağlar, Konak, Karşıyaka, Çiğli ve Buca gibi aday bolluğunun yaşandığı ilçelerde…
Konak adayı olmak için İl Başkan Yardımcılığı görevinden ayrılan Hüseyin Mutlu Akpınar’la sohbet ederken, parti için rekabeti Akpınar şu sözlerle özetliyordu.
Bence Aziz Başkan, kanalizasyon ve yağmur suyu kanalının yanı sıra akacak kanlar için ayrı bir kanal açmalı. Çünkü İzmir’de kan gövdeyi götürecek.
Akpınar’a aynen katılıyorum.
İstifaların alınması doğru 31 Temmuz yanlış olmuştur.
Ve CHP bu süreçten kazançlı çıkamaz.
**
Gelelim 31 Temmuz’da İzmir’de nelerin olabileceğine…
Herkesin merak ettiği tek bir soru var.
Aziz Başkan başvuru yapacak mı?
Merak edenler 31 Temmuz’u beklesin diyen Başkan’ın mesajı Ankara’ya yani genel merkezeydi. Hatta kendisinden yaşça büyük olan Adnan ağabeyine…
Çünkü Adnan Keskin bir soru üzerine ‘Aziz de başvuracak tabi ki’ demiş, Kocaoğlu’na da bu durum sorulmuştu. Elbette ki MYK bir karar almışça kurumsal olarak bu karar CHP üyesi herkesi kapsar. Tabi ki Kocaoğlu’nu da kapsar.
Lakin herkesçe malum bu durumun altı çizilmek suretiyle masanın üzerine konulmasının altında başka anlamlar aramak gerekir.
Bir MYK kararının kendisini de bağladığını Kocaoğlu elbette biliyordur.
Ama sorun Keskin’in bu durumu Kocaoğlu’nu rahatsız edecek şekilde hatırlatmasıdır.
Merak edenler 31 Temmuz’u bekler yanıtından sonra Kocaoğlu’nu tanıyanlar o tarihte başvuru yapmayacağını sanırım anlamışlardır.
Çünkü ben o yanıttın bunu anladım. Hukukta olmasa da hayatta bir kural vardır.
İstisnalar kaideyi bozmaz. Yani Kocaoğlu ‘başvuru yapmasa bile’ potansiyel adaylar arasındaki en güçlüsü olmayı sürdürecektir. Çünkü mevcut başkanın gücü, iktidarın gücü avantajdır. Elbette ki iktidar yıpratıcıdır, yorucudur.
Ege TV’deki Söz Meclisten İçeri programında da söyledim.
Başkan Kocaoğlu bu dönem farklı bir rota izliyor.
Belki de yaşanmışlıklarından yola çıkarak rotasını çizmeye çalışıyor.
2009 öncesi seçime altı ay kala (söz verdiği gibi) ‘adaylık iradesini’ beyan ederek yanlış yapmıştı. Çünkü kaderini Baykal’ın ellerine teslim ederek Deniz Bey’in kendisiyle nasıl bir ‘kedi-fare oyunu’ oynadığını bir fiil yaşamış, ‘İzmir’in başkanı kadın mı olsun erkek mi, uzun mu olsun kısa mı’ gibi hafızalardan kolay kolay silinmeyecek diyaloglar yüzünden bu kez rotasını değiştirme kararı almış olabilirdi.
Her ne kadar bu kez partinin dümeninde siyasi hatayı boyunca muhalifi olduğu Baykal olmasa da ‘kaderini genel merkeze’ teslim etmenin ne anlama geldiğini yaşamıştı. Kocaoğlu gibi kendi doğruları olan ve ‘yoğurt yiyişiyle övünen’ bir başkanın aynı yoldan iki kez geçmeyeceğini tahmin etmek zor değil.
Başvuru yapmaması halinde Kocaoğlu’nun aday yapılmama ihtimali tabi ki vardır. En az başvuru yapması halinde aday gösterilmeme ihtimali kadar…
Genel merkez yahut genel başkan Aziz Kocaoğlu’nun kalemini kırmışsa, başvuru yapıp yapmamasının bir önemi yoktur bana göre.
Ama 10 yıllık bir başkandan vazgeçme riskinin CHP tarafından iyi hesaplanması gerekir.
Gezi süreciyle birlikte İzmir ve çevresinde CHP gemisinin yelkeni rüzgarla şişmişse de bu şişkinlik yanlış atılacak birkaç adımla kısa sürede sönebilir.
Sadece Büyükşehir noktasında değil…
CHP yakaladığı bu fırsatı iyi değerlendirmeli, ilçelerde ve büyükşehirde sükutu hayal yaratmayacak bir liste ile İzmirlinin karşısına çıkmalıdır.

’Nasılsa Gezi süreci bizi güçlendirdi. Odun da koysak seçilir’
anlayışıyla İzmir’e bakmak belki kısa vadede kazandırsa da uzun vadede ağır kayıplar verdirecektir. Çünkü Gezi süreciyle İzmir’de yara alan AK Parti, CHP’nin yapacağı hataları kollamakta, nefesini rakibinin ensesinde hissettirmektedir.


Not: Özer Doğan rakamlarla İzmir’i analiz etmeye başladı. Söz verdiğimiz gibi İzmir siyasetine yön verecek analizlere devam edeceğiz. Fatih Yapar ve benim de katkı koyacağım analizler İzmir siyasetinin en net fotoğrafını görmenizi sağlayacak. Bizi izlemeye devam edin.