GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Mayıs 2014 Cumartesi

Tekin Bingöl hamlesinin anlamı!

Kılıçdaroğlu’nun yeni MYK’sına ilişkin analize devam…
İlk olarak yeni bir MYK ihtiyacının 30 Mart’la ilişkisi üzerinde durmuştuk. Ve aday belirleme komisyonundaki isimlerin üzerinin çizilmesinin bir seçim faturası olduğunu ifade etmiştik. Ve de İzmir’den MYK’ya tercih edilen tek isim olan Aytun Çıray’ın da 30 Mart sandığının İzmir sonuçlarıyla yakından ilgili olduğunu kaydetmiş, kentin hakim siyasi yapısı kabul edilen Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel yapısına karşı Çıray’ın bir denge unsuru olarak da görülebileceğini anlatmaya çalışmıştık.
Tabi ki Çıray’ın A Takımı’na alınmasının İzmir siyasetinde yaratacağı olası sonuçları da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Beklendiği gibi Çıray’ın apoleti kent siyasetinde gerginlik mi yaratacak yoksa ikinci bir denge noktası olarak kabul edilip rahatlamaya mı sebep olacak bunu zaman gösterecek.
Bugün daha ziyade Kılıçdaroğlu’nun son MYK’sında benim gördüğüm ‘Eski-Yeni’ sentezinin üzerinde durmaya çalışacağım. Kılıçdaroğlu’nun 2010’dan bu yana 6. kez MYK değişikliğine gitmesi yani 4 yılda ekibini 6 kez değiştirmesini sorgularken, halen ideal kadrosunu oluşturamamış olmasının sebeplerini de masaya yatırmak gerekiyor.
Hatırlanacağı üzere Baykal’ın kasetle alaşağı edildiği 20 Mayıs 2010 kurultayında dönemin Genel Sekreteri Önder Sav’ın sahiplenmesiyle Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu’nun ilk virajda Sav’ı şarampole itmesinin sancıları sonraki birkaç kurultay boyunca hissedilmişti.
Ve Kılıçdaroğlu’nun son süreçte 2. adamlık koltuğunu kurultayda ‘liste delerek’ PM’ye giren Tekin Bingöl’e bırakmasının da bu süreçle ilgisinin olması muhtemeldir.
Hani ‘sarı liste-beyaz liste’ açmasının yaşandığı kurultayda…
CHP’de siyaset yapan herkes bilir ki Tekin Bingöl CHP’nin son ‘genel sekreteri’ Önder Sav’a yakındır. Yani ekip adamıdır Bingöl…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘örgüt işlerini’ liste delerek PM’ye giren Önder Sav’a yakınlığıyla bilinen Bingöl’e bırakmasının kendi içinde bile birden çok anlamı vardır. Yani siyasi açıdan sorgulanmaya muhtaçtır bu hamle…
En masum haliyle bu hamleyi ‘sentezleme girişimi’ olarak görmek mümkün…
Yani Sav’ı devre dışı bıraktığı gün yedi düvele ‘Yeni CHP’ manifestosu yayınlayan Kılıçdaroğlu’nun gelinen noktada ‘yeni olanla eski olanı’ birleştirme girişimi diyebiliriz Tekin Bingöl hamlesi için…
Yahut kendisini elleriyle genel başkanlık koltuğuna oturtan Önder Sav’ın gönlünü almaya dönük gecikmiş bir özür…
Ama aynı hamleyi özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından olası bir iç ayaklanmaya dönük bir önlem olarak da görmek mümkün.
Yani olası kurultay sürecinde Sav’ı yanına almak istemesi…
Yaptığım araştırmalar Önder Sav’ın Kılıçdaroğlu’na yaklaştığı tezini doğrulamıyor. Ama Tekin Bingöl’ün aradaki buzları eritme ihtimali tabi ki var.

Listeye Eski CHP penceresinden baktığımızda görünen tek isim Tekin Bingöl değil. Sav’a yakın birkaç isimden daha bahsetmek mümkün…
Ama Deniz Baykal’a yakın diyebileceğimiz kimse yok.
Bunu da Kılıçdaroğlu’nun bazı tercihlerde başa dönmesi yani 20 Mart 2010’a dönmesi olarak değerlendirmek mümkün…
Evet, son MYK’nın seçim sonuçlarıyla çok ilgisi var.
Ama en fazla da olası kurultayla ilgisi var.
Bir yandan ‘örgüt işlerini’ Tekin Bingöl’e emanet eden Kılıçdaroğlu öte yandan aday olma ihtimali olan yardımcılarından Gökhan Günaydın ve Umut Oran gibi isimleri liste dışı bırakarak ve de başka bir adayı ‘mesela Sarıgül’ü’ destekleme ihtimali yüksek olan Adnan Keskin’in de üzerini çizerek, kendince kurultay önlemi almak istemiş olamaz mı?
Bence akla yatkın bir hamle…
Eğer Tekin Bingöl hamlesiyle ‘eski-yeni’ senteziyle hedeflenen Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmek gerekiyor. Çünkü ‘tasfiye ve intikam’ sarmalından 4 yıldır kurtulamayan CHP’nin enerjisini dışa dönük harcayamamasının en büyük nedeni kendi içindeki yangındı… İçten içe devam eden o yangını eski-yeni senteziyle söndürmek belki mümkün olabilir.
Ne dersiniz?