GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Mayıs 2014 Cumartesi

Nereden nereye!

Yaşanan felaketin ardından bir parça utanma duygusu taşıyan bir yöneticinin yapacağı en masum hareket susmaktır.
Tabi ki istifa ilk akla gelendir.
Ama normal ülkelerde…
Türkiye’de hiçbir felaket istifayla sonuçlanmaz.
Buradan bir istifa beklemek abesle iştigaldir.
Ama susmak, başını öne eğmek en azından cenazeler çıkarılıncaya kadar, gömülünceye kadar konuşmamak Türkiye gibi ülkeler için bile lüks değildir.
Meseleye kadersel bir çizgiden baksak bile…
Ölüm madenciye düşmüşse usta, en azından susmaktır sana düşen de.
Polisin yerlerde sürüklediği, iki kolundan tuttuğu bir vatandaşa tekme sallayan danışmanı savunacak kadar,
Öylesine markette bulunan bir gence tokat atacak kadar,
O genci korumalara dövdürecek kadar,
150–160 yıllık felaketlerden örneklerle yaşanan acının, facianın boyutu küçültmeye yeltenecek kadar,  
Soma’da yaşananları protesto edenlerin üzerine TOMA’ları salacak kadar,
İnsanlıktan uzaklaşmış olamayız, olamazsınız.
Hani çok sevdiğiniz bir söz vardır.
Nereden nereye dersiniz, rakamlar verip, tablolar aktarırsınız meydanlara...
Makarnadan simide, esnafın kredi borçlarına kadar sizi yücelten, haklı çıkaran rakamları büyük bir keyifle anlatmaya bayılırsınız.
Peki, soruyorum naçizane…  
En son ne zaman aynaya bakıp o sözü kendiniz için söylediniz.
Nereden nereye geldim, nasıl geldim, nereye gidiyorum diye en son ne zaman sordunuz?
Sormadıysanız sorun lütfen…
Minik bir zaman yolculuğu yapın iç dünyanızda.
Neydim, ne oldum, ne oluyorum diye sorun…

Fonda merhum Neşet Ertaş’ın ‘Yalan Dünyası’ olsun.
Ve neyin kavgasını/nasıl verdiğinizi görün…