GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
28 Kasım 2011 Pazartesi

İzmir Trafik Müdürlüğü ve etik

Geçen yaz oğlum Oliver’la, Manhattan’da bir araç kiraladık. Philadelphia, Baltimore, Maryland, Washington D.C., Cloudy Mountains, Tenessee, North Carolina, Georgia, Atlanta, Alabama, Missisipi, Louisiana, New Orleans, Texas, El Paso’dan Rio Grande’yi aşıp Meksika’ya girdik, (Ciudad Huarez), sonra tekrar ABD’ye geri döndük ve Arizona, Tombstone, Phenix, Grand Canyon, California, San Diego, Los Angeles, Oklahoma, Ohio, Nashville, Memphis, Kentucky, Chicago, Kanada, Ontario gölü, Toronto, Niagara, Montreal, Vermont, Concord, Boston, Salem, New York… Tam 12 000 kilometre gitmişiz karadan… Bir kere trafik polisi bizi durdurup ehliyet, ruhsat sormadı…
Benzer şekilde, yaşamım İngiltere, Türkiye arasında git gel geçti. Çoğu zaman karadan, otomobille gittim. Yunanistan, İtalya, Fransa, Almanya, İspanya, Belçika, Hollanda, Avusturya, Slovenya, Slovakya, Hırvatistan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, İskandinavya… Yaşamımın çeşitli zamanlarında otomobille bu ülkelerin yollarında bulundum. Hiçbir zaman trafik polisi durdurup ehliyet ruhsat sormadı. Hızlı gittik ama “Radara girdiniz, ceza” demedi. Hiç ceza ödemedim, hız ya da sigorta, evrak gibi nedenlerle...
Ayrıca, binlerce kilometre yol gittim bu ülkelerde ama hiç kaza görmedim…
Ülkemizin durumu belli. Bol hız cezası, bol ehliyet ruhsat kontrolü, bol kaza, bol ölüm… Neden? Kontroller ve cezalar acaba çoğunlukla marka araçlara mı, yoksa daha çok kaza yapan kamyon ve Eshot otobüslerine mi? İhtiyaç ve odak para toplama mı, kazaları önleme mi?   
Dün, 26 Kasım Cumartesi günü, sabah saat 10:30, 11:00 deki bir randevuma gitmek için yola koyuldum. Bu ülkenin yasalara uyan, saygın, pek cezalarla işi olmayan bir eğitimcisi, öğretmeni, “Etik Değerler” kitabının yazarı olarak. Öğretmenler günü kutlamamızın, benim de meslekte 30 yılımı kutlamamın iki gün sonrası…
Çeşme otoyolu, Narlıdere çıkışında her zaman bulunan trafik polisleri beni belki kırkıncı defa olmak üzere yine durdurdu. Yine ehliyet, ruhsat soruyorlar. Alaycı bir bakış ve ses tonuyla, “işte yakaladım seni, şimdi ceza keseceğim, güç bende, sen zavallı bir halksın, üstelik kadınsın, ben seni ezerim, dur derim durursun, bekle derim beklersin” edasıyla, “Sigorta yok” dediler. “Var, olması gerek” dedim, torpido gözünde mi kaldı diye eski yıllara ait sigortaları gözden geçirmeye başladım.
Uzun bir arayıştan ve bekleyişten sonra trafik polisinin elindeki ruhsatın içinde sigorta bulundu. Yani, iyice araştırmadan “Yok” deyip beni oyalamışlar, randevuma geç bırakmışlar.
Özür filan yok tabii, alaycı gülümseme devam. Ayrıca, yine ehliyet ve ruhsat bir polis tarafından götürülmüş, bir türlü gelmiyor, bekletilmeye devam ediyorum. İşim ve acelem olduğunu, evraklarımda eksik olmadığına göre gitmek istediğimi belirttiğim halde “Ben senin patronunum, güç bende, biat etmek zorundasın” havasıyla, mobbing boyutundaki saygısız, alaycı, eğlenen, hatta cezalandırıcı hareketler devam ediyor. Şikayet edeceğimi belirttiğimde “Et, amirimiz bizi korur, bir yere varamazsın” mesajı... Memleketim ne hallere düşmüş…
Sonunda, sabır eşiğim çoktan aşılmış bir durumda, kızgınlıkla kalemi kağıdı çıkarıp, sol kolları üzerindeki numaralarını almaya çalıştığımda haksız olduklarının bilinciyle kollarındaki numaraları örterek apar topar ehliyet ve ruhsatımı ama yine yüzlerinde o alaycı “Ben seni nasıl parmağımda oynatırım, nasıl sinirlendiririm, seni ezerek eğlenirim” ifadesiyle geri verdiler.
Otuz yıllık meslek yaşamımda binlerce öğrenci yetiştirdim, yüzlerce televizyon programı yaptım, 16 kitap, yüzlerce köşe yazısı yazdım. Yazılarımda, konuşmalarımda bıkmadan, usanmadan hep etik, yani saygı, sevgi, adalet, şefkat, kibarlık, empati, anlayış içinde birbirimizi seven güvenilir bir toplum olmamız için mesajlar verdim. Bugünlerde bir yanda gündemimizde kadına şiddetin önlenmesi, bir yanda mobbing konusunda kendimin yazdığı kitaplar, köşe yazıları, bir yanda devlet memuru olan trafik polislerinin üniformalarına güvenerek, kadına, bu defa bana uyguladığı mobbing, yani duygusal şiddet…   
İl Emniyet ve Trafik Müdürlerinin etik davranış için acil önlem alması, bu memurlara eğitim vermesi ve şikayetleri dinleyip gerekli yaptırımları uygulaması, ehliyet ruhsat denetiminden çok kurallara uymayan ağır vasıta şoförlerine odaklanması gerekiyor. Bir öğretmen nasıl hizmetle görevliyse, bir polis de buna benzer bir hizmetle görevlidir. Üniformasına ve amirlerine güvenip halka eziyet etmek yanlış bir tutumdur.
Bu tablo güzel İzmir’imize yakışmıyor…