GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
9 Ocak 2013 Çarşamba

Egedesonsöz, Başbakan’dan nasıl rol çalabilir ki?

Türkçe’de cümle yapısını oluşturan görevli sözcükler arasındadır ‘ki…’
Ki bu bağlaç/niteleme eki, anadilimizde en fazla imla hatası yapılan sözcüklerdendir en az ‘de’ ve ‘da’ eki kadar.
Tıpkı kardeşi ‘ki’ gibi, ya kelimeye yapıştırılır, ya da olmadık yerde ayrıştırılır ki; her iki durum da okunan (iyi okuyucular için) metnin bütün büyüsünü/anlamını bozar atar, yazıyı tarumar eder…
 
Üniversitede dilbilgisi hocamız rahmetli İrfan Kantarcı, ‘anlamına vurgu yaparak’ ki ekinin hangi durumlarda ‘bağlaç’ olarak ayrı, hangi durumlarda ‘niteleme eki’ olarak bitişik yazılacağını hiçbir zaman unutmadığım(ız) iki örnekle anlatmıştı bize:
Ali, evdeki pencereleri açmış.
Ali evde ki, pencereleri açmış.
Birincide ‘Ali’nin pencereleri açtığını’ öğrenirken, ikinci cümlede ‘ki’ bağlacının ayrı yazılarak ‘açık pencereler sebebiyle Ali’nin evde olduğunun anlaşıldığını’ anlatan örneği, sanırım Kantarcı’nın öğrencisi olan binlerce öğretmen de öğrencilerine aktarmıştı yıllar boyu orta öğretim kurumlarında…
 
Bu basit (ama herkesin öğretmenini İrfan Kantarcı yetiştirmediği için öğretilememiş) grameri durup dururken bana hatırlatan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilgili Egedesonsöz’ün özel haberi oldu.
Hürriyet.com.tr’nin de ‘son yılların en flaş haberi’ diye hakkını vererek duyurduğu Sevgili Hasan Dalgıç’ın haberine gelen yüzlerce yoruma tek tek göz atarken…
Gördüm ki, Kılıçdaroğlu’nun kardeşinin İzmir’deki bir inşaatta 850 TL maaşla bekçilik yapması, tıpkı ‘ki’nin başına gelen gibi.
Anlam, ‘okuyanın tıynetine/amacına/isteğine göre’ değişiyor.
CHP liderinden hoşlanmayanlar/daha ziyade AKP’liler; haberi ‘Kardeşine bakamayan devlete nasıl bakacak/kardeşine yardım etmeyen/ülkenin yoksuluna nasıl el uzatacak’ mealinde yorumlarken,
Kılıçdaroğlu’na sempati duyanlar ya da her durumdan vazife çıkaran militan partili yorumcular da şöyle okuyorlar haberi:
“İşte bu, Kılıçdaroğlu’nun ne kadar dürüst bir adam olduğunun kanıtıdır. Kardeşine bile imtiyaz sağlamamış. İktidar olsa, babasına bile menfaat sağlamaz, oğluna/anasına/danasına gemicikler almaz!’
Ki eki üstteki örnekte de gördüğünüz gibi istediğiniz anlama bürünebiliyor, bürünebilir.
Bir üçüncü yazılış/okunuş şekli de yok ‘ki’nin.
Kılıçdaroğlu’nun kardeşi ile ilgili haberi ise şöyle de okuyabiliriz oysa ki…
“Amaç, insanı insana (bu kardeş de olabilir, evlat da, arkadaş da) muhtaç etmemek olmalı.  Gerçek yardımlaşma, her insanın ayakları üzerinde durmasını sağlayacak, insanca geçinebileceği ücretle çalışılmasını sağlayacak bir düzen istemek, bu uğurda mücadele etmektir. Kaldı ki zengin/nüfuzlu birinin gölgesinde yaşamaktansa ‘bir ağaç gibi tek ve hür yaşamak’ bazılarının tercihi olabilir… Ki, buna da ancak saygı duyulur, şapka çıkartılır!”
 
Ki’den yola çıkıp Kılıçdaroğlu’nun kardeşiyle ilgili Hasan Dalgıç’ın haberine daldım ama aslında asıl niyetim, çalıştığım kurumla bir kez daha nasıl gurur duyduğumu anlatmaktı.
Meslektaşım olmaktan öte, artık kardeş gibi gördüğüm sevgili Ümit Yaldız ve Fahrettin Dokak Egedesonsöz’ü kurarken onların yol arkadaşı olmaktan,
Sadece nicelik olarak değil, nitelik olarak da giderek büyüyen,
İçten içe çürüyen bir meslekte ‘kokmadan/korkmadan’ gazetecilik yapmak için çırpınan genç bir ekibin, taa en başından itibaren içinde bulunmaktan/ablaları olmaktan ne denli mutlu olduğumu yazmaktı.
Dört yıldır bu ekranlarda, sevgili Fırat ve Yusuf’un emekleriyle vitrine, onlarca/yüzlerce haber çıktı; geldi geçti.
Kimi ‘kentin gündemini’ değiştirdi, kimi de tıpkı bugün Hasan Dalgıç arkadaşımızın yazdığı gibi, ‘Türkiye’nin gündemini…’
Türkiye’nin gündemini istediği gibi değiştiren (ve bunu açıkça ifade eden) bir Başbakanımız varken, egedesonsöz’ün rol çalıp gündem oluşturması, doğrusu bu ya bu soğuk gündemli günde içimi ısıtan, beni keyiflendiren/şevk veren bir gelişme oldu.
Sevgili Hasan’ı (İzmirli meslektaşlarını ters köşeye yatıran) gündem oluşturan atlatma haberinden dolayı kutlarken, bir kutlama da ‘işte büyük olmak/kompleksiz olmak budur’ dedirten Hürriyet.com.tr’ye.
Uygun gördüklerini izinsiz alıp üstüne kendisinin ya da muhabirinin imzasını atarak her iki meslektaşa da ayıp yapan bazı gazetecilere inat…Her defasında ‘Haberinizi mahreç göstererek alabilir miyiz’ diye sordukları, emeğe saygı göstererek kullandıkları, İzmir’den yapılan gazeteciliği, bir kez daha Hürriyet.com.tr aracılığıyla tüm Türkiye’ye duyurdukları için…
Elimize/elinize sağlık dostlar.