GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
9 Ekim 2023 Pazartesi

Gelecek yaz Foça’da, Çeşme’de denize girebilecek miyiz?

Bu soruyu neden mi sordum?

Deniz patlıcanlarının kökü insafsızca kurutulurken, “bunlar bizim ihraç malzememiz, balıkçımız, tüccarımız, ihracatçımız ne güzel para kazanıyor” deyip seyrettiğiniz için…

Her akşam başta Yeni Liman olmak üzere denize açılan trol teknelerinin denizin dibini kuruttuğu için zarar verdiğini söyleyenleri tehdit edenlere ses çıkarmadığınız için…

Sordum.

Kıyıları tüm siyasi partilerin belediye başkanları yıllardır imara açıyor, alt yapı olmaksızın imar izinleri veriyorlar ve bu durum da denizleri tehdit ediyor… Ama bu tatlı hayat bitmek üzere… Gazetecinin görevi uyarmaktır, elinden başka da bir şey gelmez…

Bakmayın bu kadar güzel göründüğüne öyle tehlikeli ki. Dokunursanız hastanelik olursunuz

Bu yaz Foça’da “korkunç güzel” mavi deniz anaları nedeniyle insanlar denize giremedi. Daha önce Karadeniz ve Marmara’yı kurutan trolcülerin peşinden bu bölgeleri işgal eden “Rhizostoma pulmo, dustbin jellyfish” bilimsel adına sahip deniz anaları Foça, Karaburun’da göründü. Bostanlı’dan Üçkuyular’a araba vapuru ile geçmek bu şehrin en hoş yanlarından biridir, gözlerimle gördüm onbinlerce mavi denizanasını…

Özetle yakında Foça’da, Karaburun’da, Çeşme’de denize giremeyeceğiz.

Çünkü sağlıklı denizlerimizi kaybediyoruz. Sağlıklı denizler dünyamızın dengesini ve dolayısıyla insanların sağlığını ve refahını belirliyor.

Dünya çapında tüketilen deniz ürünleri miktarı, 1960’lı yıllardan bu yana, dünya nüfusunun yanı sıra insanların tüketimindeki artışa da bağlı olarak beş kat artmış. Slow Food’un raporunda okudum: Bu deniz ürünlerinin yaklaşık yarısı, avlanan yabani deniz yaşamından geliyor; bu da, Avrupa ve küresel gıda endüstrisinde balıkçılığın payını gösteriyor. FAO ve OECD’nin tahminleri, balık talebinin gelecekte daha da güçlü olacağını öngörüyor.

Dünyanın her yerinde başta Japonlar olmak üzere vahşi balık avcılarına karşı tepkiler büyüyor.

Bir yandan da bilim insanları “vahşi balıkçılarıadam edebilir miyiz?” diye çalışıyorlar. Ben bizimkilerin adam olacağından pek umutlu değilim ama umut verici gelişmeler de yok değil: Balık ağlarını “akıllı” hale getirecek “derin öğrenme” denilen bir teknoloji geliştiriliyor.  Buradaki fikir, video kullanımını yapay zekayla birleştirerek ağların yalnızca aranan türleri hedef alacak şekilde otomatik olarak açılıp kapanmasını sağlamak. Bakalım başarılı olacaklar mı, yoksa Karaburun-Foça açıklarında olduğu gibi binlerce ton balık yine “işe yaramaz” denilerek çöpe mi gidecek?

***

Başka bir sorun da yıllardır İzmir’de de sorun yaratmakta olan çöp alanları… Dünyanın en büyük dertlerinden biri bu eski vahşi çöp bölgeleri. Sıkı çevre düzenlemelerinin yürürlüğe girmesinden önce oluşturulan tarihi çöp depolama alanları, milyonlarca ton tehlikeli, endüstriyel, ticari, evsel ve bazı durumlarda düşük seviyeli radyoaktif ve askeri atık içeren saatli bombalar, denize 50 km uzakta bile olsalar zarar veriyorlar. İşte Gaziemir’deki alan!

Tabii ki küresel ısınma da sıkıntı: İnsanlar 200 yılı aşkın bir süre önce denizlerin seviyesini ölçmeye başladı ve bunun, küresel ısınmanın ne kadar hızlı arttığına dair önemli bir iklim göstergesi olduğunu buldu. Bugün deniz seviyeleri, Dünya’da artan sıcaklıkların bir sonucu olarak 20. yüzyılın çoğuna göre iki kat daha hızlı yükseliyor. Bu olayın kıyı bölgelerinde yıkıcı sonuçları oluyor, ekolojik dengeleri bozuyor, denizin dibini yok eden insafsız balıkçılar nedeniyle denizler istenmeyen yaratıklarla doluyor.

Çocukken bizim Giritlilerden duymuştum, “denizle oyun olmaz, deniz unutmaz, deniz intikamını alır” diye…

İşte deniz anaları ile başladı intikam. Peşi sıra kötü haberlere hazırlıklı olalım.