GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
30 Nisan 2014 Çarşamba

Gel de alkışlama!

Memleketin bir türlü durulmayan suları, normalleşmeyen iklimi, giderek artan umutsuzluk, çözümsüzlük, kavga, kan, gözyaşı…
Üstüne hunharca katledilen bebeler, çocuklar, kadınlar.
Manzara böyle olunca asfalyaları atıyor insanın… Gazı, keyfi kaçıyor yani.
Üstüne yoğun geçen seçim döneminin yorgunluğu, birikmiş kişisel işler…
Kısa süreli mola kaçınılmaz oldu.
Enerjim televizyon programına ancak yetti.
Neyse ki Ege’de Sonsöz’ün tekerleğini döndüren arkadaşların enerjileri yüksek…
Mutfağımız güçlü şeflerle dolu… Tekerlek 24 saate yakın tıkır tıkır dönüyor.
Gece yarılarına kadar en sıcak gelişmeleri sizlere aktarmanın gayretiyle, özverisiyle çalışan arkadaşlar dolu dolu 5 yaşını geride bırakan Ege’de Sonsöz’ü İzmir’in 1 numarası yapmayı başardı. Sadece gazetecilik yaparak, doğruları yazarak, savunarak…
Kimsenin adamı ya da düşmanı olmadan…
Kurumsal açıdan 5 yılın hikâyesini anlatan bir yazıyı başka bir güne bırakalım.
Ve dönelim güzel ülkemin, şirin kentimin çoğu zaman sıkıcı, boğucu gündemine…
Böylesine bir psikolojideyken Ege Tv’de bu sabah Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’le söyleşmek iyi geldi doğrusu…
Tunç Soyer’i önemserim, takdir de ederim.
30 Mart’ta tahminimin üzerinde oy alarak seçildi.
Kimilerine göre kazanması bile sürprizdi.
Hamit Nişancı gibi önemli bir yerel gücü farkla saf dışı bırakmak doğrusu meseleydi. Ve sonuç kesinlikle başarıydı.
Tunç Soyer gibi ‘uzaktan bakıldığında’ bir parça ‘cool’ görünen bir belediye başkanı yerli bir gücü nasıl yendi? Yüzde 50’yi nasıl aştı?
Yarım saatlik canlı yayın boyunca bunun yanıtını aradım.
Ve de buldum. Tek bir cevabı var.
Dokunarak…
Halka dokunarak…
Onların yaşamlarına yeni pencereler açarak…
Kentin önüne yeni bir hedef koyarak…
Kentin adını İzmir’in dışında da tanıtarak…
Çevreyi korumak için Orkinos’undan taş ocakçısına HES’cisinden RES’cisine kadar mücadele ederek…
‘Benim diyen’ politikacıların aval aval bakıp seyrettiği ‘bütünşehir yasasını’ ve köylerin kapanmasını ciddiye alıp binlerce üyeye ulaşan ‘Geleceğin Köyleri’ projesine hayat vererek...
Yavaş Şehir hedefine adım adım yaklaşıp yerel halkı üretime teşvik ederek…
Sosyal belediyecilik yaparak…
Mandalina fabrikası kurup çiftçi kooperatifine devrederek…
Aziz Kocaoğlu gibi çiftçiye, üreticiye kucak açarak, destek vererek.
Seferihisar’da siyasi rüştünü ispat eden ve önünde 5 yıl gibi hem uzun hem de çok kısa bir zaman dilimi olan Soyer’in bu kentin geleceğinde de rol oynama ihtimali yüksektir.
Peki, ne mi yapacak gelecek beş yılda? Beklentiyi yüksek tuttuğu için çok şey yapması gerektiğini biliyor. Ve çıtayı yükselteceğiz diyor. Daha güzel kent, daha iyi kaldırım, daha yeşil doku, daha iyi park…
Ve mandıra diyor…
Gelinen noktada samanı bile ithal etmek durumunda kalan Türk köylüsüne omuz atmak için hazırladığı projenin detaylarını anlatıyor. Belediyeye büyük baş, küçükbaş hayvanlar alacağız. Çobanlar alacağız.
GDO’lu yemlerle değil meralardan doğal beslenen ineklerin, keçilerin, koyunların yoğurdunu, peynirini üretecek.
Kim? Seferihisar Belediyesi…
Resmen açılım bu…
Mandıra açılımı…
1 yıl sonra Seferihisar Belediyesi yoğurt üretecek, süt üretecek, peynir yapacak.
Yavaş Şehrin ziyaretçilerine organik ürünler satacak.
Ve bunu köylü üzerinden yapacak. Onları da işin içine sokarak, onların deneyimlerini kullanarak, geleneksel yöntemlerle yapacak.
Yani…
Bir taşla çok kuş vuracak.
Gel de bunu alkışlama…

Fikrine sağlık Başkan Soyer…