GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
17 Ağustos 2020 Pazartesi

Bedel ödemek

Sosyal mücadele alanında bir şekilde bedel ödemiş olmak, siyasi kariyer yapmanın ve sosyal statü kazanmanın en etkili yoludur. Ne ki ülkemde bu alan her türlü istismara açıktır. Ve o bedelleri tartışmak hayli netamelidir. Çünkü tabulaştırılmıştır.

Gençlik başında duman iken bir şekilde başı belaya girenlere “devrimci” denen bir ülkede yaşadığımın farkındayım. Nezarete düşmenin devrimci kariyer sayıldığı bir ülke…

Bu nedenle olmalı, altmışına da gelse, diyet isteyen satıh devrimcinin çiğliği bitmiyor.

Bedelli devrimci… Oysa bize, “devrimci diyet istemez” diye öğretmişlerdi. Bir insanın savunduğu, inandığı dava için başına gelenlerin bedeli olmaz.

Devlet, altmışlı, yetmişli yıllarda, “öğrenci gençlerden mamul” devrimci güçlere saldırmasaydı, tuttuğunu içeri atmasaydı, kahir çoğunluğumuzun devrimci kariyeri başlamadan biterdi. Çok az insan okuyordu. Kitapların arka kapağı ve birkaç bildiri yetiyordu.

Şaka değil, hepimiz babalarından tırsan gençlerdik… Kolay mı, harçlığı kesse orada bittin.

Nedense devlet de bu oyunu sürdürmek istedi. Biz gençlerin eline silah almasına göz yumuldu. Sonra da, dağda bayırda, ordunun önüne salıverdiler. Çok acımasız bir oyundu…

Gençlik bir sınıf değil, yaş kategorisi… Ve o gençlik, işçi sınıfının ön saflarında bu meseleyi halledeceğini düşündü… Ama öyle bir sınıf mücadelesi hiç olmadı.

Evet, “devrimci diyet istemez” diye öğrenmiştik; ancak bizim memleketin göz önünde nice solcusu bedel ödeyip diyet istemekle maluldür. Kayıt altına alınmış bedeller…

Bir milyara yakın aç insandan hiç utanmadan, altı milyar yoksulun varlığından hiç rahatsız olmadan; bedel/diyet ekseninde, devrim fikrini metalaştırıyorlar. Hayata ve insana dair doğru dürüst bilgi sahibi olmadan, keskin muhalif halleriyle boşluğa doğru öylesine sesleniyorlar.

Sistemden beslenirken sisteme kafa atmaya çalışanları sistem seviyor. Ne ki sisteme kafa atarken canı yananlar, bunu devrim sancısı zannediyor. Yaman çelişki…

Ve böyle böyle boşluğa savrulan sol muhalefet, sistem için gerçek tehdit olmaktan çıkıyor.

Varoluş meselesiyle baş edemeyip cemaatleşerek kurdukları aidiyet ilişkilerinin dar alanlarında vakit geçirenler, insanlığın kurtuluş meselesine kurtarıcı olarak musallat olmak suretiyle önem kazanıyorlar. Genellikle değersiz ama mutlaka önemliler…

Bedel ödeyerek ünlü ve önemli olup kurtarıcılığa soyunan bu insanlar, yoksulluğa terk edilen insanlığı tam da kapitalistlerin arzuladığı gibi oyalıyor.

Dünya nüfusunun dörtte üçünü yoksullaştıran kapitalist sistemin efendileri, onlara müteşekkir…