Yeryüzünü ve nimetlerini paylaşamayanların paylaşım kavgaları git gide şiddetleniyor. Endişeliyiz. Dünya yönetilebilir olmaktan hızla uzaklaşıyor.
Doğu Akdeniz’de, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu ve Ön Asya’ya, yeryüzüne yeniden düzen vermek isteyenler boy gösteriyor.
Türkiye, bir ucu Asya’da diğer ucu Avrupa’da, üç kıtanın kavşağında, geleceğini arıyor; Dünya yeni bir düzene doğru yol alırken.
Hal böyle iken, paradoksal ilişkiler ağında dinamiklerin nasıl işlediğine dair çok az fikrimiz olduğu halde, birkaç hamle sonrasını bile göremezken, büyük büyük laflar ediyoruz. Halbuki duru bir akılla bakmak gerek olan bitene…
Zamanlaması ilginç; Azerbaycan ile Ermenistan arasında süren çatışma sanki Azerbaycan lehine bir düzeltme operasyonu… Galiba Ermenistan’ın kulağı çekiliyor... Yansımaları Doğu Akdeniz’de görülecek.
Türkiye’de, Ermeniler ve Kürtler tedirgin veihtiyatlı. Türkler ise Azerbaycan’dan coşkulu desteğini esirgemiyor.
Bu tablo Ermenistan-Kürdistan hattını zora sokarken Doğu Bloku’nda memnuniyet yaratıyor. Gelişmeler, Suriye-Irak ekseninde, Rusya, İran ve Çin’in elini güçlendiriyor.
Bir sonraki aşamada, Batı Bloku’nun, Sünni-Şii çatışmalarını tetikleyecek hamlesini beklemek lazım.
Dünya yeni bir düzene dolu dizgin giderken, Türkiye, içerde yaşadığı savrulmalardan bir şekilde kurtulmak zorunda. Bunu yolu da yeni bir toplumsal mutabakattan geçiyor.
Husumete değil, dostluğa ve kardeşliğe ihtiyacımız var. Hangi etnisite veya inanç grubundan olursak olalım, hangi ideolojinin peşinden gidiyor olursak olalım, ağzımızdan çıkan her söze çok dikkat etmek zorundayız.
Aksi halde, ödenecek bedeller hepimizi çok üzecek.
Dünya gerçekten kaosa gidiyor.