GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
21 Eylül 2020 Pazartesi

İzmir aşkı

Batı, Doğu Akdeniz havzasından başlar; üç dinin, dört kitabın ortaya çıktığı topraklardan…

Dolayısıyla Anadolu halklarının batılı olmak için Avrupa’nın icazetine ihtiyacı yoktur.

İzmir’in batılı kimliğine böyle yaklaşınca, kondurulmuş eğreti bir batılı kimlik yerine, bölgenin tarihsel kimliği üzerinden İzmir’i konuşmak mümkün olur.

Levant’ın üç önemli limanından biri olan İzmir, bir liman şehri olarak halkları ve kültürleri 5 bin yıldır kesintisiz olarak(8500 yıl kesintisiz değil) buluşturabilen ender şehirlerden biridir.

Ancak İzmir öncü ve çok önemli bir şehir olduğu için değil, aksine vasat bir şehir olduğu için varlığını kesintisiz sürdürebilmiştir.

İzmir’in, 8 Antik Yunan kentinden biri olmanın yanı sıra, 12 İyon kentinden bir olmamakla birlikte, 13. İyon kenti gibi algılandığı bilinir.

“Roma-Helen kültürü, Avrupa kültürünün temeli olarak kabul görürken, İyon kültürünün Batı tarafından adeta yok sayılması ayrıca üstünde durulması gereken bir konudur.”

Nihayetinde, hiçbir zaman kralların fethetmek için o tepeleri aşmak ihtiyacı duymadığı bir şehir… Yani sıradanlığıyla gözlerden uzak kalabilmiş bir şehir…

Kendi halindeliğinin yanı sıra, sosyal farklılıkları gündelik hayata fazla yansıtmayan bir şehir… Gelin görün ki“ön sıradakiler” yaklaşımı, sahil boyunca anlamsızca dizilen yüksek binalarda oturanları, durduk yerde, arka sıralardakilerin boy hedefi haline getirdi.

Halbuki buralarda yaşayanların çoğunun potansiyel kent yoksulu olduğunu biliyorum. Geleceği yitik bir sınıf…

Burjuvalar genellikle yarımadada, malikâne gibi konutlarda yaşıyor…

Kapitalistler demişken, İzmir’in bir sanayi şehri olması çok zor. Çalışmayı, üretmeyi o kadar da sevmeyen tipik Akdeniz şehri… Tembellik hakkını sonuna kadar kullanıyor.

Ancak karamsar değiliz; tarım, turizm, ticaret üçgeninde İzmir ihya olabilir.

Endüstri devrimi sonrasında yeni ticaret yollarının ortaya çıkışıyla İzmir’in önemini yitirmesi, sadece tarihsel zorunluluktur. Çin projesi,Bir Kuşak Bir Yol, İzmir’i yeniden öne çıkaracak gibi.

Anadolu, üç kıtanın kavşağında, Asya’dan Avrupa’ya uzanan bir köprü gibidir; Üç tarafı denizle çevrili, lakin deniz kültürüne fazla aşina değil.

Üç büyük imparatorluktan(üç Roma da deniyor) gelen büyük bir tarih, arkeoloji ve kültür mirasına sahip olmakla birlikte, şehir bu mirasa sanki yabancı…

Şehrin deniz, insan ve tarih ilişkisinin yeniden kurulması gerekiyor; gündelik hayatın, tarih ve kültür mirasıyla bağlarının güçlendirilmesine ihtiyaç var.

Bu memlekette İzmir farkı bir vakıadır. Her şehrin kendisini farklı kılan özellikleri elbet de vardır. Fakat İzmir farkı, şehri gâvur belletecek kadar ileri gitmiştir.

Mesela, İzmir’in gâvurluğunu kendine dert eden Erdoğan, şehri gâvurluktan kurtarmak için oy istemiştir; Elan bekliyor...

Liman şehirlerine özgü kozmopolit yapısıyla Akdeniz’in ılıman ikliminde İzmir, farklı kültürleri bir arada barış içinde yaşatmayı binlerce yıldır sürdürüyor; Bu özelliğiyle, çöken toplumsal mutabakat yeniden inşa edilirken, ülkeye yeni bir model için ilham verebilir.

Türkiye için iyi şeyler yapmanın yolu, İstanbul ile İzmir’in birlikte hareket etmesinden geçer. Seküler toplumun geleceği için bu güç birliğinin gerçekleşmesine ihtiyaç var.