GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
21 Mayıs 2014 Çarşamba

Bir çöplükte…

İzmir’in zirvesinde bir süredir iyice ayyuka çıkan soğuk savaş derinleşiyor. Bir yanda kentin seçilmişi, üstüne üstük 2. kez seçilmişi, başkanlıkta 3.dönemini yaşayan Aziz Kocaoğlu…
Öbür yanda devleti temsil etmeye çalışan Vali Mustafa Toprak…
Tabi ki 12 yıldır kesintisiz hükümet olan ve de devletle adeta bütünleşen bir partinin iktidarında (devletin nerede başladığı hükümetin nerede bittiği belli değilken) İzmir gibi muhalefetin başkentinde ‘devleti temsil etmek’ hiç de kolay olmasa gerek.  

Gerçi Vali Toprak alışkın bu duruma…
Önceki görev yeri olan Diyarbakır’da da yerel yönetimle çatışma halindeydi.

Osman Baydemir’le yaşadığı kavgalar dün gibi hafızalarda. PKK terör örgütü ve bağlantılarına meydan okuyan, göz açtırmayan tavrı nedeniyle milliyetçi taban tarafından alkışlansa da ‘açılım politikasıyla’ birlikte Diyarbakır’a fazla geldi.
Ve açılımın ardından dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin gibi harcanmak yerine milliyetçilik damarı her daim kabarık olan İzmir’e gönderildi.
Hemşehrisi Binali Yıldırım’ın yanına…
Vali Toprak, fıtratı gereği biraz heyecanlı…
Ve de İzmir gibi kenti yönetmek için fazla genç…
Üstüne gidildiğinde alevleniyor.

Sözünü dudaktan esirgemiyor.
Ama bu ‘dik’ tavrını muhalefete karşı kullanıyor.
Şu ana kadar hükümete ya da iktidara yakın birine ayar verdiği vaki değil…
Bu durum da onu ziyadesiyle iktidarın adamına dönüştürüyor.
Ve de başta Aziz Kocaoğlu olmak üzere CHP’lilerin hedefine…
Gezi Parkı isyanı sırasında İzmir’e gelen ve ilk olarak ‘eli sopalı polisler’ meselesine getirdiği ‘garip açıklamalarla’ hafızalarda yer eden Vali Toprak, sonrasında özellikle ‘kapatılan özel idarenin malları üzerine’ yaşanan kavgadaki tutumu nedeniyle hedef oldu.
Katrilyonları bulan değeriyle özel idare mallarına dönük iktidar çevresinden iştahlı müteahhitlerin tepesinde tur attığı beş yıldızlı tesislerin de içinde olduğu 1700 parça tapunun nereye verileceği konusunda Vali Toprak’ın iyi bir sınav verdiğini söyleyemem.
O malları dağıtacak komisyonun oluşumundan tutun da süreç içinde yaptığı açıklamalara kadar onlarca faulünü sayarım bir çırpıda.
Başka kentlerde sorun olmayan özel idare malları meselesi İzmir, Aydın, Manisa gibi muhalefetin elindeki kentlerde büyük kavgaların nedeni oluyorsa bunu tek başına o kentlerin valilerine bağlamak da hata olur.
Lakin yine de şu aşamada bu hususun muhatabı Vali’nin bizatihi kendisidir.
Vali, kanunun kendisine verdiği yetkiyi yerel yönetimlerden yana kullanmayacağının sinyallerini çok erken yakınca Kocaoğlu’nun ünlü ‘ham yapacaklar’ çıkışının merkezine oturdu.
Daha önce de Dikili’nin Jeotermali, EXPO, İnciraltı’nın planlanması başta olmak üzere kent içinde yaşanan trafik, Berkin Elvan’ı anma yürüyüşlerine yapılan orantısız müdahale gibi konularda da karşı karşıya gelen Vali Toprak ve Başkan Kocaoğlu’nun gelinen noktada devlet törenlerinde zoraki olarak yan yana oturan iki küsküne dönüşmesi İzmir için talihsizlik.

Sonuçta 30 Mart geride kaldı.
Binali Yıldırım ile Aziz Kocaoğlu arasındaki yarış o gün bitti.

Ama İzmir’in zirvesinde adı konmamış savaş tam gaz sürüyor.

Öyle görünüyor ki, Kocaoğlu ile Toprak’ın birlikte çalışma şansları giderek azalıyor.
Çünkü kurumsal hatta siyasal gibi görünen bu savaş giderek kişiselleşiyor.
Yani Toprak ve Kocaoğlu bir çöplükteki iki horoza dönüşüyor.  
Birbiriyle uyumlu, eşgüdümlü çalışan iki kamu görevlisinden çok birbirinin gözünü oymaya niyetli iki horoz…
Bir çöplükte iki horoz olmayacağına göre…
Birinin bu çöplüğü terk etmesi lazım…
İzmir halkının 5 yıl boyunca kendisini yönetme yetkisi ve görevi verdiği isim belli.
Yüzde 49,6 oranla Aziz Kocaoğlu…
Kocaoğlu’nu başka kente göndermek mümkün değil…

Ama Toprak’ı başka kente almak, atamak mümkün…
Kaldı ki İzmir’de siyaset üretmekte zaman zaman zorlanan CHP, Vali ve Emniyet Müdürü’nün orantısız çıkışları, müdahaleleriyle kendine geliyor.

Kaldı ki CHP bu konuda son derece başarılı oldu.
Vali Toprak’a “İzmir’in mallarını İzmir’den, İzmirliden kaçıracak kişi” damgasını yapıştırdı.
Üstüne emniyetin toplumsal olaylardaki orantısız tutumu, şiddeti de eklenince CHP’nin ekmeği her daim yağlı kalıyor.

Aslında bu tablo 10 ya da 24 Ağustos’ta ‘tek bir oya bile’ ihtiyacı olan Erdoğan açısından dezavantaj teşkil ediyor.
Bu nedenle her ne kadar Milletvekili Binali Yıldırım arkasında dursa da Vali Toprak’ın koltuğunun sallandığını düşünüyorum. Kaldı ki Yıldırım, ustası Erdoğan’ın siyaset yolculuğuna gölge düşürecek bir organizasyonun parçası olmaz.
Vali Toprak’ın adının ilk kararnameye yazılma ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyebilirim.


Şimdilik bu kadar diyelim.