GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
2 Mayıs 2014 Cuma

AK Parti’nin handikabı!

Hiç kuşku yok ki; bazılarımızın hoşuna gitmese de AK Parti İzmir’de 30 Mart sandığından başarıyla çıktı. Onca hengâmeye rağmen hem de… Alınan 950 bin oyu ‘başarısızlık’ olarak tanımlamak en basit ifadeyle iş, siyaset ve de matematik bilmemektir.
Başarıya giden yolu irdelersek; CHP’li yerel yönetimlerin yarattığı metal yorgunluğunu en başa yazmamız gerekir.
Çünkü her şeye rağmen bu bir yerel seçimdi. İkinci faktör tabi ki ülkenin içinden geçtiği süreçte yaşanan savrulmalardır. Yani Gezi Parkı’ndan itibaren kamplara ayrılan Türk siyasetinin Erdoğan tarafından bloke edilen kesiminde İzmir’in kapladığı alan… Tabi ki ‘başarı’ dediğimiz şey de yani bizi şaşırtan da bu oranın beklenenin üzerinde olmasıydı.
Devletin gücünü sonuna kadar kullandılar, havuz medyaları iyi çalıştı vs. Ama atladığımız bir şey var. O da AK Parti’nin İzmir stratejisini 2011’den itibaren değiştirdiğidir.
‘Gâvur İzmir’ noktasından ‘Güzel İzmir’ boyutuna gelen, ağız/söylem değiştiren, üvey evlat diyenlere ‘alın size 35 proje’ diye yanıt veren AK Parti, 2011’de ektiğini 2014’te biçmiştir bir yerde. Ve de kent siyasetindeki dengeleyici aktörlerinin katkısıyla…
Dengeleyici aktörden kastım şu…
İzmir’de CHP iktidarına karşı yıllara dayanan süreçte ‘metro muhalefetinin’ ötesine geçemeyen yerel aktörlerin yerini alan bakanlar…
Ertuğrul Günay ve de Binali Yıldırım…
Her ne kadar ithal da olsalar kent siyasetinde aktif olan CHP’lilere karşı eylem ve söylemde dengeyi sağladılar. Yıldırım daha çok eylemleriyle Günay da söylemleriyle İzmir’de ilk iki yıl CHP’ye karşı sağlam defans yapıp, oyuna denge getirmeyi başardı.
Çünkü her ikisi de icracı bakanlardı.
Kültür Turizm Bakanı sıfatıyla neredeyse haftada bir kente gelen Günay’ın Büyükşehir’e karşı yürüttüğü etkili muhalefet, iyi tanıdığı CHP’yi içten çözen hamleleri hem 2011’de hem de sonrasında kentin siyasi algısının yönetiminde, önyargı, endişe duvarlarının yıkılmasında önemli rol oynadı. Günay’ın yumuşattığı sahada Yıldırım’ın attığı temeller, kestiği kurdeleler eklenince AK Parti 2014’e belirli bir altyapıyla yürüyordu.
İcracı bakanlardan beklenti büyüktü.
Kentin ileri gelenleri ‘devletin’ şefkatli kollarına sığınıyor, CHP’li yönetimlerden göremedikleri ilgiyi Ankara’dan görüyordu.
İddia ediyorum…
Erdoğan’ın gizli ajandasına ilişkin detaylar ortaya çıkmasaydı.
Gezi süreci, Yeni Türkiye tartışmaları, TC krizi, 17 Aralık süreci vs…
AK Parti’nin İzmir’i alması işten bile değildi.
Yorgun, yılgın İzmir’i…
*
Peki, gelinen noktada handikap nedir diye sorarsanız.
Ertuğrul Günay gitti.
Sadece gitmekle kalmadı aynı zamanda bombalamaya başladı.
Binali Yıldırım da gitti.
En azından bakan değil artık.
Yarın Başbakan olursa başka…
Ama İzmir şu an resmen bakansız…
*
Arada sırada yapılan ‘Gözüm İzmir’in üzerinde’ gibi ‘yazılı’ açıklamalar kent siyasetinde maça denge getirecek hamleler değil.
O nedenle AK Parti İzmir’de hiç olmadığı kadar yalnız.
Yerel aktörlerin ürettiği siyaset ‘metroyu bitiremedinizin’ biraz üzerine çıksa da halen yetersiz. Kentin dilini, duygu haritasını okuma konusunda ciddi eksiklikleri var.
Aynı zamanda İzmir’in malum cemaatin merkezi olması da AK Parti açısından ciddi bir handikap tabi ki… Pek çok istifa yaşandı. İl yönetiminde bile homurtular var Erdoğan’ın izlediği yola ilişkin…
Günay ve Yıldırım’ın belirli aralıklarla yaptıkları açıklamalar, ziyaretler, hizmete dönük, icraatsal faaliyetlerle kent siyasetine denge getiren hatta CHP’lilerin birbirine düştüğü dönemlerde oyunun kontrolünü eline geçiren AK Parti, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve sonrasındaki genel seçimlerde de ‘başarılı olmak istiyorsa’ oyun kurucularını gözden geçirmelidir.
Şu sıralar Bilal Doğan’ın kişisel gayretlerini görüyoruz.
İl Başkanı Ömer Cihat Akay, ‘Ben de varım’ diyor.
Ama tüm bu samimi çabalar yetmez, yetmiyor da…
Çünkü Yıldırım ve Günay’ın siyasi boşluğunu doldurmak kolay değil. Kaldı ki mesele sadece tecrübe ya da karizma da değil…
Mesele devlet olmaktır, devleti temsil etmektir.
Onların yokluğunu şimdiden hissetmeye başlayan AK Parti, ya kabineye yeni aktörler verecek ya da kentteki siyaset boşluğunu dolduracak başka hamleler bulmaya çalışacaktır.
Kabine için aday çok… Aydın Şengül’den İlknur Denizli’ye, Ali Aşlık’a kadar…
Bakalım bizim buradan gördüğümüz manzara Ankara’dan da görülmüş mü?