GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
4 Ocak 2011 Salı

Biraz samimiyet lütfen!

Üç/dört gündür elim kaleme/klavyeye gitmedi. Yorgunluk, yılgınlık/bıkkınlık ya da tembellik değildi yaşadığım. Benim için 31 Aralık akşamından öte pek bir anlamı olmasa da ’‘yeni yılın’’ herkese olduğu kadar siyasetimize de yenilikler getirmesini temenni etmiştim gizliden gizliye.
Yeni bir yıl yepyeni bir sayfa düşüncesiyle. Eş/dost/akraba ve siz okurlara dair, ’‘Sağlık, mutluluk ve bol para’’ dilerken siyasete dair tek bir dileğim vardı.  Dürüst siyaset, omurgalı siyasetçi’… Ama daha da önemlisi biraz samimiyet!
Hani Sayın Başbakan’’ın çift ’‘Y’’ ile söylediği samimiyyet!
Çünkü, yönetim sanatı/bilimi olan siyaset, Latincede ’‘çok yüz’’, ’‘iki yüz’’ anlamına gelen ’‘Poli-Tika’’ya dönmüştü gelinen noktada. Politikacılar da ikiyüzlü, maskeli her daim takiyye yapan, iktidara gelmek/iktidarda kalmak için her yolu mubah gören bir anlayışa bürünmüştü. Balık baştan kokar denilmişse de Türk siyasetinin nasıl/nereden ve ne zaman koktuğu hala anlaşılamamıştı.  
 
**
Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkmıştı? Politikacı mı toplumu bozmuş yoksa zaten bozuk bir toplumun ferdimiydi poli-tika-cı?  Yeni yıla girerken samimiyet dileğimin temelinde bunlar vardı. Eğer balık baştan kokuyorsa, baştan da düzelir’’ diye düşünmüş, memleketin başına ’‘çok yüzlü’’ olmayan siyasetçiler temenni etmiştim.
Dahası hayal etmiştim.
Ne denli yanıldığımı yeni yılın ilk dakikalarında anladım.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni yıla Soma’’daki kömür ocağında yerin 500 metre altında girdi.
AK Parti iktidarının iki bakanı (Sanayi Bakanı Ergün ve Çalışma Bakanı Dinçer) de yeni yıla Zonguldak’’taki maden ocağında ’‘merhaba’’ dedi.
Bir nevi kömür düellosu yaptı iktidar ve muhalefet.
Meseleye safiyane yaklaşırsanız eğer;
’“Ne iyi yaptılar. Yeni yıla ailelerinin yanında giremeyen, ekmeğini taştan çıkaran madencilerin masasına oturdular, garibanları sevindirdiler’” diyebilirsiniz.
Ya da meseleyi benim gibi kurcalar/irdeler, politikacının ikinci yüzünü görürseniz;
’“Bal gibi seçime altı ay kala fotoğraf çektiriyorlar. Mış gibi yapıyorlar. Tribüne oynuyorlar’”  diye düşünebilirsiniz.
’‘Çok yüzlülük, maskelilik politikacının şanındandır, köprüyü geçene kadar ayıya dayı denilebilir, takiyye amaç değil araçtır’’  diye düşünebilirsiniz.
Kısmen doğru da olabilir tüm bunlar.
Sonuçta siyaset, yönetim bilimi olduğu kadar sonuç alma sanatıdır da. Seçmen karşısında olmadık taklalar atıp, olduğu gibi görünmeyi değil de nabza göre şerbet vermeyi tercih edenleri zaten biliyoruz.
Nasıl gelmişse öyle mi gidecek? Samimiyet, içtenlik, şeffaflık, dürüstlük’…
Meziyet değil herkeste olması gereken hasletler tabi ki. Ve de samimiyet.
Mesela CHP’’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu;
Grup Başkan Vekili olduğu dönemde daha samimi, daha içten görünüyordu.
Seçim zamanı yaklaştıkça politikacı hormonları azdı, o da bozdu kendini.
İktidar olma sorumluluğu altında ezildiği çok belli.
Olmadık kılıklara girip, daldan dala konuyor.
Ve görünen/anlaşılan o ki, kukla gibi oynatılıyor.  İpler birilerinin elinde.
 
Kömür ocağına inmeden önce mikrofon uzatıyor gazeteciler.
-Daha önce kömür ocağına indiniz mi?
-Hayır, ilk kez iniyorum.
Evet, belki daha önce iktidar limanına götürmek zorunda olduğu yaşlı bir geminin kaptanı da değildi Kılıçdaroğlu. Ama SSK Genel Müdürü, Çalışma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısıydı.
Yani eli yüzü kömür karası, ölümün soğuk nefesini ensesinde hissederek kelle koltukta çalışan maden işçilerinin haklarından sorumlu en büyük devlet memuruydu yani.
Ve de 8 yıldır CHP’’nin Grup Başkan Vekiliydi.
 
**
Ya devletin bakanlarına ne demeli?
Hem de biri ’‘Çalışma’’ bakanı. Grizu faciasında kaybettiğimiz iki madencinin cesetlerine bile ulaşamamış kos koca devlet. Maden kazasını, ’‘kader’’ olarak tanımlayan anlayışın bakanları bunlar. Ez cümlesi şu’…
Biraz samimiyet lütfen, biraz samimiyet!
Tribüne oynadığınız, mış gibi yaptığınız o kadar belli ki!
Üstüne üstük kötü oyuncusunuz da. Sahnede sırıtıyorsunuz.
Siz ’‘mış gibi’’ yapıp oy devşirmek isterken bu millet  ’‘inanmış gibi’’ yapıp, sandıkta gereğini yapabilir. Oysa olduğunuz gibi görünseniz ya da göründüğünüz gibi olsanız sorun yok.
Ne demişti dönemin genelkurmay başkanı; sözde değil özde laiklik, cumhuriyete bağlılık.
İşte ihtiyacımız olan tek şey bu.
Maskesiz, şeffaf ve samimi, özde bir duruş’…
Aksi zaten ortaya çıkıyor. Ya şapka düşüyor kel görünüyor ya maske düşüyor yüz.
Yalancının mumu en fazla yatsıya kadar yanıyor. Ve de bu millet aslı ile fotokopisini hemen ayırt edebiliyor.
 
**
Gelelim yerel siyasete’…
AKP teşkilatında hareketlilik üst seviyede’… Yeni il başkanı Ömer Cihat Akay yeni yönetimini oluşturuyor. Hiçbir ’‘vekilden icazet almadım, almayacağım’’ diyerek ’‘vesayet altında siyaset’’ yapmayacağını ortaya koyan Akay’’ın ’‘dik duruşu’’ takdire şayan.
Tabi ki Akay’’ın gücünü doğrudan Başbakan Erdoğan’’dan aldığı ortada.
Şimdi merak edilen oluşturacağı ’‘kupon’’ yönetim’… Asıl değerlendirmeyi ondan sonra yapacağız. Bakalım dağ fare mi doğuracak yoksa kentin uzun süredir ihtiyaç duyduğu, dinamik, sağlıklı bir yönetim mi teşekkül edecek? Kendi adıma Akay’’dan umutluyum.
Ve Akay’’ın gelişiyle İzmir’’de birilerinin koltuğunun fena sallandığını görüyorum. AK Parti İzmir’’de kartların yeniden karıldığı, asların, papazların yer değiştireceği bir süreci izliyoruz.
 
**
CHP ve MHP teşkilatlarında ise adaylık istifaları başladı. MHP İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu milletvekili adayı olduğunu açıklayarak üçüncü defa il başkanlığından istifasını verdi. Daha önce biri il başkan adayı diğeri Büyükşehir adaylığı olmak üzere iki kez istifa mekanizmasını çalıştıran MHP İzmir’’in son 10 yılına damga vuran Dervişoğlu, ilk kez rotasını Ankara olarak belirledi. Ve de önünde herhangi bir engel görünmüyor. En azından Polatlıya kadar yolu açık... Sonrasını bilemem. CHP’’de de İl Başkanı Nalbantoğlu’’nun istifası bekleniyor. Sadece Nalbantoğlu’’nun mu?
Çok sayıda ilçe başkanının da gönlünden vekil adaylığı geçiyor. Ancak CHP’’de vekil adaylarının nasıl belirleneceğine dair muamma sürüyor.
Dahası Kılıçdaroğlu’’nun ön seçim sözününün İzmir’’i de kapsayıp kapsamadığı net değil.
Eğer ön seçim olursa, CHP İzmir’’de de kartların yeniden karılacağı sürece tanıklık etmemiz işten bile değil. Gelişmeleri izliyoruz.