GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
21 Ocak 2013 Pazartesi

İTO hizmetkarlığı Demirtaş’a hayırlı, rakiplerine geçmiş olsun!

Ne zaman seçilmişlerle ilgili bir yakınma/bir eleştiri olsa, o bildik cümle tekrarlanır, bilirsiniz.
“Hep eleştiri, hep eleştiri… Madem beğenmiyorsun, değiştir kardeşim. Sen de koy elini artık taşın altına…”
Bu söz doğru gibi görünse de, eli taşın altına koymak, o kadar da kolay değildir. Hele o taşın altında, çıyanlar, akrepler, bildiğimiz ne kadar zehirli sürüngen olduğunu bildiğinizde… Azıcık sıkar yani!
Mesela, bakın şimdilerde hemen önümüzde oda ve borsalarda seçim var değil mi? Değiştir! İTO’nun (dünya durdukça duracağı kesin olan) Başkanı Ekrem Demirtaş’tan sıkıldıysan, ‘yetti artık yahu, bu İzmir’de başkanlık yapacak hiç mi iyi/akıllı/bilgili/becerikli isim kalmadı, Demirtaş bizim alın yazımız/kaderimiz mi” diyorsunuz mesela… Aday ol, çık ortaya, anlat derdini, herkes de senin gibi düşünüyorsa demokratik yolla devir, otur o koltuğa, öyle mi?
Lakin, kazın ayağı öyle değil, perdeli!
 
Anayasa Mahkemesi’nin 5174 sayılı TOBB Kanunu’nda yer alan ‘İki dönem başkanlık yapanlar, iki dönem ara vermedikçe yeniden bu göreve seçilemezler’ şeklindeki düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal ettiği malumunuz.
Bize yeni malum olan bu düzenlemeyi olasılıklar arasında görüp her an seçime hazır vaziyette bekleyenlerden birinin, İzmir’de üst üste iki dönemdir başkanlık yapan İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’ın olduğu da...
Her ne kadar kendisi olanca tevazu ve bilgeliğiyle ‘koltuk sevdalısı değil, İzmir Ticaret Odası hizmetkarıyım’ dese de, aslında ne dediğini/ne istediğini bilecek/görecek kadar da malumat sahibiyiz.
Sayın Demirtaş’ın  “Milyar dolarlık bütçe var, güç var, ihale var, sınırsız seyahat var, ben kendi çapımda kralım. Hangi kral hadi bana eyvallah demiş ki ben diyeyim’ demeyeceği için, ‘hizmetkarınızım’ lafını ettiğini, kendisinin dahi inanmadığına bizim hiç inanmayacağını biliyoruz.
Neyse ki, o kadarına malumuz.
 
Diyelim ki Anayasa Mahkemesinin kararı demokratik. Seçme ve seçilme hakkı gasp edilmemeli.
Koltuklarına yapışanlar jiletle kazınacağına, seçmen tarafından oylanarak değiştirilmeli.
Kulağa hoş geliyor ama sorun şu:
Anayasa Mahkemesi, kararı 10 Ocak’ta verdi. Karardan 5 gün önce, hangi şirketin hangi meslek komitesinde yer alacağı kararını veren merci olan Maliye Bakanlığı tüm oda başkanlarını Ankara’ya çağırdı; komitelerin listelerini, oda başkanlarına teslim etti. Böylece seçmen listeleri, şu andaki başkanların ellerine geçti.
Normal olan, demokratik olgunluk gerektiren; var olan başkanların ellerindeki seçmen listelerini başkan adayları ile paylaşmasıdır.
Bazı yerlerde, bazı odalarda böyle olmuş olabilir ama İzmir’de, özellikle de İTO’da böyle olmadı işte. Türlü çeşit gerekçelerle çamura yatıldı ve başkan adayları, o listelere ulaşamadı. Buna karşılık seçmen listeleri elinde olan Ekrem Demirtaş, listedeki isimlerle anında temas kurup oy kulisine girişti.
Böylece demokratik(!) bir yarış başlamış oldu. Başkan adayları listelerin askıya çıkmasını beklerken, O atı alıp Üsküdar’ın yolunu çoktan tuttu.
Bu kadarla kalsa yine iyi. Ortaya bir de ‘çakma üyeler’ konusu çıktı.
Konuyu hatırlatmak için, sözü sevgili İbrahim Yüncü’ye bırakayım.
Şöyle yazmış sevgili büyüğümüz:
 
“Şubat'ta Sanayi Odası, Ticaret Borsası ile birlikte İzmir Ticaret Odası seçimleri de var.
Önce meslek komiteleri sonrasında da başkan seçilecek.
Seçim zamanı türeyen çakma üyelerden de bir sektör oluşmuş meğer.
Bu konuda bir gerçek meslek erbabı, bakın ne diyor?
“Ben madeni yağı ticareti yapıyorum. 2012’de faaliyete geçen ve madeni yağ ticareti yapan 5 firma vardı. Nasıl olduysa 9-12 Ocak 2013 tarihleri arasında, yani 3 günlük süre içinde 78 şahıs firması kuruldu. Sonuçta bunu açmak çok zor değil. Maliye’ye müracaat edip, Odaya sicil kaydınızı da yaptırdıktan sonra bu firmalar açılıyor. Yaklaşık 750 TL’ye bir firma kurabiliyorsunuz. Üzerinizde mal mülk hiçbir şey yok ama gelip yasal olarak oyunuzu atabiliyorsunuz.”
Sizin anlayacağınız seçimlerde etkili kesim çakmalar...
Firmanız yok, oy'unuz var!
Geçen seçimler de böyleydi...
 
Oy kullandıktan bir gün sonra sicil kaydı sildirme kuyrukları!
 Masrafa bakın! İş bununla bitmiyor, mevcut üyelerin ödenmeyen aidatları da oy talep eden başkan adayları tarafından karşılanıyormuş.
Bu durumda seçilmiş olmanın onuru yaşanır mı?
Başkan mı seçiyoruz, kurnaz mı?
Seçim sistemi bu oldukça dürüst insan bulmakta zorlanırız.”
 
Yazının en başına dönersek…. ‘Madem ki karşısın, elini taşın altına koy’ sözüne yani…
Bu durumda ne yapılır? ‘Her şeyin mubah olduğu’ bir sistemde, demokrasiden nasıl medet umulur?
“Seçilmiş olmanın onurunu yaşamak” sözcüğü birilerini pişkinlikle güldürürken, nasıl seçim yarışı yapılır?
Bence yapılmaz, yapacaklara da şimdiden geçmişler olsun.
Ekrem Demirtaş’ın başkanlığı pardon ‘hizmetkarlığı’, ülkeye/millete/İzmirimize bir kez daha hayırlı, uğurlu olsun.
‘İzmir’in kodu 35 ve ben İTO’nun başında 35 yıl kalmak istiyorum’ diyen Demirtaş, sistem böyle işlediği sürece, 35. yılını İTO’nun başında kutlar; biz de hariçten gazel okumaya devam ederiz herhalde.
 
Ve bir not.
“Sürelerin kısıtlanmasını doğru bulmuyorum. Ben ikinci dönemi tamamladım, tekrar aday olmayı düşünmüyorum” diyen Aydın Sanayi Odası Başkanı Ercan Çerçioğlu’nu kutluyor; bugün yayına giren röportaj konuğum sayın Sıtkı Şükürer’in ‘oda ve borsa’ seçimleriyle ilgili sözlerine de göz atmanızı öneriyorum.