GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
16 Eylül 2020 Çarşamba

TARKEM neden solun hedefinde?

Bir şey biliyor da böyle başlık atmış değilim. Bilmediğimden soruyorum.

Bir grup iş insanı, sermayedar bir araya gelmiş, şehir merkezinde tarihi bölgeyi canlandırmak için şirketleşmiş; daha sonra, Büyükşehir Belediyesi, Vilayet, bazı oda, vakıf ve dernekler de bu yapıya eklemlenmiş.

TARKEM, yaptıklarını ve yapacaklarını, bunları nasıl yaptığını ve bundan sonra nasıl yapmayı planladığını, sahip olduğu imkânları, açık bir dille anlatıyor, yazıyor, tartışıyor…

Yaptıkları ve yapacakları ortada, gizli gündem veya ajanda gibi saçmalıklara tevessül etmiyor.

Gerçek tek boyutlu değil. Burjuvalar şehre borçludur. O şehirde ekonominin, sanatın, turizmin, eğitimin, yatırımın gelişmesi gibi bir meseleleri vardır.

Burjuvazi böyle bir sorumluluk taşımıyor olsaydı; Paris, Floransa, Roma, St. Petersburg, Viyana gibi şehirler sanatın ve kültürün önemli merkezleri olarak insanlığın ortak mirasına değer katamayacaklardı.

Şehir merkezi tarihi bütünlüğü içinde yeniden hayat bulacaksa, şehrin ticaret ve sanayi burjuvazisi de elini taşın altına koyacak.

Kemeraltı soylulaştırılıyor… Ama sokaklarını soysuzlaştıran çetelere kimsenin gıkı çıkmıyor.

Kapitalizmin gettolarının lumpenleri çeteleşerek Kemeraltı sokaklarını işgal edebilir; ama şehrin varsılları şehir merkezini canlandırmak için bir şirket kuramaz…

Bu ülkede, üretim ilişkilerinin, üretim biçiminin kapitalist olduğunu, kapitalizmin varlığını bile bile burjuvaziyi yok saymak, etkileyici bir gösteri olabilir… Ancak bir karar vermek gerekir; Üzüm mü yiyeceğiz, bağcı mı döveceğiz?

Tarihsel olarak mülkiyete dayalı üretim ilişkileriyle ortaya çıkmış bir çarşı, piyasa kurallarıyla ayakta duruyor. Kapitalizmi mümkün kılan kentleşmenin ve sistemin kültür mirası…

TARKEM gibi sermayedarları bir araya getiren bir şirketin Kemeraltı için çalışması kimselerin zoruna gitmemeli; kalkıp oralarda kendilerine dükkân açacak halleri yok.

İzmir Levant’ın üç büyük limanından biridir. Bu büyük tarihsel mirasın liman-Kemeraltı ilişkileri gün ışığına çıkarılarak daha görünür kılınması, bütün şehrin yararınadır.

İşte Hilton da gidiyor. “Başka bir hayat mümkün” diyorduk… Ama yaklaşan yeni hayatın neye benzediğine dair kimsenin bir fikri yok.

Tunç Soyer’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu TARKEM, şimdi hedeflerine daha da yakın.

İzmir için iyi şeyler yapmak istiyorsak, bir arada konuşmak, bir arada düşünmek gerek.