GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
17 Ekim 2011 Pazartesi

Çocukların gelişiminde anaokulu eğitimi ne kadar önemli

Birkaç yıl önce bir gün ofisime girdiğimde aşağıda gördüğünüz yazının İngilizce’sini masamın üzerinde buldum. Zaman zaman yaptığı gibi bu defa da yazıyı benimle paylaşan kişinin duyarlı meslektaşım Aksel Epik olduğunu anladım. Çocuklarımızın karakter gelişiminde anaokulu eğitiminin önemini vurgulayan bu yazıyı o kadar çok sevdim ki her yerde okumak ve anlatmak istedim. Onun Türkçe’ye çevirisini yaptım. Sonra da “Anlamlı yaşamak” kitabıma iyi bir giriş olacağını ve okurlarımla paylaşmak istediğimi düşündüm. Bugün de bu yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.
 
Gerçekten Bilmem Gerekenlerin Hepsini Anaokulunda Öğrendim
 
Yaşamla ilgili bilmem gereken her şeyi, nasıl yaşamam gerektiğini, nasıl olmam gerektiğini ve ne yapmam gerektiğini anaokulunda öğrendim. Akılcı bilgi üniversite dağının tepesinde değildi, ama anaokulunun kum havuzundaydı. Öğrendiklerim şunlardı:
 
Her şeyi paylaş.
Oynarken adil ol.
Kimseye vurma.      
Aldıklarını yerine bırak.
Kirlettiğin yeri temizle.
Senin olmayan şeyleri alma.
Birini incittiğin zaman özür dile.
Yemekten önce ellerini yıka.
Tuvalette rezervuarı çek.
Dengeli bir yaşam sür - her gün biraz öğren, biraz düşün, biraz resim yap, şarkı söyle, dans et, biraz oyna ve biraz çalış. 
Dışarı, dış dünyaya çıkınca, trafiğe dikkat et, el ele tutuş, birbirinden ayrılma.
Bardakta yetiştirdiğin küçük tohumu hatırla: Kökler aşağı iner, bitki yukarı çıkar ve kimse nasıl veya neden bilmez, ama hepimiz böyleyizdir. Kök salarken yukarılara çıkarız.
Akvaryumdaki balık ve küçük beyaz fare ve hatta bardaktaki tohum- hepsi ölür. Biz de.
İlk öğrendiğin sözcüğü hatırla - sözcüklerin en büyüğü - BAK.
Bilmek istediğin her şey orada bir yerde.
Altın kural: Sevgi ve temizlik. Ekoloji, politika, eşitlik ve aklıbaşında yaşam...
 
Yukarıdakilerden herhangi birini alın ve bunu süslü, sofistike yetişkin sözcüklerine çevirin, iş veya aile veya devlet yaşamına uygulayın. Bunların doğru, net ve elle tutulur olduklarını göreceksiniz.
 
Bir düşünün; dünya ne kadar daha iyi olurdu - tüm hükümetler aldıklarını yerine koysa ve kendi kirlettiklerini temizlese… Ve hala doğru olan; kaç yaşında olursan ol - dış dünyaya çıkarken, el ele tutuşmak, birbirinden ayrılmamak en iyisi…
 
(Robert Fulgrum, 1990, All I Really Need To Know I Learned in Kindergarden, Villard Books, New York, sayfa 6,7)
 
Anaokulları çocuk bakım evi değildir, olmamalıdır. Anaokulları çocukların eğitimlerinin başladığı, toplum içinde nasıl davranmaları gerektiğini öğrendikleri,diğer gelişimleri yaşadıkları eğitim yuvalarıdır. Bugün ülkemizde birçok anaokulu yemek, oyun ve uyku ile tüm günü geçirmekte, bir iki ek ders ile eğitim konusunu geçiştirmektedir. Oysa batıda Montessori, Reggio Emilia, Gems, High Scope gibi geliştirilmiş anaokulu eğitim yöntemleri uygulanmaktadır. Doğrusu da budur. Bu yöntemlerle yetişmiş çocuklar ilköğretim birinci sınıfa çok daha donanımlı başlamaktadır.
 
Çocuklar için okula başlama yaşı, okul öncesi eğitim yaşı üçtür. Çocukları üç yaşında anaokuluna yollamak bir lüks değil, eğitimin bir parçasıdır. Çocuk toplumsallaşmayı, sosyalleşmeyi burada öğrenir. Çocuk okula alışana kadar annesinin ya da onu tanıyan bir aile ferdinin anaokulunda, çocuğun yanında bulunması çocuğun okula alışma sürecini yumuşatır. Bazı çocuk okula hızlı alışır, evden kolay kopar. Bazı çocuklar için bu süreç biraz daha sancılı olabilir, çocuk ağlayarak annesinden ayrılmak istemeyebilir. Bu normaldir. Bu durumda, çocuk okula alışana kadar anne ya da diğer yakınının okulda, çocuğun yanında bulunması bu alışma sürecine destek olacaktır. Çocuğun anneden kopma, evden ayrılma sürecini aştıktan, okula alıştıktan sonra çok mutlu olacağı ve eğitimden çok faydalanacağı unutulmamalıdır.