GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
26 Eylül 2020 Cumartesi

Bir gösteri olarak gündelik hayat

Varoluş iyi ihtimalle tanrısaldır. Kötü ihtimal ise, rastlantısal olduğudur.

Birinci ihtimal gerçekse, mesele yok… Gerçeklik ikinci ihtimali işaret ediyorsa, insanlığın en büyük trajedisi işte tam orada başlıyor.

Sonsuzluk ile sonluluk arasındaki gerilim alanında, varlık ve hiçlik ekseninde hayata iki ucundan asılan insanın büyük trajedisi, sonlu olanda sonsuzluğu kavrama ve yakalama çabasıyla ortaya çıktı. Ve sonu kıyamet de olsa, bu beyhude çaba hiç bitmedi. Sonlu varlığın hiçliğe direnişi…

Yeryüzü yaşamına insan damgasını vuran büyük uygarlık gösterisinin kıyamete gittiğini insanlık biliyor fakat yine de istiyor; çünkü kusurlu ve yetersiz…

Tören, ritüel, görüntü ve gürültü eşliğinde zuhur eden adanmışlık, ilk günahtan arınmak adına insanlığın işlediği günahların seyir defterinde kayıt altındadır.

İlk günah ve onu izleyen günahların bedeli, biat etmektir. Biat etmenin alametifarikası ise tören, ritüel ve benzeri her türlü gösteridir.

Efendiler ve huzurlarında diz çökenlerin sosyal ilişkileriyle hemhal gündelik hayatın, bir avuç “aykırı” insanın yüzü suyu hürmetine düzeleceğine inanmak ziyadesiyle naifliktir.

Hiçliğin bütün ihtimalleri yadsıdığı koşullarda, Dünya nimetleri ile metafizik alem arasında, Araf’ın alacakaranlığında, umuda yolculuk… Ya da çıkışsızlık halleri…

İnsanın yeryüzü serüveni, uygarlığın insanlığı getirdiği yerde, çıkışsızlıkla malul… Ekonominin tutsağı gündelik hayat, insan gerçeğine çok yabancı…

Vahşi hayvanı yakalamak için üstüne atılan ağ gibi toplumu kıskıvrak yakalayan ekonomi, insani olan bütün değerleri kuşatıyor.

Evet, bir gösteri olarak gündelik hayat sürüyor, insanı dört bir yanından kuşatarak; mekanlarda, alanlarda, tapınaklarda, yollarda, kaldırım boylarında, ziyafet sofralarında, tatil beldelerinde, açlığın kol gezdiği yoksul mahallelerde, tarlalarda, üretim bantlarında, okullarda, iş yerlerinde…

Ve nihayet, bütün ihtişamıyla süren, insanlığın yere göğe sığdıramadığı uygarlık gösterisi, bir fırtına, bir yağmur, bir virüs, bir yoksulluk darbesiyle dağılmaya başladı.

Gösteri bitti. Gündelik hayat, Araf’ta bekleşen insanlığın çaresizliğinde yeniden anlam kazanacak…

Çare, vazgeçmektir. İnsanlık vazgeçmenin bir erdem olduğunu anladığında, önüne yeni yollar açılacaktır.